X Simge
TR EN
X Simge
TR EN
Belgeli Tür 506
Fotoğraflar 92820
Gözlemler 9870
Videolar 1349

FORUM

İlişkilerimiz

fotoemin fotoemin 5.04.2011 01:21:00
Herkese merhaba,

Bugün sabah saatlerinde Hakan Ediz in tür ekleden "küçük akgerdanlı ötleğen" olarak yüklediği kuşu Kara boğazlı ötleğen olarak tanımladıktan sonra Hakan abi beni telefonla arayarak fotoforuma da aynı bireye ait olabilecek bir fotoğraf koyduğunu ve Küçük akgerdanlı ötleğen olarak tanımlandığını söyledi.(Aynı ağaçta 2 gün arayla çekmiş.) Daha sonra bana attığı linkten şimdi detaylı bir şekilde vakit bulup bakabildim.
Forum'da ki kuşta bana kalırsa KARA BOĞAZLI ÖTLEĞEN dişisi.

Ancak şimdilik, yaptığım tanımlamayı yazmaktan daha çok üzerinde durmak istediğim başka bir konu var. Usta-çırak ilişkisinin önemli olduğu toplumumuzun, bunu kuşçuluğa lanse edişiyle ilgili bazı söylemlerde bulunmak istiyorum.

Trakus tanım komitesinin bir üyesi olarak sözüm gerçekten kuş öğrenmek isteyen herkese!

Lütfen hiç bir zaman koşulsuz bir şekilde dediklerimize teslim olmayın. Bize güvenin, tanımlarımızı dikkate alın. Ancak kafanıza takılan bir şey olduğunda da işin peşini bırakmayın. Kimseyi usta, üstad, hoca gibi sıfatlarla yüceltmeyin. Bu en sık yapılan çok büyük bir hata. Nedenini birazdan anlayacaksınız. Demek istediğim “kimse bu sıfatlara layık değil” değil elbette. Mutlaka aramızda kuşları çok iyi bilen arkadaşlar vardır. Ayrıca kuşları tanımlamanın yanında davranışlarını çok iyi bilen kişilerde olabilir. Bunun sonucunda mükemmel fotoğraflar ortaya çıkabilir, her kuşa kusursuz tanım koyan kişiler olabilir. Ancak bu, bir kimseyi bizim her fırsatta dile getirdiğimiz şekilde usta yapmamalı bana kalırsa. Kuşları kendimizden daha iyi bilen kimseler usta kabul edilebilir ancak herhangi birimizin bunu hemen bir yüceltme aracı olarak kullanması sakıncalıdır.

Mesela bana bir soru sordunuz diyelim. Sorulan kuşa tanım koyduktan sonra bunun o kuş olduğundan şüphe ve merak etmemek aslında sizin öğrenme sürecinizi kötü olarak etkiler. Bu her zaman olacak bir şey değil. Ancak içinizde şüphe kaldığı mutlaka olmuştur. O zaman araştırma vaktidir.
-Bu nedir? diye sordunuz.
Hemen cevabı aldınız:"Küçük akgerdanlı ötleğen" Nasıl bir faydası olabilir ki bunun? Tekrar sordunuz!
-Peki nasıl tanımladınız? Doğru bildiğinizden şüphe etmem ama bildiğinizi bilmediğimden soruyorum.
Cevap mutlaka detaylandırılmış olacaktır.
“Kaşı kara, kulağı yara
” Sonuçta şunu hiçbir zaman unutmayın. Bakılan şey aynı şey olabilir ancak insanların gördüğü ve zihinlerinde uyandırdığı şeyler başka şeyler olabilir. Cem yılmaz’ın bir şovunda söylediği bir şeyi unutmam. “Yahya Kemal gibi birisi İstanbul a bakıp muhteşem eserler verir, bir başkası aynı siluete bakıp "lan istanbul sen mi büyüksün ben mi, ananı
.. senin" diye yumruklarını sıkarak haykırır. Şehir aynı şehir ama her bünye üzerindeki etkisi farklı. Yapabileceğim bir şey yok” diyordu şovunu eleştirenlere


