TR EN
TR EN
Belgeli Tür 505
Fotoğraflar 92806
Gözlemler 9860
Videolar 1348

FORUM

24 kare/sn.

furtun furtun 5.01.2013 03:06:00
Modeliniz ya da modelleriniz harika bir fonda duruyorlar. Aksiyon dorukta.

"Fotoğraf mı çeksem video mu?" ikilemi hepimizin başına gelen bir durum.



Süper yüksek çözünürlülüklü 4K, 4096 x 2160 pixel saniyede 24 kare video çekebilen bir makinanız olsaydı ve bu makina ile çekilen videolardan seçtiğiniz anların çok kaliteli baskılar alabilseydiniz..

Böyle bir ikileme düşermiydiniz?



Sahneyi videoya çektiğinizi ve akşam eve geldiğinizde videodan en doğru anı seçtiğinizi düşünsenize.. İşte teknoloji bu noktaya geldi. Zaten gelmişti ama tüketiciye ulaşabilecek fiyatlarda değildi.



Canon un bu özellikleri taşıyan kamerası "Canon EOS 1D C" çok yakında piyasaya çıkıyor. Şu anda sipariş fiyatı 12000 USD.



Testlerle ilgili videolarda gördüğüm kadarıyla, hatırı sayılır fotoğrafçılar ve baskı uzmanları Canon EOS 1D C ile çekilmiş videodan alınan baskılar karşısında çok etkileniyorlar.



Doğru anı yakalamada önemli bir avantaj sağlayan bu değişim bir çok soruyu da birlikte getirecek.



En çok, fotoğraf sitelerinin ya da yarışmaların bu gelişmeye tepkilerini merak ediyorum. Bu yöntemle elde edilen fotoğraflar "fotoğraf" olarak değerlendirilecek mi çoook tartışılacak gibi.







http://vimeo.com/56241602


cinema cinema 10.01.2013 07:43:00

Tabi bu canon ve sony lerin hiçbiri piyasaya çıkmadı daha. en iyi yöntem bu kameraları üretimde görmektir. Red şer yıllardır kullanılıyor ve çalışmak için çok aksesuar istemesi, pillerinin herbirinin 1 saatte bitmesi görüntünün inanılmaz yer kaplaması ve asıl önemlisi en güçlü bilgisayarlarla bile yavaş çalışılması eksileri. zaten red kamera alınacaksa görüntüleri normal hızda göstesen 5 bin dolarlık red rocket kartınında bilgisayara alınması şart.



ama canon ve sonyleri göreceğiz bakalım. çünkü sony de raw olmayan ve kendi codeğine 4K video çekebiliyor.

cinema cinema 10.01.2013 07:38:00

Fiyatlar zaten yeni düştü. red ler 2 katından fazlaydı. sony ve canon bu modelleri çıkarınca red te rekabet için fiyatları yarısına çekti aniden. hatta red one bir gecede 26000 dolardan 4000 dolara düştü. daha düşermi bilemiyorum. ama düşmesinden ziyade bu makineler "sinema filmi" çekmek için üretilmiş makineler.sanırım bunu vurgulamak gerekiyor. bunlarla tv programı ya da belgesel çekilemez. çünkü kullanması çok vakit istiyor. üzerinde neredeyse hiç bir otomatik ayar yok. her şey elle ve sırayla yapılıyor. üzerlerine takabileceğiniz doğru dürüst bir zoom lens yok. her ölçek değişiminde sabit odaklı lensi çıkarıp diğerini takacaksınız. ve şekilleri itibari ile hiç ergonomik değiller. omuza almak için ya da trpoda takmak için yine bir sürü parçalı aksesuar takmak gerekiyor. neredeyse hiç birinin üzerinde pili, ekranı yok ayrı satılıyor. mikrorfon almak gerekiyor. ve bütün bunları rig denen destek sistemine takınca sistem hantal ve hassaslaşıyor. tabi bu film çekmek için geçerli.



birde canonun 1dc si daha kompakt ve çalışmaya hazır bir gövde. alıdığınız gün çalışabilir alet ve bildiğimiz bir alet. bu yüzden hem fotoğraf hemde video için tercih edilebilir. aslında red scarlet de kullanılabilir. oda kompakt olabiliyor. ve dorğudan 1dc gibi canon lenslere takılabiliyor.



tabi nu sisteme geçmey düşünen arkadaşların asıl kurgu ve arşiv kısmını hesaplamaları gerekiyor. 500 Mb codec demek çok ciddi ve güçlü bir bilgisayar demek. en azından 4-8 çekirdekli, en az 16 hatta 24 gb ramli, ve 4-6 Tb, 2x3, 2x2 tb RAİD-0 diskleri olan bilgisayara ihtiyaç var. bundan sonra da arşiv için sürekli hardisk almak gerekiyor. 2-3 günlük her foto gezisi için 2tb lık bir disk gerekir.



tabi sahada çekim esnasında da disk yönetimi şart. ister Scarlet ister 1Dc olsun ki ikiside aynı bit rate a sahip, en az 3x128gb kart almak gerekiyor. her bir kart yaklaşık 35 dakika görüntü alır. ve siz bunu orta bereketli bir saatte 1 saatte doldurursunuz. ve bu dolan kartı hard diske boşaltmaik için en az 2 saate ihtiyacınız var. bu sürede diğre 2 adet 128 gb ı çekimde kullanırsınız. eğer laptobun içine 512gb ssd takarsanız belki bu boşalt sürelerini yarıya çekebilirsiniz. eğer usb 2.0 bir hardisk takıp ona boşaltmaya kalkarsanız herhalde 3-4 saatte bitmez aktarım. dolayısıyla ideal aktarma sistemi şöytle olmalı:



Red kartı ya da en hızlı Cf kart için en az USB 3.0 ama tercihen Thunderbolt lu okuyucular var. 15" macbbok pro da 2 adet thunderbolt girişi var. thunderbolt şuanda en hızlı arayüz ve ssd ve benzeri hızlı kartlarla inanılmaz aktarma hızlarını yakalıyor. 10Gbps e erişebiliyor. kart okuyucuyu takıp, ister laptobun ssd diskine isterse diğer thunderbolt a takılı harici diske oldukça hızlı aktarma yapılalbilir.



görüldüğü gibi yeterli miktarda zaman ve para ayrılırsa böyle bir sistemle çalışmak pekte zor değil. ama yinede bu işe bulaşmak isteyen arkadaşlar var ise irtibata geçmelerini tavsiye ederim. ciddi bir bütçe ve zaman çünkü söz konusu olan.























ibrehim ibrehim 9.01.2013 18:05:00

Alkım Bey teşekkürler...

zien zien 9.01.2013 13:01:00

Alkım bey teknik anlamda zor bulunur ve değerli bilgiler paylaşmışsınız. Kendi adıma çok istifade ettiğimi söylemek isterim. Video sistemini ve formatlarını merak ediyordum. Teşekkürler.



Teknoloji her ne kadar müthiş bir hızla ilerlese de henüz tüketici elektroniği seviyesine gelmesi için epey zamana ihtiyaç var. Fiyatlar ancak firmaların, ajansların ve yapımcılarının ulaşabileceği düzeylerde. Bu açıdan elimizdeki DSLR ların fotoğraf adına oldukça gelişmiş ve iyi fiyatlara sahip olduğunu görmek güzel.



İyi günler...

cinema cinema 9.01.2013 05:44:00

Evet istanbul bugün feci olmuş. Şimdi dijital yayın gibi yapsak toparlasak iyi olabilir. Ben aslında yazıların altlarına birer ikişer fotoğraf diyadram vs leri paylaşıp konuları daha görünür kılacaktım. Bu konularla ilgili paylaşacak epey şey var tabi de dijital yayın içinde şimdi bunları düzgün kaliteli bir şekilde topsrlamak gerek. Bu yazılarıda başlıklı maddeli yapmak lazım. Baktım şimdi imla hataları ve anlatım bozuklukları ile dolu. Pekte vaktim yok bu aralar. Birazda sitemim onaydı, foto eklenebilse ya da daha doğrusu eklenen foto yada embed edilen vimeo ya da youtube görüntüsü yazının altında görünebilse kısa zamanda epey konu anlaşılır bir vaziyette verilebilirdi. Şimdi yayın falan deyince eli ayağı düzgün bişeyler hazırlamak gerekir ona :) burda yazma hızında ahkam kesmek varken ...:)



Ben toparlamaya çalışayım ozaman bişeyleri. Böyle temel bir kaynak gibi bişey yapmaya çalışalım.



