FORUM

Dün (8 Mayıs) Riva tepe ve çayırlarında İKGT kuş gözlem gezisi esnasında gördüm ki yirminin üzerinde araç sahibi kuş fotoğrafı çekmek için araçlarıyla tarla içlerinde gezmekte. Arkadaşlar Mayıs-Haziran ve Temmuz ayları Toygar türü ve daha birçok kuş için yuvalarını yere yapıp kuluçkaya yattıkları ve yavru çıkarttığı zamanlardır. Bunun gibi yine göl, lagün ve deniz kenarları da bir çok su kuşu için yumurtalarını kumul ya da çakılın üstüne gözle çok zor görülecek şekilde yaptıkları yuva alanlarıdır. Onlarca aracın bu alanlarda gezinmesi onlar için üreme alanlarının yaşanamayacak duruma gelmesi demektir. Bu kuşlar içinde nesli dünya ölçeğinde tehlikede olan türler de vardır. Lütfen araçlarımızla en azından kuşların üreme zamanı olan bu üç ayda doğada gezerken daha hassas olalım. Hiçbirimizin amacı bir sonraki yıl şimdi gezdiğimiz bu alanda daha az kuş görmek değildir diye düşünüyorum. Lütfen daha dikkatli olalım, konu kuşlar için hayati derecede önemlidir.

Çok önemli ve hassas bir konu...

Elliye yakın tür Cemil arkadaşımızın yazdığı gibi ortalık yerde birkaç küçük çırpı veya ot parçasından oluşmuş yuva üzerine yumurta bırakmakta ve kuluçkaya yatmaktadır...hatta bazıları sadece kumları veya toprağı biraz eşeleyip yumurta bırakmaktadır...araba gürültüsünden korkup uzaklaştığı için kuluçkada göremeyebilirsiniz ,yumurtalar çoğu kez alacalı renkte olduğundan farketmeyebilirsiniz...fotoğraf heyecanı hata yapma ihtimalini artırabilir...

Aman dikkat arkadaşlar ,birkaç kare uğruna dikkatsizilik edip katliam yapmayalım...

Tüm arkadaşlarımın en az bizler kadar duyarlı olduğunu biliyorum...

Ama daha hassas davranılması dileklerimle Cemil arkadaşımıza da uyarı için çok teşekkür ediyorum...

Üzüntü verici...

"yirminin üzerinde araç " Çok çarpıcı bir sayı. Genel endişelere katılıyorum.Üreme dönemlerinde araç yollarından dışarı çıkmamak gerekir diye düşünüyorum.

Gerçekten üzüntü verici...

İronik bir durum... doğa sever, doğayı katlediyor.

üzüntü verici den öte nefret edilesi bir durum..

:(

lütfen ses cihazlarınızı da üreme döneminde kapatın

Gerek Cemil beyin uyarısı gerek İzler beyin uyarısı çok önemli. Özellikle üreme dönemindeki bu hassas günlerde "yakın mesafe" foto çekmek yerine dürbünle gözlem öneririm; hem hareketleri inceleme fırsatı doğmuş olur, hem de kuşları tedirgin edip alarm durumuna sokmamış oluruz..

Cumartesi çok daha fazla kalabalıkmış demişti arkadaşlar.



Gözlemlerde biyolog ve ornitolog arkadaşlarımız bırakın aracı, YÜRÜKEN BİLE PATİKADAN ÇIKMAYIN diye öğretmişlerdi. Sadece kuş değil diğer hayvanlarında yuvaları toprak altında olabilir, yada endemik bitkilere zarar verebiliriz.



Bu ayki Bilim Teknik’te okudum kelebek tırtılları ( mavi kelebekler, özellikleGlaucopsyche alcon kelebeği) karınca yuvalarında bulunuyor. TIRTIL TÜM SONBAHARI, KIŞI, İLKBAHARI KARINCA YUVASINDA GEÇİRİYOR. Yazın kelebek olup, karınca yuvasından çıkarmış.



