FORUM

Değerli trakus üyeleri, Sizinle Yılan balıklarının uzun yolculuğunu, çok zorlu ve çetin maceralı göçünü paylaşacağım. Sonbaharla birlikte üreme göçü başlar. Ceyhan nehrindenAkdenizi geçerek Meksika körfezine üremek için yola çıkan yılan balıkları, Akdenize geçebilmek için birden fazla elektirik santralinin kapak türbünlerine çarparak yaralanır bir çoğuda bu ağır yaralanmalar sonucu ölür. Kurtulan canlılaryani okyanusun derinliğine ulaşanlar orada okyanusun derinliklerinde doğum yoptıktan sonra ölür. Burada dünyaya gelen yavrular göç etme gücüne geldiklerinde ebeveynlerinin yaşadaığı anavatanlarına tatlı sulara dönüyorlar.Önce gidiş yolunda anne ve babalar telef oluyor sonrada dönüş yolunda yavruları telef olup ölecekler. Ne ilginç bir şey değilmi insanın inanası gelmiyor ama doğada yılan balıklarının yaşam öyküsü böyle işte. Nitekim her yıl olduğu gibi Geçtiğiğmiz kasım ayında binlerce balık ve yılan balıkları kesik ve parçalanmış halde Ceyhan nehrinde bulunmuştur.Ne enteresanki parçalanan yılanmbalıkları, hepside aynı boy ve büyüklükte olup, üreme yerleri olan bu 5000 km uzun mesafeyi, (saragoza ve meksika körfezine) ulaşmak için belli büyüklük ve olgunluğa gelmeleri gerekmektedir.. bu yüzden ölen balıklar yeterli büyüklüğe ulaşan,büyük balıklardır. Yörede yaşayan bazı insanların söyledi,klerine göre ,Osmaniye merkez Kumarlı köyü civarında bulunan ENOVA elektirk santralinin kapaklarının düzensiz ve plansız bir şekilde açılıp kapandığından sözedipKonuştuğum kişilerin tümünün işaret ettikler yer; ENOVA’. .Elektirik santralindeki türbün çarklarının bu balıkları parçaladığını bu nedenle baraj kapağından geçemeyerek türübün çarklarına çarparak öldükleri yörede yaşayan insanlar tarafından söylenmektedir. yörede binlerce yılan balığı ve diğer balıklar; Tatlısu pullusu, Aynalı sazan Yayın(Gelebicin) balıkları boğazlarından yaralanarak yılan balıklarıda ortadan ikiye bilünmek suretiyle ölmüştür.20 -25 aralık günlerinde Ceyhan nehrine balık avlamak için gelen, Sarpınağzı köy sakinlerinde Ahmet Sarpkaya adlı duyarlı bir köylü avlayacağı balıkların hepsi yan yatmış halde suda akmakta, hemen Jandarmaya haber veriyor, jandarma Cyhan nehrinden ölmüş halde akamakta olan binlerce, tonlarca ölü balığı görüyor ve hemen Osmaniye iltarım yetkililerine bildiriyor.Osmaniye( İltarım yetkililerinin bu balık ölümüyle ilgili ne yaptıkları bilinmiyor.) Hepsi hemen hemen aynı büyüklükte ve boyda olan , 4 gün geceli, gündüzlü Ceyhan nehrinden tonlarca balık kesik ve parçalanmış halde suyun yüzünde akmış. Miıyonlarca ölübalığın nehirde aktığını görenAhmet Sarpkaya, duyarlı davranırken Yetkili, ve asli görevkleri doğayı, çevreyi ve tüm canlıları korumakla görevli kurum ve insanların bu kanuda neyaptıklarınıda merak etmekteyim. Bilgi için: http://www.focushaber.com/videogaleri/ceyhan-nehri-nde-parcalanmis-baliklar-karaya-vurdu- Kurtulan canlılar okyanusun derinliğine ulaşanlar orada okyanusun derinliklerinde doğum yopıyorlar. Burad

Elektrik ,teknoloji,ileri demokrasi istemiyorum,bana balıkları verin.