Bu arada bir link vermek istiyorum. Biz burda bu aletler ciddi fotoğraf işinde kullanılır mı kullanılamaz mı diye konuşuyoruz ama daha öncede belirttiğim gibi Red One, Epic ve Scarlet yıllardır spor ve moda fotoğrafçıları ve portreciler tarafından kullanılmakta. Zaten sn de yüksek kare sayısına enüok portreci ve modacılar ihtiyaç duyarlar. Bu linkte gördüğünüz dergi kapaklarındaki fotolar ve içerdeki dosyadaki fotolar Red kameralar ile çoğuda RedOne ile 4K video olarak çekildi. Sonra bilgisayardan video karelerinden seçilip basıldılar. Şimdilerde 5K epic ve ucuz scarlet epey kullanılmakta:



http://www.red.com/shot-on-red/photography







furtun furtun 8.01.2013 23:03:00

Alkım, sağol çok kıymetli bilgiler eklemişsin. Bugün İstanbulda olağanüstü bir gündü.. Tipi altında Şişli sokaklarında ve eve nasıl döneceklerini düşünmekten toplantılara bir türlü konsantre olamayan insanlar arasında değil cep telefonundan forumlara katılmak konuşmak bile mesele idi. Kusura bakma.



Bu yazılarını destekleyecek resim, foto, video varsa bence bunları digital bir yayın haline getirelim. Bana gönderirsen yayına hazırlarım. Böylece bu değerli bilgiler daha iyi anlaşılır ve kaybolup gitmez.



cinema cinema 8.01.2013 22:25:00

Sony de sonunda bu kervana katıldı.



geçen sene çıkardığı cinealta F65 4K çekiyor. ama bu bildiğimiz sinema genişliğinde çekiyor. yani en 4K ama boyu 1714 pixel. 2.39:1 formatından yani. ince uzun sinema görüntüsü. fiyatı 80 bini geçiyordu en son.



ama bu sene ucuz aletler çıkardı.



F5 ve F55. bularda 17 bin ve 25 binden başlıyor. arkalarına takılan kayıt cihazlarına 4K raw çekebiliyorlar. ama bu kayıt cihazı içinde 5-6 bini gözden çıkaracaksınız.



bunların dışında 4K çeken 2 ilginç ve ucuz makine var.



ilki JVC HMQ10. bu alet 4K çekiyor ama avchd codeğinde çekiyor. toplam veri hızı sn de 95Mbit civarında. 4.2.0 ve 8 bit. daha doğrusu bu 4K değil quadHD deniyor. yani 1920x1080. 4 tane fullhd çekiyor. toplam resim çözünürlüğünüz 3840x2160 oluyor. bu QuadHd bir tv formatı. 16:9 bir dikdörtgen çizin bu çözünürlükte. içine 4 tane 1920x1080 resim sığıyor. ama asıl ilginç olan kayıt sistemi. veri hızı düşük olmasına rağmen jvc bu görütüyü 4 e bölüp 4 ayrı sd karta yazıyor aynı anda. sonra kamerayı bilgisaayara bağlayınca program kartları okuyup görüntüleri birileştiriyor. fiyatı 3 bin di sanırım. fix lensi olan ama quad hd çeken bir el kamerası. sensörüde 1/3 inch. yani bundan fotoğrafçılara pek hayır gelmez.



diğer kamera ise GoPro. GoPro hero3 black 1/2 inch lik sensörü ile sn 15 karelik video çekebiliyor. 2k da ise 25 kare çekiyor. 8 bit 4.2.0 50 m bit idi sanırsam codeği. belki 4 k daha yüksek olabilir veri hızı. ama 400 dolarlık ve kibrit kutusu kadar bir kameranın 4k çekebilmesi bize teknoloji ve sınırları hakkında ciddi bir ipucu veriyor...



Bu arada redlerin tamamı aktif canon veya nikon bayoneti ile alınabiliyor. doğrudan lenslerinizi takabilirsiniz yani. sony de ise, biliyorsunuz minoltayı satın aldığından alfa bayoneti ile alınabiliyor ya da takılabiliyor. ayrıca "metabones" denen firma sony lere canon lens takılabilen aktif bir adaptör çıkardı. oda kullanılabilir.





diyerek son vereyim artık.



selamlar,

alkım.











cinema cinema 8.01.2013 22:06:00

... yani hiç azalmadan ve hatta arada çok artan ve sürekli devam eden bir veri. disklerin çoğunda belirtilen yazma okuma hızları genelde anlık ve kısa süreli değerlerdir. ve video beslemesine yetmez çoğu.



bu yüzden bu kameralar, sensör teknolojisinin yanında disk teknolojisininde gelişmesiyle piyasaya çıkabildiler. Mesela Red camerlarında kendi test edip ürettiği ssd diklerini kullanır. çünk sn 55MB lık bir veriyi çoğu disk bile hatasız yazamıyor malesef. Canon 1dc de ondan geri kalır değil. 500 Mb lik codeği sn de 50 MB yazma hızına ihtiyaç duyuyor. sanırım bir 600D parası kadar tutan bir CF kart alıcaksınız bu mekine için.



Şimdi bunu hangi makineler yapabiliyor onlara bakalım:



dedik ya bunu Red başlattı diye. Red lerin hepsi bunu yapabiliyor. redler "Red raw" denen redin codeğini kullanıyor. 8:1 den 18:1 e kadar sıkıştırma yapıyor. ama 12 bit, 4.4.4. ve en genelde 8:1 oran tercih edilioyor. yani tamamen raw a göre bir sıkıştırma var ama görsel ve teknik açıdan sıkıştırmasız bir codec.



RED ONE: 4K 25 kare çekebiliyor. fiyatı çıplak 4000 dolara indi. ama pilleri, kartı ekranı falan derken çalışan bir kamera 7-8 bin doları geçer. sensör 1.5 crop



RED EPİC: 5K da 120 kare çekebiliyor. 1 saat çekim yaparsanız eğer yaklaışk 500 gb lık bir disk yerine ihtiyacınız olur. göksu deltasına gidip tüm gün farklı anlarda 1 saatlik çekim yaparsanız 120 karede, akşam elinizde 5K çözünürlüğünde 432.000 (dörtyüz otuz iki bin) fotoğrafnız olur. arasından istediğinizi seçer seçer kullanırsınız !



fiyatı çıplak 18 bin dolar. buda pil, kart vs ile 30 bini buluyor. bundaki sensör, 27.5x14.5 yani 1.3 crop.



RED SCARLET: 4K da 25 kare, 5K da 12 kare çekiyor. fiyatı 7 bin. çalışan modeli 14 bini buluyor. crop 1.5



Canon C500: 25 bin dolar civarında. 1.5 croplu. 4K raw çekebiliyor ama bunu dual sdı çıkışı ile external kayıt cihazlarına kaydedebliyorsunuz. yani kameraya CF kart takılıyor ama bu karta raw kaydedemiyorsunuz. 50 mbit 422 mpg2 1920x1080 görüntü alabiliyorsunuz anca karta. yani extarnel raw kaydeden bir kayıt cihazı almanız gerekiyor. bunlarda 5-10 bin dolar civarında.





