Yarışma hakkında bende birşeyler eklemek istiyorum. Aslında bunları geçen senelerde yazmalıydim ama yinede işe yarar ve bu işe yeni başlayanlar enazından okur ögrenirler diye düşünüyorum. daha önce paylaşıldı mı ve biliniyor mu bilemiyorum. yazıldı isede ne mutlu tekrarlamış olacağız.
yarışma ve festivaller - film festivalleri ve fotoğraf yarışmaları, ya da plastik sanatlarda - küratörlerin seçkileri dahil: bu seçkilerin tamamı subjektiftir.
juri eserin kendinde bıraktığı her ne duygu ise ona göre yönlenir ve seçer. bu dünyanın heryerinde böyledir. jurilerin seçkileri eleştirilemez. bu sanatsal bir süreçtir. nasıl bir sanat eserine - ben bundan bişey anlamadım bu neyi anlatıyro sorusu sorulamaz ise, jüriye de sen neden bunu seçtin aslında bu daha güzeldi sorusu sorulamaz.
bu jüri grubu bu foroğrafları seçer, başka bir jüri gurubu da başka fotoğrafları seçer.
daha önce hep dendi ve hala daha deniyor ki, biz trakuşta seçim yapalım bakın bizim seçtiklerimiz jurinin seçtiklerinden daha güzel olacak. bu absurd bir hal dir. güzel nedir ve neye gore belirlenir sorusu ve cevabı hep ve herzaman goreceli bir durum içinde kalmıştır.
jurinin seçkisini beğenmiyorsan yarışmaya katılmazsın olur biter. ama juriyi onları seçti bu ne biçim seçki diye de eleştirmek gereksizdir. o onların duygusal ve estetik tercihleridir. juriyi eleştirmek zaten sanatsal alanda geriye giden ve sanatın yaygınlaşmamış olduğu ülkemizde yarışma düzenleyenlere ve juri uyelerine karşı negatif bir baskı ve haksızlık oluşturmaktadır.
göreceli dediysek te , aslında fotoğraf seçmek ve fotoğrafta aranan şeyler tabiki hayali ve kimsenin bilmediği ve sadece jurinin bildiği şeyler de değildir. ikisini birbirine karıştırmamak gerekir.
nuri bilge ceylanın filmleri gişede 100 bini geçmez. ama cannes da ortalığı yıkar. ama sundance film festivalinde dereceye ve seçkiye bile giremez. acaba merak ediyorum fransız kamuoyu çıkıpta nuri bilge ceylanı seçen bir jüri juri değildir, halkın izlemediği filmleri seçiyorsun demişmi ? ya da juriyi ve dokusunu değiştirmıler mi ? bu absurd bir durumdur. demekki nuri bilge ceylanı izlerken kafamızı değiştirip jürinin gördügünü merak eden bir kafayla bir kez daha seyretmek gerekiyor demekki ? elmanın daldan düşüπ derede 3 dakika aktığı plani sabredip izleyince başka birşey görmeye başlıyoruz. belki orda olan, hergün, cep telefonları, sosyal medya, televizyonarda tutulduğumuz görüntü ve bilgi bombardımanı ile inanılmaz derecede hızlanan ve tahammülsüzleşen "kendi matah algımızın " alğılamadığı; ego ve hormonlarla şişmiş beynimizin kodlarını çözemediği bir olgudur ha ?
olması gerekn şey şudur:
1. bakanlık bu yarışmaya devametmeli ve eleştirilere kulaklarını kapamalıdır.
2. juriyi ve bu kurumu korumalı ve bu baskılardan arındırmalıdır.
3. juri üyeleride negatif ve gereksiz eleştirilere, baskı altında olmamak adına, kulak asmamalıdır.
...