Ayrıca yücelttiğimiz insanı hiçbir zaman tanrılaştırmamalıyız, çünkü gün gelir kendi bilginiz usta dediğiniz insanınkini geçer. Tarihte bunun için söylenen atasözünü çok sık duyarız. “Boynuz kulağı geçer.” Sorun burada ortaya her iki taraflı olarak çıkar.


izler izler 7.04.2011 19:30:00

bu kuşa tanım sonrası açılan forum; içinde "tek başına ele alındığında" oldukça doğru mesajlar içermesine rağmen bu tanımı yapanı hedef aldığı bir başlık hale gelince sitede her zaman yapılan ve bir türlü müdahele edilmeyen: bozuk ilişkilerin site üzerinden tartışması sahne almış oldu. konunun muhatapları hepinizin bildiği gibi benim en sevdiğim kıdemli arkadaşlarımdır ancak bu tanıma katılmıyorum bence bu kuş böyle demek yerine (ki hepimizin özlediği kıdemlilerden bir şeyler kapma hevesi) böylesi bir tartışma ortamının oluşmasını anlamsız buluyorum. bu forum hiç bir sebep olmadan açılsaydı veya geçen ay açılsaydı hiçbir sorun olmazdı hepimiz de buna +1 derdik. bu ve benzeri kişisel tartışmalar hep site üzerinden gerçekleşince ayrılmalar, kırgınlıklar kaçınılmaz oldu. bu yöntemin kimseye fayda getirmediği açıktır. bizlerin hepimizin bu alışkanlığı bırakmasını tavsiye ediyorum. bu da benim kendi görüşümdür..hepinize sevgilerimi yolluyorum sevgi ile yaşayın diyorum...

karbaykuşu karbaykuşu 6.04.2011 16:53:00

1-Hiç yorum yapmamak veya çok az yorum yapmak: Dünyada bu özellikteki bir insanın tür tanımlama komitelerinde barınması pek mümkün değil. Bu tür bir davranış genelde hata yapmaktan korkan kişilerin en sıklıkla başvurduğu çalışma şeklidir. Eğer kişiliğiniz veya bulunduğunuz ortam buna sebep veriyorsa ve bununla mücadele edemiyorsanız tanım komitesinde olmanız pek doğru olmayacaktır.



2-Hep yanlışı arayan olmak: Eğer komitede yaptığınız tek şey her zaman insanların yanlışını aramaksa bu da pek hoş karşılanmamakta. Bu tutumunuz bir süre sonra grup veya topluluğun bazı üyelerini son derece rahatsız edecek bir davranış olacaktır.



3-Bilimsel kaynaklara değil kulaktan dolma bilgilerle tanımlama yapmaya çalışmak: Bunun pek konuşulacak bir yanı da yok sanırım. Elbette ki temel aldığımız şey bilim olmalı. Yoksa Ahmet (Karataş) hocamın dediği gibi bir martının alt türlerinin sürekli yeni türlere ayrıldığı dünyada neden böyle? sorusunun cevabı yazılmış makaleler olmalı. Ahmet hocamın belirttigine benimde bir ek yapmam gerekiyor. O martıların değişimini bizim memleketteki kuş “üstad”larımız veya akademisyenlerimiz yapmıyor. Kuşlarla ilgili çalışan, kitaplar yazıp çeviren onlarca kişi var ama fark edersiniz ki bu tarz çalışmalar yapmaktan çok uzaktayız henüz




4-Neden bu tür? Sorusuna cevap vermek: “Ben dedim o yüzden bu” diye bir tanımlama yapmak dünyadaki çoğu yerde ne kabul görmekte ne de ciddiye alınmakta. Eğer bir fikriniz varsa bunu ayrıntısıyla yazmalısınız. Eğer yoksa da bırakın tanımsız kalsın. Buradaki sorun gene Emin’in belirtmiş olduğu gibi sırf dediğini haklı çıkarmak için ayrıntı bulunup yazmak




5-Komite içerisinde bireysel davranışlar sergilemek: Özellikle gelişme sürecinde olan komitelerde çok sık rastlanan bir sıkıntıdır. . Komite üyeleri hal ne olursa olsun mümkün olduğunca iletişim içerinde olmalıdır ve bireysel hareketlerden kaçınmalıdır. Komite içerisinde bireysel davranışlardan doğacak tanımlama hataları, hatayı yapan komite üyesinin değil tüm komitenin güvenilirliğine zarar vereceği için çok dikkat edilmesi gereken bir husustur.