Canon 1DC: Canon aslında bu model ile hem scarlet ile rekabet etmek hemde üst modeli C500 ü vurmamak için piyasaya çıkardı. 4K kaydediyor hem de üzerindeki CF karta ama raw değil. yaklaşık 500 Mb lik bir motion-jpg codeği var. 8 bit 4:2:2 renk çözünürlüğünde. evet sn deki verisi çok yüksek ama renk derinliği ve çözünürlüğü düşük. kurguda ya da arasından çıkarttığınız fotoğraf karesini kullanabilirsiniz ama renk, parlaklık ayarlarken ya da efekt verirken çok zorlayamazsınız. ama 1 ssatlik çekim için en az 200GB lazım.



zaten raw çekebilmenin en büyük avantajı poz hatası yaptıysanız bunu neredeyse tamamen düzeltebilmenzi bilgisayar başında.



codecleri tarif ederken bir tabir kullanılıyor Mb bdiye. bu Mb "megabit " diye okunuyor. bu değeri 8 e bölerseniz MB - megabayt değerini öğrenirsiniz. canon 500 Mb codeğe sahip demek 500/8= sn 56MB yer kaplıyor ya da yazma hızı istiyor demek.













cinema cinema 8.01.2013 21:27:00

...

bu arada full hd dediğimiz 1920x1080 pixel, bir televizyon formatıdır. eni boyu 16x9 oranındadır. sinema kameraları genelde bu orandan daha geniş resim veririler. ya da kurguda geniş format için croplanırlar. bunları yzmak değilde göstermek gerekir ama forum imkanları kısıtlı malesef.



bizim fotoğrafta raw dediğimiz şey 12 bit derinlikli, 4:4:4 renk çözünürlüğünde ve 1000-1500 Mb (megabiti megabayt değil) veriye sahip görüntülerdir.



bir sinema kamerasından fotoğraf alabilmek için onun hem video çekmesi, hem en az 4K çözünürlükte olması ve de raw çekebilmesi gerekir. işte o zaman videoyu oluşturan sn de 24 ya da 25 kare her bir fotoğraf aynı zamanda sizin raw diye çektiğiniz fotoğraftır.



12 bit nedir derseniz anlatması zor ama 12 bit demek; mesela fotoğrafın parlaklığını arttıracaksanız bunu 4096 adımda yapabilirsiniz demek. eğer o 8 bir bir jpg ise onuda 256 adımda değiştirebilirsiniz. dolayısıyla 8 bit görüntüyü kurguda ya da photoshopta çok falza değiştiremez ve üzerine ağır efektler atamazsınız demektir. bunun için görüntünüzün en az 10 bit olması gerekir ki onda da 1024 adımla görüntüyü düzeltebilirsiniz.



4:4:4 dediğimiz şey ie renk çözünürlüğüdür. raw görüntü (yani codec) 4:4:4 dür ve tüm renk bilgisini saklar üzerinde. görüntü 4:2:0 ise renk bilgisinin çoğunu sıkıştırma sırasında atmıştır. bunları malesef anlatamıyorum sözlerle. ama siz televizyon yayın standartı için en az 4:2:2 renk çözünürlüğünde codeği olan bir kameraya ihtiyacınız olduğunu bilin.



mesela canon 5d ya da 60 d neyse, codeği 8 bit, 4:2:0, 40 megabit (yani sn de 7MB) bir codektir. ve tv yayınına pek uygun değldir. el kameralarının çoğuda bunun gibidir. 10-12 bin dolar ve üstü kameralar 4:2:2 codeğe sahiptir.



Ve siz mesela canon 5D nin videosundan bir kare alıp bakarsanız görüntünün zayıflığınıda görürsünüz. photoshopta bakınca fotoğrafın eni boyu 1920z1080 dir ama pek detaylı değildir görüntü. gerçekte 850x650 pixel falandır çözünürlüğü. bu video çeken bütün dslr lerde aşağı yukarı aynıdır.



dolayısı ile videodan foto alabilmek için o makinenin videoyu hiç sıkıştırmadan kaydetmesi gerekir. bunu yapan makinelerdeki her kare, sizin çektiğiniz bir raw fotoya eşittir diyebiliriz. kalite olarak yani. çözünürlüğü sensörün neyse o tabiki.



eğer sıkıştırma yapacak ise de az sıkıştırma yapmalı ya da sn deki verisi yüksek olmalıdır. sinemacı raw video izster ya da sıkıştırması az çünkü hem bunu dev ekrana yansıtacaktır hem de kurguda envay çeşit efetk uygulayacaktır görüntüye.



Ama buda beraberinde bazı sıkıntıları getirir. raw ve yüksek çözünürlük devasa yer kaplar. sn de 60-90 MB a iihtiyaç vardır. bu bir saatte 200 - 500 GB yer demek ! dakiada 4-8 GB demek !



dolayısı ile hem çok hızlı kartlara hemde o kartlaradan epeyce çok sayıya ihtiyaç var. sn de 60 mb ı anca siz en hızlı cf kartlara ya da raid lenmiş ssd li disklere yazabilirsiniz. sn de 60 mb ı ilk bakışta bir çok kart ve disk yazabilir gibi gelir ama...









cinema cinema 8.01.2013 20:48:00

önce kare sayısından başlayalım. canon 1dc 24 kare çekiyor sn de. bu iyi birşey değil. 4k çözünürlükte 24 kare çekmesi ve 25, 29.97 seçeneklerinin olmaması büyük bir eksiklik. umarım üretim versiyonunda bunu düzeltir ve bu pal ve ntsc kare sayılarını koyarlar alete. 24 kare çünkü sadece sinemada gösterilen filmlerde kullanılan bir kare sayısı. bunla çektiğiniz videoyu daha önce çektiğiniz 25 kare ya da 29 kare görüntülerle kurulayamaz birleştiremezsiniz. ayrıca avrupa ve asyada televizyonda gösterilemez ve dvd oynatıcılarda oynatılamaz.



gerçi burda aradan fotoğraf karesi alacaksak sorun olmayabilir atbi. şimdi videodan kare almak için en önemli kriterler:



1. çözünürlük

2. video codeğinin özelliğidir.



özellikle 2007 de Red firmasının RED ONE ı piyasaya sürmesiye bu olay gerçek oldu. 4096x2304 çözünürlükte, 12 bit derinlikli ve 4:4:4 renk çözünürlüğünde sn 24-25-29.97 karelerde çekebiliyordu. tabi sinemacılar hemen kullanmaya başladılar.



bu özellikteki bütün makineler sinema filmi çakmek için üretilen makinelerdir. tv dizisi ya da programı çekecekseniz ya da belgesel vs. bu aletler pek uygun olmaz. sebeplerini aşağıda yazacağım.



bu aletlerin kataloglarına bakarsanız genelde 4K, 5K, 2K gibi ibareler görürsünüz çözünürlüğü anlatmak için. bu "K" meselesi şudur. K 1000 demektir. "bin" demek için bu kısaltma kullanılır. ve sinema çözünürlükleri için "K" nın anlamı şudur:



1K= 1024x540 (pixel)

2K= 2048x1080 (pixel)

4K= 4096x2160 (pixel)

5K= 5120x2700 (pixel)

8K= 8192x4320 (pixel)



yani bunlar sensörün en ve boy pixel sayısı söylüyor bize. 4K sensör diyor ise o sensörün eninin 4096 (boyu: 2160 ) pixele sahip olduğunu gösterir. bu iki rakamı çarpar isekte hepimizin kullandığı megapixel sayısını yani: 8.847.360 pixel yani 8.5 megapixeli buluyoruz.



tabi fotoğraf makinelerinin kalitesini megapixel sayısı ile değerlendiriseniz bu rakam size oldukça düşük gelecektir. sürekli bğyğk baskılar ya da sürekli croplar alıyorsanız az bir pixel sayısı. ama bana göre croplu makineler için ideal üst sınır pixel sayısıdır bu.



bu arada bu sensörlerin cm olarak eni ve boyuna gelirsek: şimdi sinema dünyasında 35mm terimi, bizim fotoğraf camiasındaki 35mm den farklıdır. fotoğrafta 35mm demek, full frame yaeni 36x24 mm lik sensörlere denir. sienamada ise 35mm 23x13 mm sensörlere denir.



mesela canon 1DC fotoğraf makinesidir ve 36x24 mm bildiğimiz full frame sensöre sahiptir. Ama sinema moduna alınca makineyi, yani sn 24 kare 4K video çekmeye başlayınca sensörün orta kısmındaki 23x13 mm lik alanı kullanır. yani crop alır. bunun nedeni sinema lenslerinin uyumlu olmasıdır.



yani bizim 1.5 crop gibi oluyor aşağı yukarı.



sinemada süper 35mm denen formatta ise sensör ebadları: 27.7x14.6 mm dir. yani bizim 1.3 croplu makineler gibi.