Toprak altında yuvası olanları da biyolog arkadaşlar yazar herhalde




GEÇTİĞİN YERLERİ TOPRAK DİYEREK GEÇME TANI, DÜŞÜN ALTINDA YATAN CANLILARI




DİLEK

Ben de Pazar Akşam üzeri 1 saat kadar Riva ya uğramıştım. Ama hiç bu açıdan düşünmemiştim; çok haklısınız :( :( :(

20 Şubat ta Fırat kıyılarında gözlem yapmaya "çalışırken" sazlıkların arasından birden her birinde 4 tüfekli adam taşıyan bir düzine motorlu kayık çıkmış ve ortalıkta ne varsa tarumar etmişler, biz de büyük bir acıyla bu olup biteni seyretmek zorunda kalmıştık... Şimdi zihnimde bu anlatılan olayla, gördüğüm o olay bir arada canlanıyor...



Kim bilir o an orada olanlar bilmiyorlardı bu yazılan gerçekleri. Ama doğa fotoğrafçılığı önce doğa farkındalığı gerektirmez mi herşeyden önce. Evet görünmeyen güzellikleri göremeyenlere göstermektir amaç, ama önce kendimiz doğayı öğrenmeli ve özümsemeliyiz kanımca.



Bizim mesleğin çok güzel bir ilkesi vardır Hipokrat babadan kalma, der ki baba "önce zarar verme"... Bence bu ilke herşeyden daha çok, hatta tıptan bile, doğa fotoğrafçılığına yakışıyor.



Selamlar ve sevgiler.

Uzun zamandır Riva da arazi yapmaya gidemedim,içim o tepelerin,çayırların olduğu yerlere gitmeyi de pek kaldırmıyor.Ancak İstanbul da oturan kuş fotografçılarının en iyi ihtimalle yarısı(ben dahil) o çayırlarda tepelerde dolaşmışızdır.Eskiden bir kaç araba oluyorduk, demek ki şimdi sayı yirmilere kadar ulaşmış.

Fotografların çekildiği o alanlar genelde otların dahi bitmediği yerler,kuşların yuva yapabileceği çalılıklar genelde bu alanın kenarlarında kalıyor.

Doğrusu bu uyarı yapılmadan oralarda dahi yuvaların bulunabileceği aklıma hiç gelmemişti.

Forum açılır açılmaz hemen öyle sert ifadeler kullanıldı ki,biz fotograf çekmekle kötü bir iş yapıyoruz düşüncesine kapıldım,belki de doğru.

Gelin doğa severliği hemen 10 üzerinden 10 olarak değerlendirip geri kalanları doğa düşmanı olarak nitelendirmeyelim.10 üzerinden 9,8,7 de geçer notlardır.Bu işe gönül verenler zamanla 10 alacak hale gelebilirler onlara(kendimize) bu şansı verelim derim.

Kuşlar ve doğa için çok önemli bir konu gayet olumlu bir yaklaşımla Cemil bey tarafından nedenleri ile birlikte burada paylaşılmış, Zafer bey ve Ali bey olayın ciddiyetini anlatan açıklamaları ile bilgilendirmeye devam etmişler. Bir çok arkadaşımız da açıklayıcı, konunun önemini belirten açıklamalar yapmış.



Ahu hanımın olayı direkt nefret boyutuna getirmesinin bu ciddi konunun polemiğe dönüşmesinden başka bir fayda sağlamayacağı kanısındayım.



Bir çok üyemizin, kimin kimden ya da neden nefret ettiği ile ilgilendiğini sanmıyorum. Seviyeli, bilgilendirici her satıra değer verildiğini, nefret,
nefret +1
kana kan.. gibi satırların önemli konularda mesafe almamızı önlediğini düşünüyorum.



Hüseyin beyin “doğa sever doğayı katlediyor” satırlarının da bu forumun faydalı olmasına yarar sağlayacağını düşünmüyorum.



Bu satırları yazdığımda bu forumun sayacı 624 olmuştu. Tecrübelerim bu sayının artmasıyla polemik çıkması riskinin doğru orantıda yükseldiğini gösteriyor. Rivadakiler, nefret edilenler ya da doğa katilleri ayrımları işi başka boyutlara taşıyacaktır.