Hataları arayıp bulmak kolaydır ama bu hataların düzeltilmesi süreci çoğu zaman sıkıntılı ve kırıcı olur.(Halbuki bu herkesi mutlu etmeli. Yanlış bir şey düzeltiliyor değil mi? Ancak yazıdaki kişisel hırslardan kasıtta bana göre bu. Hatayı yapan kişinin bunu kendisine yapılmış bir saldırı olarak görmesi. Emin’in mesajı bana kalırsa bunun önüne net bir şekilde geçilmek için yazılmış.) Elimizden geldiğince saygı sınırları içerisinde fark ettiğimiz hataları düzeltme yoluna gitmeliyiz. Komiteler de en az hatayı nasıl yapabilecekleri konusunda kendi iç kararlarını vermelidir diye düşünüyorum. Her şeyi hatalarıyla kabul etmekse en büyük erdemdir.



Saygılar

karbaykuşu karbaykuşu 6.04.2011 16:52:00

Sayın “piyongo” konu başlığını trakuşta’ki yanlış tanımlamaların ortaya konması gibi algılamış görünüyor ama benim Emin’in yazısından çıkardığım fikir “sağlıklı kuş tanımlama” olduğu için yazımın devamı bu içerikte olacak.

Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada fotoğraftan kuş tanımlamanın ne denli zor olduğunu herkes kabul etmiş durumda. Zevk alınarak yapılan doğa fotoğrafçılığı bir yana günümüzde meraklıların ve araştırmacıların tanıyamadıkları bir türü fotoğraflamak gibi bir yaklaşımı yaygın olarak kullandığı da bir gerçek. Ama rahat tanımlamak için fotoğrafı çekmiş olsak da bazen tam tersi oluyor ve fotoğrafımız işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu konuda çoğunluğun ortak fikri hem arazideki gözlemci notunun hem de fotoğrafın tanımlama sırasında ortak olarak kullanılmasının en sağlıklı sonucu vereceği. Bu nedenle tanıyamadığınız bir türle ilgili fotoğraf çekmek ne kadar önemli ise türle ilgili not defterinize yazdığınız satırlar da bir o kadar önemli.

Önümüzde trakus gibi bence eşi benzeri olmayan, bazılarımız için görsel bazılarımız için belge niteliği taşıyan güzel bir site var. Ben kendi adıma çok faydalandığımı söylemeliyim. Trakus sitesinin en güzel yanlarından biri de çekilen fotoğrafların tanınması için verilen azim. Gördüğüm kadarıyla her fotoğrafçı çektiği türün doğru olarak teşhis edilebilmesi için endişe duymakta, bu da harika bir şey. Buraya kadar bir sıkıntı yok.

Ama şu da bir gerçek ki elimizde ne tür bir bilgi olursa olsun gördüğümüz her kuşu tanımlayabilmemiz çoğu zaman mümkün değildir. İşte bizde bu konunun çok düzgün yürümediğini düşünüyorum. Yani bazen ipin ucunu kaçırıyoruz ve her fotoğrafı mutlaka tanımlamalıyız gibi bir yarışa giriyoruz.