önce codec lere sonra da model ve fiyatlara bakalım....



























kursatt kursatt 8.01.2013 20:02:00

Acikogretim fakultesinin iki yillik fotograf bolumu var. Ben bu bolumu bitirmeyi dusunuyorum. Kitaplarini inceledim cok da sade ve guzeller.

cinema cinema 8.01.2013 19:48:00

Şimdi yazdıklarımızın altına, yani bu kutuda yazıların hemen altına fotoğraf vs paylaşabilmemiz gerekli. ben 2.35:1 formatını nasıl anlatıcam yazıyla? linkte herzaman verilmiyor. link vermek demek koyacağın fotonun ya da videonıun nete biryerde olması demek. ben video ve fotoların paylaşılıp yorumlanmasından bahsetmiyorum. teknik konuların anlatılması ve ne olduğunun gösterilmesine yardımcı olmak için ister forum başlığına ister bu yazdıklarımızın altına dosya, foto, video eklememiz gerekiyor diyorum. eğer forumların öğretici olmasını istiyorsak bunun mutlaka eklenmesi gerekir. hele hele teknik konularda bu şart.



konu dışın çıkmış olduk gerçi ama uzatmadan şu eleştirimide yapayım o zaman. forum odalarını modare eden arkadaşların odaları sürekli takip etmesi gerekir. maaşlı çalışmalarına gerek yok ama eğer mobil bir cihaz ile bile bu yapılabilir. eğer buraların farklı alanlardan birikimli insanların bilgi paylaştıkları yerler olmasını istiyorsanız forumların aktif bir şekilde yönetilmesi gerekir. bunun için para almaya gerek yok. gönüllü olmak bunun mazareti olmamalı. bu işe hevesli eminim bir çok arkadaş vardır. her odaya bir arkadaş bakabilir ve en azından gündüz ve akşamları takip edebilir...bence forumlar trakus un en zayıf halkası...



neyse bende bişeylar yazayım ekipmanla ilgili o zaman. ne kadar anlaşılırsa artık...





serhattigrel serhattigrel 8.01.2013 17:59:00

Alkım,

bir sorun yok, fotoforum fotoğraflı, forum ise fotoğrafsız, paylaşımlar için.

Bu ara yazılım güncellemeleri var, bu nedenle bazı bölümlerde geçici yavaşlamalar olabilir.

Sitede herkes gönüllü çalıştığından hemen cevap beklemememek gerekir, bir nöbet çizelgemiz yok, müsait olan bakıp acil bir durum varsa yetkilisini uyarıyor.

Bunun dışında sitede her an 50-60 kişi civarında kişi oluyor, bunların yarısı üyelerimiz, onlar da soruların cevabını biliyorsa destek çıkıyorlar.

selamlar.

cinema cinema 8.01.2013 16:55:00

forumda bir sorun mu var. yazdıklarım çıkmıyor siteye. forum yöneticisine soru sormuştum fotoğraf eklenebiliyor mu diye ? ama bir kaç saattir cevap alamadım. forum yöneticilerinin forumları sürekli tekip edip anlık cevap verebilmeleri gerekir. bilgisayardan uzak iseler bunu mobil cihazlar ile yapmalılar. ki hızlı hareket edip yazışmalar aktifliğini korusun.

zien zien 8.01.2013 14:06:00

devam...





Artık birçok fotoğraf paylaşım sitesinde dijital düzenleme hatta 3D modelleme fotoğrafları (render) bölümleri var. Orada istenildiği gibi dijital görüntüler paylaşılabiliyor ve bunun fotoğraf sanatına her hangi bir zararı yok bence. Sadece işin içine biraz renk katıyor o kadar. Bu büyülü renklere kendilerini kaptıranlar belki hiç bir zaman özel ve kaliteli fotoğraflar üretemiyorlar ve görüntü bombardımanı yaşadığımız bu çağa sadece çabuk tükenecek yeni görüntüler üretiyorlar. Yâda çizgi film, animasyon ve reklam sektörüne katkıda bulunuyorlar.





Gerçek fotoğraf üreten fotoğrafçıya gelince; bu fotoğrafçı, doğru zamanda, doğru yerde, doğru açıda, ışığın konuya en uygun olduğu şekilde konumlanıyor ve tüm birikimleri ile tam doğru anda deklanşöre basıyor. İşte bunların hepsinin tam zamanında olması eğitim, tecrübe, göz ve zihin disiplini ve birde şans ile gerçekleşiyor. Bazen tüm yukarda sayılanlar bir araya gelip şans olmayınca o doğru an gelmediği (oluşmadığı) için deklanşöre basılmıyor ve fotoğraf oluşmuyor.





İşte böyle donanımlı ve özel insanlar zor yetiştiği, nadir bulunduğu ve bir kare ile çok şey anlatabildikleri için fotoğraf yaşayacak ve dünyada kağıt üretimi yasaklanıp her şey dijital hale geçse bile hayatına devam edecektir.

zien zien 8.01.2013 14:04:00

Dijital müdahaleler fotoğraf sanatına zarar vermiyor belki ama fotoğrafın doğuşundan bu yana bilinçaltımıza fısıldadığı "fotoğraf gerçektir, belgedir" gibi değerleri ciddi anlamda zarar görüyor. Ancak bu durum PS den önce de vardı ve birçok ilginç hileler filmle çekilen fotoğraflarda da yapılmıştı.





Burada esas mesele Hasan beyinde dediği gibi fotoğrafçı olan insanda bitiyor. Şeytana uyan, insanları aldatmak için aslında kendini aldatan insanlar fotoğrafa zarar veriyor.





Buradan dijital düzenlemelere karşı olduğum anlamı çıkmasın, Bir şeyleri anlatmak için, bir amaç için, fotoğrafla özel ve özgün konular işlemek için dijital düzenleme kullanılabilir. Hatta bende kullanıyorum. Ancak bunu yaparken fotoğraf altında dijital düzenleme olduğu vurgusunu yaparak ya da zaten açıkça belli olduğu için malumu ilan durumundan uzak durup fotoğrafın verdiği mesajla izleyici baş başa bırakarak yapıyorum. Burada hassas nokta şu ki bu tür düzenlenmiş fotoğrafları Trakuş gibi düzenlemeye müsaade edilmeyen, tamamen orjinal görüntüler istenen sitelerde değil de düzenlenmiş görüntülerin paylaşılabildiği platformlarda paylaşmaya çalışıyorum. Yani yalan dolan değil asıl olan paylaşılıyor.

cinema cinema 8.01.2013 13:42:00

birde alıntı yapmadan yorum ekleme seçeneğinin sadece üstte, sayfanın en tepesinde olmasıda ayrı bir zorluk,en altta da bunu yapabilmemiz gerek...

cinema cinema 8.01.2013 13:41:00

Fotoğraf kalitesinde video çekebilen makinelerin bir listesini ve özelliklerini vereyim ben isterseniz. belki bunları kullanmak isteyebilrsiniz. Kaldı ki batıda ciddi profesyonel fotoğrafçılar hali hazırda bu mekineler ile çekim yapıp - video çekip - kurgu masasında aradan istedikleri kareleri alıyorlar.



Bunun hangi özellikler ile mümkün olduğunada bakacağız. ama önce birşey sormak isterim. forumda bu yazı kutularına dosya ekleme, video ekleme mümkün müdür ? böyle bir teknolojiye sahip mi bu forum ? sahip değilse çok ayıp doğrusu, 2013 senesinde forum kutusunun içine video, foto dosya ekleyamamk olmaz, yakışmaz :)

shooter shooter 8.01.2013 11:50:00

Okuma kaynaklarına devam edelim. Türkçe kaynak konusunda çok zengin olmadığımız için özellikle ingilizce bilenlere de ek kitaplar önerelim..