Üreme döneminde araç kullanımına neden dikkat edilmeli, neden ses cihazları kullanılmamalı (Fatih bey keşke nedenlerini de açıklasaydı) sorularına katkı sağlayacak her türlü bilgi bu forumu değerli kılacaktır. Her Trakus üyesinin de "bilgiyi" doğa sevgisine dönüştüreceğinden eminim.

Ömer Hocam, nefret e artı bir diyen olarak müsaade ederseniz aklıma takılanlardan bir kısmını açıklamak istiyorum.



Özellikle konunun bu platformda polemiğe dönüşmesinden neden endişe edildiğini anlamış değilim. Trakuş un çok eski bir üyesi sayılmam, bu yılın ocak ayına kadar arada sırada, ocak ayından sonra ise daha sıklıkla takip ettiğim bir site. Takibi sıklaştırmamın sebebi ise tahmin edebileceğiniz gibi, kuşlarla ve doğa ile ilgili çok şey öğrenilebilir olduğunu görmem...



Dolayısı ile ben bu foruma katılırken de, konu ile ilgili diğer paylaşımlarda da, bu hareketleri yapabilen kişilerin böyle bir sitenin üyeleri arasından çıkacağına imkan tanımadığımdan buraya üye kimseyi de rencide etme, edebilecek olma endişesi taşımadan yazmıştım. Hala da böyle bir ihtimali aklımın ucuna bile getiremiyorum açıkçası.



Ama gelgelelim bu site üyeleri arasında forumdaki bahse konu arkadaşlarım, hocalarım, ustalarım varsa ve bu sözlerimden rencide olmuşlarsa kendilerinden tüm samimiyetim ile özür dilerim...



Saygılarımla.

çok güzel bir forum konusu olmuş.doğayı ve kuşları çok seven bütün üyeler, bu bilgilerle artık daha dikkatlli davranacaklardır.



Üreme döneminde araç kullanımına neden dikkat edilmeli, neden ses cihazları kullanılmamalı (Fatih bey keşke nedenlerini de açıklasaydı) sorularına katkı sağlayacak her türlü bilgi bu forumu değerli kılacaktır.



evet ömer bey çok haklı, ses cihazlarının üreme döneminde ve dışında olumsuz etkileri nedir, sebebleriyle açıklanırsa çok yararlı olacağı kanısındayım, bütün arkadaşlara selamlarımla...

Ömer Hocam bir de demişsiniz ki:



"doğaya zarar vereceğini düşündüğümüz davranışlara karşı yazabileceğimiz ilk üç kelime nefretten ibaretse bunun bir yarar getireceğine inanmıyorum
"



Evet doğaya zarar vereceğini düşündüğüm davranışlar içerisinde bulunanlara karşı içimde uyanan ilk üç hissiyattan birisi "nefret"tir. Diğer ikisini saymayayım daha iyi. Yapacak birşey yok. Ben böyleyim...



Doğaya zarar verilmesinden ve zarar verenlerden "nefret" eden bir kişiyi siz site yöneticileri ve hocalarım, ustalarım aralarında barındırmak istemezlerse de sitenin emziği burnunda "bebe"si olarak boynum kıldan incedir.

İnsanı doğanın dışında bir unsur olarak görmemek lazım. Doğa sadece kuşların , böceklerin; apartmanlar, şehir hayatı bizim gibi bir anlaşma yapmadık sanırım :)



Dilek hanım yazmış mesela, toprak altında yuva yapan canlıları rahatsız edeceğimizi söylemiş de, en azından biz tarlaları traktörle sürüp gerekli besinimizi temin ediyoruz. Ne yapmamız gerekir bu konuda ? Nerden görebilir, bilebiliriz ? Her canlının diğer canlıyla etkileşimi farklıdır. Haliyle bir canlı diğerinden rahatsız olacak. Yılanın çok mu hoşuna gidiyor yılan kartalına yemek olmak? Ceylanların çok mu hoşuna gidiyor rahat rahat yemek yerken bir yırtıcının onu kovalaması. Tüm canlılar birbirini rahatsız ediyor, bilinçli veya bilinçsiz.