Önemli konulardan biri de zaman içerisinde çoğu ortamda kuş tanımlamada tekelciliğe yönelik bir gidişat olmasıdır. Kuşlara ilgi duyan herkes azıcık emek harcayarak, biraz kitap ve internet kullanarak çektiği bir fotoğraf hakkında fikir sahibi olabilir. Bu harika bir şey, bir bulmacayı çözmek gibi. Ama biz genelde ağzımızı küçük bir kuş yavrusu gibi açıp beklemeyi tercih ediyoruz. Hata yapmaktan korkuyoruz. Hata yapmadan bir işi öğrenebilen var mı? Ayrıca yaptığımız hatanın sonunda da ölüm yok, kimseye zarar da vermiyoruz. Biz de işin ucundan tutmalı ve tüm cesaretimizle elimizden geldiğince tanım koymaya çalışmalıyız ve sorgulayıcı olmalıyız. Bu konuda hepimize büyük görev düşüyor. Özet olarak ne yeni başlayanlar ne de eskiler kuş tanımlamayı birilerinin tekeline sokacak davranıştan kaçınmalı derim. ( husmenaga’nın belirttigi gibi düşünenleri ve bu işe vakti olmayanları tenzih ederim.).

Tıpkı ülkelerin, toplulukların da olduğu gibi trakus tür tanımlama komitesi olduğunu biliyoruz. Bir insan buraya nasıl girer, girdikten sonra çıkar mı, çıkarsa neden çıkar konularında hiç bir bilgim yok ama dünyada ki tür tanımlama komiteleri için birkaç şey söyleyebilirim. Özellikle de bu komitedeki yanlış insan davranışlarıyla ilgili.

rousettus rousettus 5.04.2011 16:30:00

unutmadan yukarıdaki ilk mesajımı esasen fotoforumda yazmıştım. sistem defalarca denememe ve iki kez yazmama rağmen izin vermeyince buraya ekledim. o yüzden baş tarafı okuyana anlamsız gelebilir.

rousettus rousettus 5.04.2011 16:27:00

Dilim döndüğünce bilimdeki ilişkileri yazmaya, yazarken de fazla akademik olmaya çalıştım.

Sitede bir tür, tanımsız kalıyorsa; hatalı olmasındansa varsın kalsın. Tanımlayacak biri çıkarsa, günün birinde tanınır:)

teşekkürler Emin.

rousettus rousettus 5.04.2011 16:25:00

Ali hocam, doğru diyor. Foruma ilginin yoğun olduğu 30.03.2011 gecesi kendisine aynen "hayrına bir el atar mısın?" diye yazmıştım. Sağolsun, görüşünü yazdı. kelimenin altını çizelim "görüşünü".

tabii bu noktada Emin in yazdıkları (forumda) devreye giriyor. TRAKUŞ ta 4 yıl içinde 40 bine yaklaşan fotoğraf yüklendi (Sadece FotoGaleride 27259). Bunların içinde 434+65i şu an itibariyle tanım bekliyor. Aslında bu sayıyı arttırabiliriz. Bazısının gelen ısrarlar, isteklerin de etkisiyle zorlanarak da olsa tanımlamaya çalıştık.

Oysa doğru olanı, yeterince tanınmıyorsa varsın tanımsız kalsın idi.

Fotoğraftan tanımakla arazide tanımak apayrı işlerdir. Geçen yıldan hatırladığım bir örnek, bir arakadaşımız Arı Şahini yüklemişti, o açıdan ve mesafeden Guguka o kadar çok benziyordu ki ilk tanımlayanlar Guguk dedi ve onay aldı. Sonraki kareleri görünce Arı Şahini olarak düzeltmiştik. başka düzelttiklerimiz de oldu. mesela kaç tane Kanada İpekkuyruku, İpekkuyruk sanılıp onaylandı ve fark ettiğimizde hemen hatayı düzelttik.

Bunların hiç birinde kasık yoktur. Bilinçsizlik de. Belki daha dikkatli olunsaydı ki sonradan olundu- o yanlış tanımlamalar olmayacaktı.

Bilim, bir bakıma şüphe demektir (ama paronayayı kasdetmiyorum). Şüphe yoksa bilim yoktur. Çünkü insan sorgulamadığı için daha doğru bilgiye ulaşamaz. bakın Einstein ne diyor: "ben fazla zeki değilim; ama tutku derecesinde meraklıyım". Şüpheden başka merak da çok önemlidir. Merak varsa boynuz kulağı geçer; sıradan bir kişi de kendini geliştirebilir.