+ 1

Başkan bana o fotoğraflardan çok acil göndermen lazım detaylı insanları ve genel ve detay görüntüler. selamlar

+1

Yazılanları üzülerek okudum,
Ceyhan doğuştan denize dökülene kadar incelenmeli hissine vardım ...

Sorun yerel değildir ,ülke genelinde alt yapısı cehalet ve vurdumduymazlık olan çok büyük bir sorundur...ve ne yazıkki kısır çekişmelerle uğraşan otorite ve kimin kimi öptüğü veya ne giydiği ,nerede eğlendiği ile bizleri oyalayan medyası ile durum her geçen gün daha kötüye gitmektedir...
Günü kurtarma telaşı ,pislikleri halının altına süpürme alışkanlığı sadece bizleri değil ,tüm insanlığı felakete götürmektedir...
Hergün denizin kusarak geri verdiği çöpleri, çöplüğe çevrilen arazilerin acıklı halini içimiz kanayarak izliyoruz...
Peki ne yapmalıyız?
Yapacak çok şey var ,sadece forumlarda paylaşmakla kalmamalı,global etkinliği olan imza kampanyalarıyla ilgililere ulaşma çabalarına birer imzayla katkıda bulunmalıyız...bıktırıncaya kadar ilgili en yüksek mercilere yazmalı...yazmalıyız...
İnanın sonunda mutlaka başarılıyor...çünkü her şeyin ortada cereyan ettiği ,iletişimin tüm insanları anında haberdar ettiği bir çağdayız.
Hiç bir şey yapamıyorsanız en yakınınızdaki olumsuzluklardan başlayın...susmayın ,bağırın...sesinizi duyuruncaya kadar...
Bu ülkede doğru ve insancıl düşünenlerin ,yanlış insanlardan daha baskın olması gerektiği günlerdir bugünler...
Daha ötesi yok... doğa yakında bitecek değil ,bitmek üzere...
Çocuklarımıza ,torunlarımıza çöplükmü bırakacağız...
Tekrar ediyorum ,doğayı kirletenlerle mücadele için açılan imza kampanyalarına destek veriniz...çevrenizdeki tüm olumsuzlukları ilgili mercilere RESMİ MÜRACAATLA mutlaka bildiriniz ve başvurunuzu takibediniz...
Selamlar ,sevgiler...
Sil

+1

+1

+1

Okuyup ve düşündükçe içim parçalanıyor...

Söylenecek çok şey var, önce bir ekran yazdım sonra sildim çünkü bir sürü polemikle uğraşacak takatim yok; ama bu tabloda hepimizin parmağı var, çünkü hepimiz tüketiyoruz hepimiz seçiyoruz, tükettikçe ve seçtikçe tablo değişmeyecek, kapitalizmin kanunu bu. Çok ağır oldu belki ama dedim gitti, rahatladım, sonuçlarına da katlanırım.
Sevgiler selamlar...

Lagün olduğu çağlarda Büyükçekmece Gölü de,yılan balıklarının cennetiydi bir zamanlar.1980 yılında,Bermuda Şeytan Üçgeni’nde doğup,üç yıllık destansı bir yolculuğa çıkan ve ancak 1983 yılında ana yurduna ulaşabilen yavruların karşılaştığı manzara içler acısı bir durum.Kapı duvar ve yuvalarına giremediler.Dev dozerler,kamyonlar,hafriyat makineleri,yuva yollarını bir barajla kapattılar.Yılan balıklarının nesli kuruyup gitti.Barajı gördüğüm her seferinde,yılan balıklarının afeti olan,bu ölümüne yolculuğu hatırlar,insan olarak utanır,kahrolurum.
Demek,bu gün yok olma sırası güzelim Ceyhan ın,masum,günahsız sakinlerinde.