Nefret, dişe diş, kana kan dememek lazım hemen. Bu sitede tanıdığım, beraber arazi yaptığım hiçbir kimsenin doğaya zarar verme gayretinde olduğunu görmedim. Doğaya "tüm insanlar" zarar verir. Oturduğunuz ev, okuduğunuz okul, çalıştığınız iş yeri, tuttuğunuz kalem, yıkadığınız çamaşırların detarjanları, gezdiğiniz arabadan çıkan egzos gazı,vs. Zarar vermeden yaşayamaz insanoğlu doğaya. O zaman tüm insanoğlunu asalım :)



Doğaya zarar veren değil, doğaya zarar verme gayretinde olan kişiye kızalım ama asmayalım hemen. Pirinç içindeki taşı ayıklar gibi, o kötü özelliği ondan uzaklaştırmaya çalışalım derim.



Sevgiyle :)

etik kurallara uyan kişileri bu durumun içine katmamalılıyız bence..ama etik kurallara uymayan herkesten nefret edilmeli kanımca..

mp3 çalınmaması her platformda her yerde fırsat bulunduğunca söyleniyor...yemleme yapılmaması...kuşların gözünde ille yakışıklı fotoğrafçıların silueti olmayıversin efem..

mesela lokalizasyon meselesi var..her fırsatta her yerdee LOKALİZASYON BİLGİLERİNİ VERMEYELİM diye her fırsatta söyleniyor..

ama bunu vermeyelim yapmayalım dendindikçe sanki kimsenin kuş çekmesi istenmiyor gibi algılanıyor..etik kurallar meselesi sadece rivayla sınırlı değil .. işte size ankara örneği..



ankarada bir balaban vardı..çok meşhur bir balaban..herkes gitti gözünü çıkardı kuşun..çok güzel fotolar çekti..tüm fotoğrafçıların yakışıklılığını kuşun gözünde gördük..ee sonra??

neden şimdi kimse çekmiyor balabanı nerde o balaban??

araba altında kalıp öldü..kim bundan sorumluluk duyacak??.. hiç kimsee..herkes yapmak istememiştir ama yapmıştır ..şahsen kendi adıma belki o balabanın göz bebeğini gördüğüm bir fotosunun altına hayran hayran yazı yazmışımdır belkide..ama araba altında kaldığını öğrendiğim andan itibaren vicdanım sızlıyor..çünküü benden bir oy,yorum alabilmek için kuşu arabalara bu kadar alıştırdılar ....yemlediler insana alıştırdılar..artık araba sesi duyduğunda sazlardan koşarak arabalara doğru koşuyordu kim bilir.... ve o balaban benim yüzümden öldü diyebiliyorum..çünkü bir portresine başköşe demişimdir muhakkak..kendimden nefret ediyorum bu sebeple..ve bu duruma vesile olan herkesten nefret etmeyede hakkım olduğunu düşünüyorum..kuşun lokolizasyonunu ilk verende..sonrasında bunu yayayanda en az benim kadar suçlu...gerisi laf-ı güzaf..

Olayın öğretici yönü çok önemli ben bu taraftan bakıp mutlu oldum kendi adıma.

4 aydır kuş fotoğrafı çekiyorum daha önce iki yıldır arabadan kelebek fotoğrafı çekilmediğinden araziyi araba ile gezmedik.:)

Bu yazıyı okuyunca Kumkale deki arazilerimizi şöyle bir düşünüp rahatladım önce . Çünkü yol dışına çıkmadık hiç.Ama çıkarmıydım belki uygun yer olsa çıkardım. Hatta girmek istediğim bir araziyide sular azalsın girerim diye planlıyordum.

Şimdi ne oldu.. neyseki bu yazı yazıldı da bende vicdan azabı çekeceğim bir iş yapmamış oldum.

bu sebeple bilgilendirme çok önemli hatta böyle zamanlarda sitede duyuru dahi yapılabilir. Üst reklam kısmına uygun bir resim ile ses cihazı ve araziye giriş uyarısı yapılabilir.ve daha bilmemiz gerekenler tabii.

