Yaban hayvanlarının neslinin tükenmesi ya da sayılarının azalmasının en baş sebebi aç kalamalarıdır, bu yüzden de ne kadar yem verirsek o kadar artacaklar diye mi düşünüyorlar acaba? Yani henüz İnsan dünyaya gelmeden önce hayvanlar açlıktan kırılıyor olmalıydılar. Ya da insan olmayan bir alanda hayvanlar hep aç kalıyor olmalılar... Hem kuşlar için hem de memeli yaban hayvanları için yemleme yapmak boş ve faydasız bir iştir. Yaban hayatına ise hiçbir katkısı yoktur. Zira zaten yaban hayvanları rahatlıkla her ortamda yiyecek bulur. Her dönemde farklı yiyeceklerle beslenerek vücutlarının direncini arttırırlar. Onları buğday ve samana bağımlı kılmak ancak onlara zarar verir. Eğer yoğun kar yağışından karacalar, geyikler, yaban keçileri ölselerdi çoktaan nesilleri tükenmişti. Oysa ki insandan uzak en derin kar alan ormanlarda bile geyik ve karacalar yaşamaya devam ediyor. Siz populasyondaki güçsüz ve zayıf bireyleri besleyerek o türü kurtardım zannedersiniz ama ileriki dönemlerde o populasyon giderek zayıflar ve zamanla yok olur. Beslenerek hayvanlar üreyip sağlıklı olsaydı eğer, yıllarca Uludağ da beslenen geyikler, en son 70 kadar sayıya ulaşmıştı ve yılda sadece tek bir yavru alınıyordu. O da ölüyordu. Erişkinler ise çok zayıf ve hastalıklıydı. Besin olarak da buzağı yemi veriliyordu. Bu tür kampanyalarda hayli para toplanır. Ancak toplanan paranın en azından % 30 u organizasyona aktarılır. Yani ödediğiniz paraların aslında büyük kısmı kar yüzdesi (anlaşılan şirketten alınan yemlerden kaynaklanan karlar ve komisyon ücretleri), personel maaşları, araç kiraları, akaryakıt ücretleri, organizasyon paraları, toplantılar için harcanan yeme içme konaklama giderleri vs vs. Böyle bir kampanyada önayak olan kuruluş bir süre kendini idare edecek kaynak oluşturur. Kampanya da bu amacı örtmek için süs olarak sunulur. Maalesef bu işler böyle yürüyor ülkemizde.
Nedense insanlar tarafından boşaltılan, göç sebebiyle ya da terör nedeniyle insan etkisinden kurtulan doğal alanlar yaban hayatın cenneti olmuş durumda. Yıllar önce terörün kol gezdiği yaylalarda memeli türleri gözlemek için beklediğim alanlarda binlerce keklik saydım. Saklandığım alana adeta sivrisinek gibi üşüşüyorlardı. Ufak taşlar atarak kovalıyordum. Bahçesaray-Van da avcılık hoş görülmüyor. Zaten ulaşım da zor. Sabah evinizin önünda onlarca keklik şakıyıp duruyor. Kar, 2 yer yer 3 metreye ulaşıyor ama keklikler tipiden açılan kaya diplerinden besleniyor. Sarıkamış, Rize Kaçkarlar da 1-2 metre karda birsürü karaca gördüm. Karı bacaklarıyla öyle bir açıyorlar ki, alttan çıkan yemyeşil taze otları yiyorar. Doğayı yaban gözüyle anlamaya çalışın. Yaban hayvanlarının beslenmek için insanlara hiç ihtiyacı yok... Onlar kedi köpek değil....