Merak ve şüphe ile bakma durumlarında yukarıda bahsettiğimiz düzeltmeler yapıldı.

Bilimadamı, usta, üstat vs sıfatlara sahip kişiler hata yapar mı? Yapar tabiki. meşhur kelebekçi Prof.Dr. Ahmet Ömer Koçak hoca, bir makalesinde mevcut verilerden analizler yapmış ve dünyanın canlı sınıflandırması (sistematik) yapan en meşhur kişilerin yanılma/doğruluk paylarını listelemiştir. Buna göre, sistematik biliminin babası Carl von Linnaeus (% 100) dışındakilerin tamamının % 60-70 civarında (bazısının daha düşük, bazısının biraz daha yüksek) doğru tavsif yaptığını görüyoruz. Bu kişiler, türü teşhis eden değil, tavsif eden, yani ilk tanımlayanlardır. Fizikte Einstein veya Newton ne ise bizim için de onlar aynı seviyededir. Örnek: Pallas, Wallace.

Sözün özü, en iyi tanınan sistematikçi alimler bile hata yapıyorsa, bizlerin yapması normaldir. Tabiki önemli olan hata miktarını asgari düzeyde tutmaktır. Şu an Gümüş Martıya "Larus michahellis" diyoruz. Oysa 10-15 yıl önce Gümüşe Larus argentatus diyorduk. Bu hata mı? bence değildir. O zamanki bilgilere göre Gümüş Martı tek türdü. Şu an için ülkemizde en az 3 tür Gümüş Martı var. Bunlar: Gümüş, Hazar ve Van Gölü. Eskiden hepsi Gümüş martı diye biliniyordu. Yapılan ilave çalışmalar gösterdi ki bunların hepsi tek tür değil, farklı türlerdir ve L. argentatus daha kuzey ülkelerinde yaşamaktadır. Burada çalışma yapan araştırıcılarda merak ve şüphe olmasaydı, bu yeni durumun farkına varılmayacaktı.

zaferK zaferK 5.04.2011 09:55:00

Yazdıklarına noktası ,virgülüne kadar katılıyorum...

Bu yazdıklarının kişiler kastedilerek değil genel anlamda ve bilgilendirme amaçlı olduğunu biliyorum, birçok arkadaşın duygularına tercüman oldun...teşekkürler Emin ,selamlar...

Kadird Kadird 5.04.2011 07:47:00

:) Sağol Emin...

Her insana sorulmaz zaten. Sen bıkıp usanmadan tekrar tekrar anlatıp, işin içine ruhunu katıp, olayı zevkli hale de getiriyorsun...

Eline, diline sağlık...

fotoemin fotoemin 5.04.2011 03:52:00

Konu ile ilgili forum fotoğrafına cevabımı yazamadım. O yüzden görüşlerimi burada bildirdim.



Konu mankenimiz aşağıdaki linkte:



www.trakus.org/kods_bird/uye/?fsx=2fsdl47@d&idx=52400

fotoemin fotoemin 5.04.2011 03:51:00

Son olarak kimse gözünüzde mükemmel olmasın. Emin olun kimse mükemmel değil çünkü
Bir kişi için “mükemmel” kararını kafamızda biz verdiğimiz gibi daha sonra o mükemmel dediğimiz insanı taşlayabilen kafaya da biz sahibiz. Öte yandan bir şeyi iyi bilen insanların hata yapabileceğini, kişisel hırsları olabileceğini ve de kulaktan dolma, sağdan soldan okuduğu bilgileri kendi bilgisiymiş gibi lanse edebileceğini unutmayın. Saygı gösterilecekse az konuşan değil öz ve doğru söyleyen insana saygı duyulmalı...



Son iki saattir oturup yanlış anlaşılmalara neden olmaması için edit ettiğim yorumumun sonuna geldiğinizde "ee hani tanımlama" derseniz lütfen kendiniz bakın ve araştırın derim:) Fotoğrafın linki aşağıda. Bakan bir daha ve bir daha baksın. Küçük akgerdanlı gözüyle, karaboğazlı gözüyle, akgerdanlı gözüyle, kıbrıs gözüyle bakın. Her defasında bakışınızın nasıl karmaşıklaşabileceğini farkedin.