Ahu, bu yaklaşımla kimseyi doğru bildiğin şeye çekemez, daha kötü yanlışa sürüklersin

Arkadaşlar o tarihde ben de Riva daydım. ve gezerken maksadım birşeylere zarar vermek falan değildi. Gözümden kaçan bir nokta vardı; bu çok güzel bir şekilde bu forumda dile getirildi. Oraya gitmekteki amacım ne bilinçli olarak çayırlara, zarar vermek ne de yuva bozmaktı. Sadece bir nedenden İstanbul daydım ve meşhur Riva yı merak ediyordum, her kuşcu için doğal sayılabilecek olan bu meraktan ötürü Riva nın yolunu tuttum. evet orada bulunmam belki yanlış bir durum oluşturdu ama; niyetim alenen bir kötülük içermiyorken niye nefret edildi, lanetlendim ben, anlamadım?



Pirinç içindeki taşı ayıklar gibi Demiş Dreamer; evet öyle; farkında olmadığım bir durumu görmemi sağladı Cemil Bey ve ben bu kusurumu farkettikten sonra rahatlıkla kendimden ayıklayabilirim. Pek çok kuşcu ve fotoğrafçı arkadaşın da bunu gözden kaçırdığına ve bu uyarıdan sonra daha dikkatli davranacağına eminim.



Böyle bir durumun oluşmuş olması; bu detayın gözümden kaçmış olması ,içinde bulunan biri olarak beni oldukça üzdü. Ama farketmedğim ve düzeltebileceğim bir bilgi eksikliği yüzünden; sebep olduğum hatanın neticesinde doğa katliamcısı ilan edilmem; nefretlere maruz kalmam açıkçası kabul edilebilir gelmiyor bana.

Ses cihazı şimdiye kadar kullanmadım,ama doğrusu kullanmayı düşünmeye başlamıştım:)

Bu konuda tecrübeli olan arkadaşlar burada neden kullanılmaması gerektiğini anlatırlarsa herkes aydınlanır,ve bu cihazları kullanırken utanır,ya da kullanmazlar diye düşünüyorum.

Sitemizde 1600 ü aşkın üye var,bu üyelerin çoğu yeni,etik kuralları bilmiyor olbilirler,onlardan nefret etmek yerine onları bilgilendirmek ve kazanmak daha yararlı olur kanısındayım.

Güzel fotograf çekme isteği maalesef sevdiğimiz hayvanlara zarar verebiliyor.Ankara da ki Balaban ın acıklı hikayesini bilmiyordum ama bu olaydan da üzüntü,vicdan azabı yanında ders de çıkarabilirsek başka kuşları kurtarmış olabiliriz.

Volkan (Dreamer) arkadaşımın yazdıklarına katılıyorum. İnancım odur ki her canlı çevresine ve doğaya belli ölçüde zarar verir. İnsanoğlunu bu açıdan, diğer canlılardan ayırmak çok gerçekçi değil. Ama insanın öğrenebilmesi önemli bir farklılık yaratabilir. Öğrenmenin öncesinde farkına varmak yatar. İnsanoğlu farkına vardığı zararları tekrarlamamasını öğrenebilir.



Cemil Bey’in uyarısı bilenlerimize hatırlatma yaparken, bilmeyenlerimizin farkına varmasını sağladı. Artık benzer hataları yapmaktan kaçınma şansımız var ve eminim bu forum, okuyanlar içerisinde bazılarımızın daha dikkatli olmasını sağlayacak. Okumayanları, yeni katılacak arkadaşlarımızı aydınlatma şansımızın da arttığını düşünüyorum. Ornitofotoya başladıktan sonra avcılığı bırakan pek çok dostumuz var ve artık beklide doğada en dikkatlimiz onlar.

İnsanın yanlışlarını kabullenebilmesi çok kolay değil.