1. Science for the curious Photographer/Charles S. Jhonson, JR

2. Cognition and the visual arts/ R.L. Solo

3. Color and Light in Nature/ D. K: Lynch ve W. Livingston

4. Eye, Brain and Vision/ D.H. Hubel

5. Color management:Color Space Conversion/ McHugh

6. Image Clarity: High Resulution Photography / J.B. Williams

7. The Strange Story of Light and Matter/ R.P. Feynman

8. Notes on the Resulution and Other Details of the Human Eyes/ R.N. Clarck



Ayrıca aşağıdaki soruları üzerine düşünceler de geliştirelim... Ne dersiniz?

a. Renkleri nasıl yönetebiliriz (I. Newton un kulakları çınlasın:)

b. İnsan gözünün sınırları nedir? Objektiflerin sınırları nereye kadar?

c. Fotografta yaratıcılık ve görmenin sırları nelerdir? Orta okul Türkçe kitaplarına gidelim:) Bakmak ve Görmek!...

d. Optik kuralların ardında neler vardır?



Liste uzatılabilir. Şimdilik bu kadar... Bunları okurken ya da düşünürken de kulaklarımızın pasını silelim. Koyun bir Bach... Optik yanılsamayı keşfedin...

paspartu paspartu 8.01.2013 09:55:00

(Yukarıdan devamla...)



Akbaba ve yanıbaşındaki küçük bitkin çocuk fotoğrafını da hepiniz görmüşünüzdür. Fotoğraf o kadar gerçektir ki zaten etkisi bundadır. Bu fotoğraf da yıkıcı olmuştur, Afrikadaki açlığı başka hiçbir sanat eseri bu kadar çarpıcı anlatamaz. Fakat yine ahlaki açıdan sorunlu bir duruma neden olmuştur. Fotoğrafçı yardım etmek yerine neden fotoğraf çekti. Kimilerine göre fotoğrafçının birkaç ay sonra ölmesinin nedeni bu sorgulamadır.



Van depreminde ölmeden hemen önce çıkarılan ve çıkarılırken fotoğraflanan çocuğu hatırlarsınız. Bu fotoğraf çerçeveli bir şekilde Başbakan’a sunuldu fotoğrafçı tarafından. Bazılarınca bu durum ölü sevicilik olarak nitelendirildi ve eleştirildi. Burada da ahlaki anlamda ters bir şeyler var kuşkusuz. Fotoğrafçılıkta ahlaki durum ve vicdan vs. gibi insani ögeler ön plandadır, -yoksa arka planda mıdır-. Bunlar fotoğraf sanatının etkisini arttıran ögelerdendir.



Sinemada illüzyon ve kandırmaca serbesttir. Her yol mubahtır.



Fotoğrafçılık yukarıdaki nedenlerle bile elbette ölmeyecektir, aksine bu gerçekçilik etkisi sürdüğü sürece önemini hep koruyacaktır. Fotoğraf izlenirken hiç kimse manupleyi aklından geçirmeyecek, onu, üzerine konduramayacaktır.



Burada tercih meselesi geliyor karşımıza. Yaban hayat belgesel sinemacılığında yukarıdaki manuplasyon yine mümkün olabilir belki ama doğaya, canlılara zarar vermemek de yine mümkün. Bunun bilincinde olarak yapılan yaban hayat belgeselciliği keyifli olabilir. Aynı şey kuşkusuz fotoğrafçılık için de söylenmeli. Bu bilinçle yapılan fotoğrafçılık, keyfini hiç yitirmeyecektir. Vicdanları sızlatmayacaktır.



Sinema teknolojisinde illüzyon hırsı o kadar büyüktür ki bu yüzden koca bir endüstri oluşmuştur.



Sinema bir masaldır, kimileri masal anlatmaktan daha çok hoşlanabilir.



Fotoğraf ise gerçektir, kimleri de gerçekleri anlatmak isteyecektir.



Asla birinin diğerine ihaneti söz konusu değildir.





Selamlar



Hasan Samur

paspartu paspartu 8.01.2013 09:53:00

FOTOGERÇEK SİNE MASAL



Yaban hayat fotoğrafçılığı savaş fotoğrafçılığına benziyor. Yorucu, fakat çok heyecan verici. İkisinde de çarpıcı, yıkıcı kareler yakalama arzusu var. Bu arzu kimi zaman şeytana uymamıza neden olur. Fotoğrafta şeytana uymak affedilir bir şey değildir. Fakat sinemada daha işin başında şeytanla el sıkışılır.



Fotoğraf gerçektir bu yüzden yıkıcı olabilir. Yağmurdan Önce adlı muhteşem filmi izlemiş olmalısınız. Yugoslavyadaki iç savaşı anlatır ve başrollerde bir fotoğrafçı vardır. Çarpıcı kareler aramaktadır fotoğrafçımız. Bu arayış (şeytana uyma) o kadar ciddi boyutlara varmıştır ki bir dostunun yardımı ile esir askerler koğuşlarından çıkarılır ve silahla öldürülür, fotoğrafçı bu kareleri ile ödüller kazanır, yere göğe sığdırılamaz. Savaşın anlamsızlığı sorgulanır vs. Fotoğraf makinesi bir tabancaya dönüşmüştür, fotoğrafçı ise artık bir katildir. Düşünün o fotoğrafçının psikolojisini artık.



Ateş Altında filminde ise yine bir fotoğrafçı (Nick Nolte) başroldedir. Arkadaşının ölümünü yüksek hızlı (nikon (!) ) bir makine ile kare kare çeker. Ona yardım etmek veya yardım çağırmak yerine makinenin deklanşörüne basmaktadır. Bu filmde fotoğrafçı biraz daha sempatiktir, fakat yine ortada bir ahlaksızlık, ters giden bir şeyler vardır. Fotoğrafçımız elbette bunun farkındadır. Ölmüş gerilla liderini canlıymış gibi fotoğraflayarak (manuple) diktatörlük cephesinde ciddi bir yarık açar.



Yukarıda Göker beyin bahsettiği manuplasyon asla affedilecek bir şey değildir fotoğrafçılıkta. Fakat bunun dijital teknolojik gelişimlerle, photoshopla filan ilgisi olmadığını söylemek zorundayız. Sadece fotoğraf karesine yapılan ps benzeri fiziksel müdahalelerden bahsetmiyorum, kaldı ki analog fotoğrafçılık zamanında da bu vardı zaten. Manuplasyon’un tabu oluşu fotoğrafı sinemadan ayıran en önemli husustur. Manuple, fotoğrafa yakışmaz, üstüne kondurulmaz.



Sinema zaten manuplasyon sanatıdır, izleyen de bunu bilerek izler.



Yıllar önce yaban hayat fotoğrafçılığımın ilk dönemlerinde Kastamonu Valla Kanyonunda bakir yerleri gezerken gördüğüm kocaman bir örümceğin ağınayakaladığım bir çekirgeyi atmıştım. Bir mücadele karesi çekmek uğruna yaptığım bu davranış doğaya çok ağır bir müdahaledir ve affedilmez olmalıdır. Elbette pişman olmuştum.