Sürç-i lisan ettiysem affola...

fotoemin fotoemin 5.04.2011 03:37:00

İlk olarak sizin gözünüzde idol olan kişiden zamanla daha fazla öğrenme durumu size bir karşılaştırma şansı kazandıracaktır. Bu da aslında yıllarca her dediğini kayıtsız şartsız kabul etmiş, “falanca demişse kesin doğrudur” deyip gözünüzde ustalaştırdığınız kişiyi küçük görmenize yol açabilir. Şok geçirirsiniz nasıl hata yapabilir diye... Aslında şunu unutmuş olduğunuzdan kaynaklanır bu. “Her insan hata yapabilir.” Ayrıca unutmamak gerekir ki o insan geçmişte de hata yapıyordu ancak bunu siz fark edemiyordunuz.



Evet
Her insan hata yapabilir. O yüzden siz kendiniz emin olamıyorsanız kimsenin “son kararı”ndan emin olmayın. Bunu sizden daha iyi bildiği kesin olan insana saygısızlık etmek olarak algılamayın. Bu eğer ki kuşlarla ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorsanız sizin öğrenme hızınızı katlayacaktır. Çünkü vizyonunuzu bir ya da bir kaç kişiye bağlamamış olursunuz. Mesela geçen sene bunu fark etmemi sağlayan Dörtçeker’le çöl fırtınası sırasında Kadir dabak olmuştur. Her çektiğimiz yeni türde bana birkaç defa neden o tür olduğunu düşündüğümü sordu. Çoğunda kitaptan açıp şurası şöyle burası böyle diyerek anlattım. Ancak 50 dereceyi geçmiş bir öğle sıcağında, kurak fıstık bahçelerinde Sarı boğazlı serçeleri çektikten sonra “nasıl anlıyoruz, emin miyiz bunların o olduğuna” diye sorduğunda bir anda ağzımdan “çünkü sarı boğazlı serçede ondan” çıktı. Karşımda öğrenmek isteyen meraklı bir insan vardı ve ben bunu o an kişiselleştirip, “nasıl güvenmez dediğime” diye düşündüm. Kadir abi aslında benim tanımımı sorgulamıyor, kendi gördüğü kuşu öğrenmek ve emin olmak istiyordu. O an ki büründüğüm ruh halimden hemen sıyrılıp nasıl ayırt edebileceğimizi anlattım. Bu olay dönüm noktalarından biri olmuştu.



İkinci olarak yıllarca “ustam, üstadım” vs diye hitap ettiğimiz ve çoğu zaman pohpohlanma aracı olarak kullanılan bu değerli kelimeler, zamanla, gerçektende kuşlar ya da her hangi bir şey konusunda uzman olan kişinin hem kişiliğini hem de öğrenme güdüsünü zedeleyebilir. Herkes övülmekten memnuniyet duyar. Ancak herkes nefsini zaptedemez ve eğer ki gün gelir sizin ondan daha fazla bildiğinizi görmeye başlarsa size düşman kesilir. İçten içe sizden nefret eder. Çünkü o bir numaradır ve her şeyi en iyi bilir! Bu da aslında iki hevesli insanı birbirine düşman kılar. Ne kadar gereksiz değil mi? Halbuki sırt sırta verebilmeyi becerebilseler bulundukları pozisyonları çok ilerilere çok daha hızlı bir şekilde getirebilirler. Bkn.“Birlikten kuvvet doğar”.



Ancak biz toplum olarak nedense böyle şeyleri seviyoruz ve vazgeçmemiz ancak bu deneyimleri yaşadıktan sonra olabiliyor.

Yeni Türler, Belgeli Tür Adedi : 506  
Copyright TRAKUS © 2008 - 2025 Türkiye'nin Anonim Kuşları: Sponsor ESİT