Bu konuyla ilgili birkaç kez forumlarda veya fotoğraflarım altında yazmıştım. Bizzat Milli Parklar Genel Müdürlüğününün iki Genel Müdür Yardımcısı ile yüzyüze görüştüm.
Bakanlık bu konuda çalışıyor ama tek taraflı. Sadece biz Türk biliminsanlarına elli çeşit izin sıkıntısı çıkartarak:( Ben kendi ülkemde rahatça arazide çalışamazken, istediğim gibi örnek toplayamazken (tamamen bilimsel amaçlı olanlar), elin yabancısı rahatlıkla bunu yapabiliyor. Ben de rastladım kaç kez, Çek Cum.den, İsrailden botanikçilere ve diğerlerine. yol geçen hanı gibi mübarek ülke. Suriye, ürdün ve İran gibi ülkelerde araştırma amaçlı pek çok yer gördüm, gezdim ama hep o ülkelerden uzmanların eşliğinde. Öyle elini kulunu sallayarak gezemiyorsun. Gezmeye kalkanların bazısını da nezaretten veya hapisten zor çıkarıldığını biliyirim. çoğu zaman beğenmeyiz, küçümseriz hatta çadır devleti gibi saçma sapan benzetmeler yaparız. ben hiç öyle düşünmüyorum. Bizden çok daha iyi doğa koruyorlar. Heleki Ürdün. ormanlarının hepsi koruma altında, her birinde danışma merkezi ve ranger benzeri görevliler var. Bekçi deyip geçmiyoruz, yılın belli dönemlerinde, Tarih-Coğrafya, Ekoloji ve Biyolojinin diğer dallarında eğitimler alıyorlar.
Son olarak Ürdünün meşhur Petra Şehri yakınlarındaki bir arıtma tesisinin kapısındaki: İçilmez, ancak bulaşık ve çamaşır yıkamada kullanılır ifadesinden bahsedeyim. Gerçekten çok temiz su çıkıyordu tesisten. Bizimkilere bakalım. Belki istisnaları vardır; mesela Niğdede asfaltın renginden daha koyu, tesisten çıkan su:(
Bolkarı da unutmayayım. Maalesef orası da yol geçen hanı.