.....

ibrehim ibrehim 8.01.2013 01:11:00

Yukarıdaki okuma listesine son aylarda çok beğendiğim 1-2 ekleme yaparak başlayayım söze;

-Fotoğraf ve Sinemanın Toplumsal Tarihi, Levend Kılıç

-Fotoğrafı Eleştirmek-Terry Barrett

-Fotoğrafçının Eğitimi-C.Traub,S.Heller,A. Beller

-Fotoğraf ve Toplum-G.Freund

-Bir Fotoğraf Felsefesine Doğru-V.Flusser



Saniyede 24 kare yüsek çözünürlüklü imaj üretebilen videolara gelince; kesinlikle müthiş bir teknolojik imkan olarak değerlendirilmelidir. Halihazırda saniyede 6-11 çakan makinelerimizle zaten çekerken değil, daha çok seçerken fotoğrafçıyız. Saniyede 24 çekim demek, geçmişi anlatan, gelecekle ilgili ipuçları veren “kritik an”ın teknik olarak neredeyse kaçırılmaması demek. Çekimlerimden yaptığım bir fotoğraf seçimi, yarım saatlik bir videonun anlatacaklarından daha fazlasını anlatamıyorsa o fotoğrafın hiç şansı yok demektir zaten. Tek karede çok şey anlatabilme yeteneği fotoğrafı her zaman yok olmaktan kurtaracaktır.

shooter shooter 8.01.2013 00:15:00

Hemen konuyu rayına çekeyim:)

Teknoloji o kadar gelişti ki, bir program ile değil fotograf gerçekten ayırt edilemeyecek film görüntüleri de elde ediliyor. Üstelik Oscar bile veriyorlar.. Ama verilen ödüller o teknolojiye değil o teknolojiyi kullanan yaratıcılığa veriliyor..

Bu durumda makinalar yaratıcı olamazlar. (tabii cyborg/ siberinsan) olursa birgün bilemem...

o güne kadar fotografı yaratan en önemli şey insan olmaya mahkumdur..

O halde (içinizdeki) insana yatırım yapmaya özen gösterin derim:)

NACİEYP NACİEYP 7.01.2013 21:01:00

Abi güneş açarsa ışık nefis olur da,hafta içine rastgelir,yaramaz bize:))

zaferK zaferK 7.01.2013 20:53:00

Süpersiniz...

Naci yapma gözünü seveyim...haberleri izlemedin galiba... :)

Sabret birkaç ay daha...az kaldı...zaten ışık ta yok...

NACİEYP NACİEYP 7.01.2013 20:41:00

vallaa ben de öyle,tüm gün pencereden seyrettim tipiyi,

kışı çok severim,tipi olsun,göz gözü görmez olsun,essin savursun aah ah

bu kış bir punduna getirirsem bir dağ başında geceliyecem,bir kuşu bahane etmem lazım bunun için,şöyle esaslı bir akbaba kolonisi olsun,gidip bekliyeyim soğuktaa:))

furtun furtun 7.01.2013 20:26:00

-Ha bu gadın bu taşın ustünde niye duriyi ? :)) ilahi Harun bey..



Zafer abi bu güzel anı paylaştığın için teşekkürler. Sohbet harika gidiyor.



Ben de bir fıkra ile konuya geri dönmeye çalışayım.



Sosyeteden bir hatun, dostlarıyla biraraya gelmek için bir yemek düzenler.

Birkaç hortumcu, bazı devlet adamları, magazin sosyetesi falan derken, birkaç kişi de sanat camiasından olsun diye düşünülür, ve davet edilir.

Bu sanatçılardan biri çok ünlü bir fotografçıdır.



Fotoğrafçı, ev sahibesinden izin ister ve geceyi değerlendirmek, fotolarını teşhir etmek amacıyla, salonun uygun bir köşesine küçük bi sergi açar.



Yemekten önce sergi kısmında vakit geçirilir, sorular sorulur, kritikler yapılır.

Ev sahibesi de boş durmaz, müthiş bir yorum yapar;

- Fotograflarınız çok güzel beyefendi. Pahalı ve güzel bir makinanız olsa gerek.



Fotocu tevazu içinde gülümser sadece. Bozulduğunu belli etmez.

Yemekler yenir, sohbetler edilir, kakara-kikiri derken, vakit geçer ve vedalasma zamanı gelir.

Herkes birer ikişer ayrılırken, sıra fotocuya gelir.

- Yemekleriniz mükemmeldi hanımefendi. Harika ve çok pahalı tencereleriniz olsa gerek...

zaferK zaferK 7.01.2013 19:58:00

Yooo...daha sohbet bitmedi...

Nene Hatundan söz açılmışken dayanamadım ,yıllar önce yaşadığım bir anımı anlatmadan bırakmam sizi... :)

Belki bilirsiniz ,İzmirde yaşıyorum ama ben Erzurumluyum...

Bu yaşanmış bir anektoddur ,lütfen sevgili hemşehrilerim alınmasın ,sadece gülüp geçsin...

Yıl 1978 ,sabah 05.00...dört kişilik grup Aras nehrine balığa gidiyoruz...ekipte tatlı Karadeniz şivesiyle Harun da var...tam Nene Hatunun heykeli önünden geçerken durdurdu arabayı ,heykeli göstererek:

-Ha bu gadın bu taşın ustünde niye duriyi ?

-Harun o kadın meşhur Nene Hatundur ,tanımıyormusun?

-Yok tanımayrum ,çimdur Nene Hatun...çimedur ,nereyedur ?

-O bir kahramandır ,Erzurumun medar-ı iftiharıdır...

-Niyeçi uşağum ,neyetti de oldi gahraman?

-Kurtulış savaşında Erzurumu düşman işgalinden kurtardı...

-Ha bu gadın Erzurumi duşmandan gurtardi?

-Evet harun ,o büyük bir kahramandır...

-Eyi de uşağum ,o zaman Erzurumun Erkekleri nereye idi ?

....:)))

Makul cevaplar verdik tabiii...ama Harun bir kere diline doladı bizi...iki gün boyunca takılmaktan hiç vazgeçmedi...

Işğınız bol ,sağlık ve huzurunuz daim olsun...

Selamlar ,sevgiler...

.............................................................................................................................



furtun furtun 7.01.2013 19:37:00

Bugün şehirde olmaktansa ben de Nene Hatun mevkiinde mahsur kalmayı yeğlerdim..



Güzel sohbete renk katan herkese teşekkürler.

zien zien 7.01.2013 14:08:00

Nene Hatun un düşman karşında mücadele verdiği Erzurum un Nene Hatun mevkiinde bizimde doğaya karşı mücadelemiz yaklaşık 5 saattir devam ediyor. Tipi nedeniyle yolun açılması daha 1-2 saat sürecek gibi.



Bende beklerken Trakus ve Trt fm ile beklemeyi çekilir hale getiriyorum. :)



Bu güzel forumda ilaç gibi geldi...



Fotoğrafçı olmak kitabında David Hurn diyorki; iyi fotoğrafçılar tıpkı iyi müzisyenler gibidir, sürekli fotoğraf çekerler, ara verdikleri zaman eski formları için enstrümanı (makinesi) ile biraz zaman geçirmesi gerekir.



Yani Yavuz beyin dediği gibi günü değerlendirip üretmeye devam etmek çok önemli... Diğer taraftan özel kareler için gözünü ve zihnini beslemeye devam etmeli...



Selamlarımla...

yavuzeryavuz yavuzeryavuz 7.01.2013 11:59:00

Yaşadıgımız anı en dogru, verimli ve mutlu yaşabilmek yapmamız gereken diye düşünürüm.. Henri Cartier Bresson ogün elinde ne varsa en ıyısını çıkarıp ölümsüz eserler bırakmadımı.. gelecek beklentisiyle yaşarken günümüzü elimizden kaçırırız hep.. önümüze baktıgımızda ise birdenbire yaşamın ,zamanın kayıp gittiğini görürüz..

Ben herzaman.. "şimdi yaşa belkide yarın hiç gelmiyecek" derim ..

Saygılarımla.. Yavuz Eryavuz

zien zien 7.01.2013 11:29:00

Aynen katılıyorum Ömer bey. Bende özellikle fotoğraf çekemediğim zamanlarda bol bol fotoğraf kitabı okuyorum ve bu bağlamda özgün bir fotoğraf diline sahip olmak için daha çok fırın ekmek yemek gerektiğini söyleyebilirim. (en azından kendim için)...

zien zien 7.01.2013 11:14:00

Yoğun tipi nedeniyle yolda kaldığımdan telefonumdan yazıyorum, yazım hataları için şimdiden özür.