Hatalı olan birisine yanlışını gösterme, doğruyu kabullenmesini sağlama fırsatını değerlendirebilmek istiyorsak, bize de zor bir görev düşüyor demektir. Bazen söylediklerimizde, yazdıklarımızda ölçüyü kaçırırsak büyük bir ihtimalle bu fırsatı da kaçırırız. Haklı olmak hiçbir zaman yeterli olmamıştır, haklı kalabilmek önemlidir.



Hatayı kabullenip düzeltebilmek büyük bir olgunluk seviyesi, keşke ulaşabilsek

10.05.2011 13:07

Değerli arkadaşlar ;

Bir arkadaşımızın uyarısı ile başlayan forum yine amacını aşmaya başladı galiba...

1-Konu geneldir ,Riva ile sınırlı değildir...hepimizi ilgilendirmektedir...

2-Hiç kimse bu konuya itiraz etmemiş ,uyarı için memnun olmuşlardır...olayı çığrından çıkarmanın kimseye bir yararı olmaz ;tam tersine yeni kırgınlıklar yaratır...

3-Bu hassas konuları tartışırken amacını aşan cümleler kullanmamakta ,kırıcı olmamakta yarar var...

4-Açılan bir konu eteklerimizdeki taşları dökmek için bir kapı aralığı olmamalıdır...

5-Herkesin kendi doğruları olabilir ,bunları ileri sürebilir ;ama hiç kimse kendi doğrularında ısrar edip başkalarını rencide etmemelidir...

6-Söz kurşun gibidir ,bir kere ağızdan çıktımı geri dönüşü yoktur...onun için iyice düşünmeden yazmamakta yarar var...(Ben de yazmadan önce çok düşündüm...)

7-Son olarak hemen herkesin bir şekilde bildiği bir anektodu tekrar anlatmak isterim...

Vakt-i zamanında bir günahkar kadın recm cezasına çarptırılır ,yarı beline kadar toprağa gömülüp infaza başlanır...halk ,ellerinde taşlarla kadının etrafında toplanmış komut beklemektedirler...cellat kadına son arzusunu sorar...kadın ilk taşı etrafta toplananlardan hiç günahı olmayan biri atsın der...büyük bir sessizlik olur ve uzun süre hiç kimse taş atmaz...daha sonra da kalabalık dağılır...

Işığınız ve sevginiz hiç eksilmesin...

Sanırım arazi araçlarını yol kenarında bırakıp, fotograf makinesi, kamuflaj ve bir sırt çantasıyla araziye girilirse polemikler veya suçlamalar ortadan kalkacaktır. Çözümün doğa fotoğrafçılığının zorluklarına katlanıp, daha fazla emek harcayarak, daha az ve daha seçici fotograf çekmekte olduğunu düşünüyorum.

bu konuya son noktayı koymayı öneriyorum, son noktayı koyacak yetkinlikte ve donanımda olmasam da bu alanda ülkemizde ve dünyada kendini ispatlamış bir üyemizin (Çağan H. ŞEKERCİOĞLU) makalesini okumanızı öneriyorum, kendisine de sevgilerimi yolluyorum:



http://www.stanford.edu/~cagan/TurkceKusculuk.pdf

Cemil Beyin açtığı Forumdan bir cümle. " Lütfen araçlarımızla en azından kuşların üreme zamanı olan bu üç ayda doğada gezerken daha hassas olalım. "konunun özü bu dur.ve Bence Buna verilebilecek en güzel cevap "Belkide bir çoğumuz Bu açıdan hiç bakmamıştık,hakkaten doğru söylüyorsunuz,eminim herkes gerekli özeni gösterecektir,uyarınız için Teşekkürler " olmalı iken İşi hakaret boyutlara getiriyoruz.Sonra Doğa sevgisi ve Kuş sevgisinden bahsediyoruz.Yumurtaları kırmayalım derken.... Neyse.

Bende Tuğba gibi " Buradaki herkes sebep olabileceği sonucu farkedip, bundan sonrası için mümkün olan itinayı gösterecek kadar duyarlıdır diye düşünüyorum... "