Bu videodaki kişi Frank Wenzel , 1970’lerde Danimarka’da Kartal Dünyası (eagleworld) isimli bir yer açıyor (Skagen’de). Bu yer denizle bağlantılı, çok geniş ormanlık arazisi bulunan bir bölge. Adamın amacı kartal dünyasını avcı kuşlar için bir araştırma merkezi haline getirmek. Bu amaçla her yıl seminer ve konferanslar düzenliyor ve dünyanın önde gelen ortinolojist ve doğanbilimlicileri (doğa değil doğan) burada topluyor. Başlangıçta İskandinav yırtıcıları ile proje başlıyor ama sonradan Makedonaya, Orta Asya, Amerika, Çin ve Afrika’nın yırtıcılarını da bölgeye getiriyor. Özellikle Makedonya’da getirtiği şah kartallar bu bölgeye adapte olmuşlar ve üremeye başlamışlar. (Kartal Dünyasının web adresi: www.eagleworld.dk/uk)
İşte bu noktada Zafer Hocanın işaret ettiği ahlaki problem ortaya çıkıyor. Gerçekten biz doğaya hiç müdahale etmeden onları izlemeli miyiz, yoksa araştırma enstitüleri ve/veya yırtıcıların rahatlıkla üreyebileceği, besleneceği mekanlar mı oluşturmalıyız? Çünkü bu enstitüleri açanların iddiası bu türler tehlike altında bizlerin çabası olmadan gelecek nesillere aktarılamaz.
Bu tartışma tam da yumurta tavuk hadisesine benziyor, görüşlerinizi merak ediyorum. Uzun yazamayacak olanların en azından bu formu okuyanların a,b,c ve d şıklarından birini yorum ekle yapmaları da mümkün. Selamlarımla...
a. bana ne ya, ben fotoğrafımı çekerim gerisine karışmam... bu forumu da laf olsun diye okudum.
b. valla böyle merkezler olsa da biz de şöyle güzel kareler çeksek.
c. tavuk leşleri, hayvan attıkları hatta çöpler toprak altına gömülmeli ve orada yaşayabilen kuşlar yaşamalı.
d. belli bir program dahilinde besleme merkezleri oluşturulmalı. Çünkü...