Sn de 24 kare çeken bir makine ile güzel aksiyon kareleri belki yakalanabilir ama fotoğraf sanatının sanat kısmına giren kareler yakalamak çok zordur. Neticede sn de 11 kare, hatta elektronik deklanşör ile sn de 60 kare çeken aynasızlar da var fakat bunların ürettiği çok özel kareler yok denecek kadar az. Zira özgün ve fotoğrafçıyı diğerlerinden ayıran kareler; birikim, eğitim, göz terbiyesi, estetik algısı vs gibi birikimlere bağlıdır. Teknik konular bu karelere ulaşmada bir araçtır ve imkanlar ölçüsünde ne kadar iyisi olursa o kadar iyidir.



Diger taraftan dijital fotoğraf fotoğrafı öldürmediği gibi videoda öldürmeyecektir bence. Hatta fotoğraf üretimini dahada arttıracaktır. Fotoğraftan görüntü alınabilirse daha ilginç ve daha fazla sayıda fotoğraf internette ve harddisklerde yığılacaktır. Tüm bunlara rağmen fotoğrafçılık konumunu koruyacak, iyi fotoğraflar ve fotoğrafçı hep ayrı bir yerde duracaktır.

armadillo armadillo 6.01.2013 18:45:00

Saniyede 24 kare yuksek cozunurluklu video kulaga hic de kotu gelmiyor. Artik istedigimiz sekansi elde edebilcegiz amma fotograf amma video. Video dedigimiz ard arda cektigimiz fotograflar degil mi. Amac dogadaki detaylari yakalamksa bunun hangisi ile yapildigi onemli midir?

croma croma 6.01.2013 16:57:00

Ömer Bey in varsayımlarına sonuna kadar katılıyorum.

Dün hayal olarak nitelendirdiğimiz şeylerin bugün gerçeğe dönüştüğünü görüyoruz.Fotoğrafın yerini videoya bırakacağını senelerdir düşünen biriyim,dijital çağ nasılki klasik sanatların popülaritesine gölge düşürmüşse,bu teknolojik ilerleyişte ,videodan kaliteli fotoğraflar elde edilecek düzeye gelindiğinde fotoğrafın sadece afişsel bir nitelik veya belge niteliğinden öteye gitmeyeceğini gösteriyor kanımca.

Evet,resim,heykel,tiyatro ölmedi ama artık grafik,fotoğraf,sinema gibi dijital görüntü sanatlarının yanında popülerliklerini yitirdiler.

Dijital fotoğraf makinalarını kabullenmeyen ustalalar artık analog makinalarını raflara kaldırmak zorunda kaldılar.Dizileri ve sinemayı eleştiren tiyatrocular artık film ve dizilerde oynuyorlar.Kısacası çağ bize yetişmiyor,biz çağa yetişmek zorunda kalıyoruz.

Selamlar..

furtun furtun 6.01.2013 12:05:00

Fotoğraf ekipmanının başarıda en önemli etken olmadığını savunanlara katılıyorum.



HDR, videodan kare çıkarma, manipülasyon... yöntem ne olursa olsun bugün farklılıklarını hissettiğimiz başarılı ustalar yine farklılıklarını hissettireceklerdir.



Ekipman krizine girdiğimde kendimi dizginlemek için kullandığım en etkili yol fotoğraf üzerine bir kitap almak oluyor. Sergi gezmek de etkili oluyor.





Fotoğraf Üzerine – Susan Sontag

İnsansız Anı Olmaz – Ara Güler, İlker Maga

Sanatın Öyküsü – E.H.Gombrich

Fotoğrafın Kısa Tarihçesi – Walter Benjamin

Camera Lucida – Roland Barthes

Karar Anı – Henri Cartier-Bresson

Fotoğrafta Rengin Sırları – Jim Zuckermann

Görme Kültürü - Çerkes Karadağ

Işık Sözcükler* Eduardo Cadava

Fotoğraf Teknik Okumaları- Akbaş,İkizler



Liste bu kadar değil tabi ki.. fotoğraf ustalarının albüm çalışmaları, sergiler, John Berger, Özcan Yurdalan, Nazif Topçuoğlu vs vs..



----------------------------------------------------------



Makalelerini ilgi ile okuduğum Utku Kaynarın bir yazısından 2 paragraf:



"Fotoğrafta ilerlemek istiyorsanız, bu öncelikle doğru yere odaklanmakla mümkün. Estetiğe, kurama, soyut bağlama yapacağınız her türlü yatırım “fotoğraf zihninizi” geliştirecek ve ekipmanınız ne olursa olsun fotoğraflarınızı üst boyutlara taşıyacaktır.



Yeter ki siz, fotoğraf üzerine kitaplar okuyup sonunda kendi fotoğraf dilinizi yaratmak üzere bir yolculuğa hazır olun."



----------------------------------------------------------

paspartu paspartu 6.01.2013 11:42:00

"oğlum" sözünden yanlış anlamlar çıkmasın. "Kızım, gelinim, bacım" farketmez tabi. Ben 2 yaşındaki kızıma sözlüyorum yukarıdaki sözü, elbette mecazi anlamı ile söylüyorum. Oğlum da olsa mecazi anlamı ile olacaktı.



Araya girip düzeltmek istedim.



Selamlar.

moktem moktem 6.01.2013 11:30:00

Çok güzel bir ufuk açıcı tartışma sürüyor bana göre, katkı veren herkese teşekkür ederim öncelikle. Aslında insanlar da teknolojiye göre evrimleşiyorlar, öncelikleri ve önem verdikleri ayrıntılar giderek başkalaşıyor. Yani günümüzdeki teknolojik gelişmelere bakarak ileriye yönelik yapılan tahminler hep bazı önemli şeylerin ileride çok önemsiz hale geleceği kaygısını yaratıyor. Kimi zaman doğru da oluyor bu kaygı ancak bu eski yöntemlerin ve araçların ortadan kalkması bu araçlarla ya da yöntemlerle yaratılan eserlerin yok olması ya da önemini yitirmesi anlamına gelmiyor. Hatta tam tersi daha da değerli kılıyor bu eserleri. Şu soru önemlidir bence, fotoğrafı fotoğrafçı mı çeker, fotoğraf makinesi mi? Bana göre her ikisi birlikte. Niçin çünkü fotoğraf makinesinin ne şekilde tutulacağından enstantane hızı, apertür aralığı, zamanlama, ASA vb. bunların hepsine ya da pek çoğuna insan karar verir ve ayarlar. Sonunda güzel, çok güzel, harika ya da kötü fotoğraf ortaya çıkar. Bu güzel ya da kötü kare kararını da insan kendi algılarına göre belirler ve ifade eder. Şimdi ne alaka bu kadar laf denebilir ama saniyede ki kare sayısı video izleme hızının üzerine çıksa da yakalanan enstantaneler güzel fotoğrafın sadece bir parametresidir. Belki fotoğrafta enstantaneyi yakalamak biraz daha sıradanlaşabilir ama o durumda da en iyi enstantaneyi verebilecek aksiyonu hissedebilmek, ve o şartları sağlamak, o ortamı kullanmak önemini arttırır. Sonuçta sn yede 24 değil 100 kare çekebilen makine yapsalar fotoğrafa aktardığınızda bu özellik aradan seçtiğiniz bir kareyi daha iyi yapmaz diyorum naçizane. Hele de sabit bir kuş çekiyorsanız...

paspartu paspartu 6.01.2013 11:18:00

Fotoğraf ve videonun geleceğine dair neler öngörülebilir. Gerçekten de konu hakkında çok fazla ahkam kesilebilir ve uzun uzun çok şey söylenebilir, bir çoğu da havada kalır. Bu forum gereksiz yere çok çok uzayabilir.



Zaman yolculuğu mümkün olsaydı o vakit gelecekten bir teknoloji takipçisi gelir konunun nerelere ulaştığını anlatır ve bu forum ancak öyle noktalanabilirdi.



Bu iki zanaat dalı konusunda kabaca iki kesimden bahsedebiliriz:



Birincisi bu konuyu hobi olarak yapanlar.



İkincisi bu konudan geçimini sağlayanlar.



Hobi olarak yapanlar için fotoğrafçılık devam edecek ve keyfi belki de hiç bitmeyecek.



Fakat para kazananlar için video, getirisi olabilen bir zanaat dalı olacak. Fakat ben video derken profesyonel videodan bahsediyorum. Yani fotoğraf gibi çekim yaparken bir çok hususu bizim belirlediğimiz ve lens değiştirebildiğimiz video makineleri henüz elimize ulaşmaya başlamadılar. Full HD, hatta 4k manuel çekime olanak veren DSLR makineler bence bu işten para kazanmak isteyenler için çok önemli olacaklar.



Sony, Panasonic gibi firmalar yıllarca video kamera diye tüketiciyi kandırdılar. Bu tür plastik mercekli oyuncak video kameralar bir çok kişinin çocuklarının doğum gününde filan işine yaramış olabilir ama sinemaya veya video sektörüne hiçbir katkısı olmadılar.



Sinema kalitesinde video çeken bir kamera oyunu tamamen değiştirebilir.



Bunun fotoğrafa ihanet olarak değerlendirilmesini de açıkçası sadece romantik bulurum.



Bu gelişim kuş fotoğrafçılığı cephesine önemli kazanımlar getirebilir. Kuşları habitatında beslenirken, öterken, avlanırken izlemek konuyu bir belgesel çerçevesine itecek. Anlatımlarda kullanılmak üzere metinlerin bilimsel çerçevesi ve araştırmalar çok önem kazanacak. İşin içine kurgu, montaj gibi fiziksel unsurların yanı sıra estetik, müzik vs unsular da girecek. Video zanaatının sanata dönüştüğünü belgesellerde de görebileceğiz.



Teknolojik gelişimler savaş hırsları sayesinde olabiliyorlar ama kim bilir belki de o kadar keyifli oyuncaklara kavuşmamızı sağlayacaklar ki savaşmaya vaktimiz olmayacak veya sevgiyi baki kılacak.



Senaryo kötü de bitebilir elbet, bu oyuncaklar bir hipnoza girmemize neden olacak, biz hipnoz halindeyken emperyalistler bizi daha rahat yönetecekler.



Gerçi fark etmiyor bu oyuncaklar olmadan da rahatca teslim olabiliyoruz.



Aslında bu oyunda aktör olmalıyız, o yüzden kendi oyuncaklarımızı kendimiz üretebilmeliyiz. Ünlü bir sinemacımızın oğluna söylediği bir söz aklıma geldi. “İyi bir boks seyircisi olmaktansa kötü de döğüşsen ringe çıkmalısın oğlum.”



Selamlar.

PYTHON PYTHON 6.01.2013 02:10:00

sanmıyorum böyle olacağını Ömer abi; teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin yüzyıllar veya onyıllar ne kadar sürüklerse sürüklesin bizleri sonuçta emek dediğimiz şey hep aranacak...Bugün bir tuşa basıldığında altın insan eliyle asla olmayacak şekillere giriyorsa da hala en pahalısı el işçiliği ürünü olanı. Video teknolojisine ne kadar çok yaklaşırsa fotoğrafçılık veya aynı seviyeye de gelse sonuçta elde tek kare çekmeyi başarmış fotoğrafçı her zaman film çekenden daha başarılı kabul edilecek.

Benim şahsi fikrim şudur ki; fotoğraf hastalığına birkez bulaşmış bir insan video ne kadar gelişirse gelişsin her zaman fotoğraf makinasına sarılır. Ben bunu bizzati yaşadım diyebilirim. Kıbrısta Barış abi ile birçok defa video çektik başarılıda olduk hatta tamamen o yöne kaymayı bile düşündük ama sonunda hiçte düşündüğümüz gibi olmadı. Fotoğraf her zaman yaşayacak... günümüzde animasyon veya bilim kurgu sıradan bir hale geldi ama hala Oscar ödülünü siyah beyaz ve sessiz bir film alabiliyor :)

furtun furtun 5.01.2013 23:44:00

Saniyede 14 kare ile 24 kare arasında ciddi bir fark var. Şu andaki kameralar henüz bu seviyede değil. (Red One gibi pahalı segment hariç)



Saniyede 24 kare çeken bir kameraya ulaşıldığında yani standart film hızına ulaşıldığında gariplik başlayacak. Video butonuna basıp beklemek varken neden deklanşöre basıp shutter boşuna çalışsın ki gibi garip bir durum olacak.



arslan236 arslan236 5.01.2013 22:52:00

Bence fotoğraf makineleri saniyede 50 kare çekse bile bu pek bir şey değiştirmez. Belki kuş fotoğrafçılığı, spor çekimleri gibi bir kaç dalda bu önemli olabilir ancak fotoğrafçılığın çoğu dalında çekim hızının pek bir önemi yok. Yani olayı sadece kuş fotoğrafçılığı olarak düşünmemek gerekli, kuş fotoğrafçılığında de çekim hızı bence diğer birçok etmenden sonra gelir

shooter shooter 5.01.2013 21:09:00

Bu tartışma çok su götürür. Ancak fotografı oluşturan temel etmenlerden biridir fotograf kamerası. Üstelik en sonlarında gelir...

Onun için fotografı bitirir diye hayıflanmayın.. DİGİTAL çağa girdik, herkes fotograf çekiyor oldu... Üstelik cep telefonları bile kameraya dönüştü. Ama hala iyi fotograf başka yerlerde aranıyor...

ademyagiz ademyagiz 5.01.2013 20:44:00

Fotoğraf resim sanatını bitirmediyse, video da fotoğrafı bitirmez diye düşünüyorum.

sener sener 5.01.2013 14:24:00

Ben video nun fotoğrafı öldüreceğini sanmıyorum. Video zaten senelerdir var, Hasan beyin de söylediği gibi çok hızlı makineler de var, ancak birçoğumuz video özelliğinin fotoğraf makinesinde olmasını bile eleştiriyoruz, ya da bu özelliği zaten hiç kullanmıyoruz.



Bence fotoğrafçılığı dijital işleme öldürecek. Bir zaman sonra öyle manipülasyonlar yapabiliyor olacağız ki olmayan kuşu olmayan bir ortamda fotoğraflayacağız ve bunu anlamak mümkün olmayacak.



Bunların da çok yakında olacağını sanmıyorum, ancak belli de olmaz. Gidişe göre benim tahminlerim böyle.

paspartu paspartu 5.01.2013 10:41:00

Şu andaki teknoloji zaten bu denilene imkan veriyor.



Saniyede 14 kare çeken canon ve 10 kare çeken nikon pro gövdeler neredeyse video gibi bir çekim hızı ile istenileni yakalamaya rahatça imkan veriyor. Fotoğraf cephesinde zirve durumu var yani.



Kanımca bu durum fotoğraf zanaatının ölümüne yol açacak. Belki bizim bile görebileceğimiz çok yakın bir gelecekte artık her şey dokunmatik tabletlerde olacak. Fotoğraf hukuki alanlarda delil teşkil edecek bazı durumların ispatı için varlığını sürdürecek ama eski görkeminde bir sanat olmaktan uzaklaşacak. Yahut bir videoyu tıklamadan önce onu tanıtan bir referans karesi olarak varlığını sürdürecek. Ama esas olan film olacak.



Hayatımızdaki fotoğraf içeren eğitim kitapları, ansiklopediler, kullanım kılavuzları, gazeteler vs. hepsi fotoğraf yerine video içerecekler. Bu, zaten can çekişen matbaaların da sonunu getirecek.



Hani filmdeki gibi “her şey çok güzel olacak” demek isterdim ama her geçiş dönemi gibi canı yananlar, varlıklarını kaybedenler olacak. Neyse işte..



Selamlar.



Hasan Samur

Yeni Türler, Belgeli Tür Adedi : 505  
Copyright TRAKUS © 2008 - 2024 Türkiye'nin Anonim Kuşları: Sponsor ESİT