Acı bir ekleme de ben yapayım, Ceyhanın kollarının döküldüğü Akyatan Gölü ne kurulu dalyandan onlarca yıldır yılan balıkları avlanılır. Tam göç mevsiminde binlerce yılan balığı dalyanın kafeslerine yığılır da yığılır. Hava yağışlıysa karaya çıkıp kıyıdan ilerleyip denize ulaşırlar. Bir daha göremeyecekleri yaşam yerlerinden çoğalmak ve ölmek için aylar süren bir yolculuğa çıkarlar. Dalyanlar şirketlere kiralandığından kimse buna bir dur demez. Oysa o giden balıklar yakalanmasa ve üremelerine izin verilse kat kat fazla balık geri gelecek, yavruların dönüş yolculuğunda bir çok canlıya da yiyecek olacaklar. İri yılan balıkları yağlı olduğundan pek de makbul değildir ancak orta boyda olanlar en değerli olmasına karşın özel seçici ağlarla yakalanabilirler ve bu da haliyle emek gerektirir. Bizim halkımızda emek sarfetmektense kolaya kaçtığından göç zamanı anaç balıkları avlar.
Sadece Ceyhan ın sorunu değil bu, tüm yılan balığı habitatları aynı sorun ile karşı karşıya. Riva deresi de bir zamanlar zengin yılan balığı yatağıydı. Kirlilik oranın da dengesini bozdu. Hemen her denize dökülen nehire barajlar kuruldu ve artık bir çok tür göç edemiyor. Karadenize yapılan HES ler nedeniyle Karadenizden derelere girip yumurta bırakan Deniz alası gibi değerli bir türümüzü de kaybediyoruz artık.
Görünen belki birkaç türün yok olması ama görünmeyen ve zamanla etkisi çıkacak olan ise yaşam döngüsünde yer alan türlerin doğal beslenme zincirinden ayrılmasıyla diğer türlerin de yavaş yavaş yok olmasını getirecektir. Buna mukabil suni yollarla üretilen balık türlerini aşılayarak "Bakın işte doğadan aldığımızı kat kat geri veriyoruz" türünden açıklamalar gelecektir.

bu gün burada yaıalan balıkları üzerine bu formu açmam çok isabetli olmuş. Yorumuyla bilgi ve tepkisini dile getiren arkadaşları tek tek teşekkür ediyorum. Manzara tüyler ürpertici, Yaptığım kısa bir araştırmada, Türkiyedeki eskiden yapılan 2000 önce faliyete gelen barajların hiçbirinde BALIK GEÇİDİ yoktur. İşte asıl sorun burda yatıyor.Birçok tür ve balık üremek için göç edeiyor.Ne yazıkki Balık geçitleri olmayan barajlarımız bunların göçlerine izin vermiyor asıl katliam burada başlıyor. Yani bizim ülkemizde paranın seyahat özgürlüğü sınırsız ama canlıların seyahat özgürlüğü bu şekilde sınırlı.soyunu sürdürebilmek için üremesi gereken yılan balıklarıda üreme özgürlüğünden mahrum kalıyorlar. Tatlı sularımızdan meksika körfesi ve saragoza körfezine gidene kadar tam 5000 km yol katetmeleri gerekiyor. Onca maşakkatlı yolu ve maceralı göçte ülkemizdeki barajlar en büyük tehlikedir. En az 0/0 10 cansuyu bırakması gereken barajlarımızda malesfki bu zorunlu can suyu bırakılması bile uygulanmıyor.Geçtğimiz günlerde ve ulusal basına yansıyan Ceyhan nehrinde olduğu gibi.
Değerli arkadaşlar bu olayla ilgil Balık katliamaı, Önce MHP Osmaniye ilbinasında 30 a yakın insana bilgilendirme sunumu yaptım , daha sonrada Çağdaş yaşamı destekleme derneğinde aynı görsel sunumu yaptım. Ayrıca Şikayet dilekçemi detaylı hazırlayıp bir dosya halinde bu gün valiliğe sunuacağım. Böylece Balık katliamaı ile ilgili olayın yasal sürrcini başlattım.Ayrıca TBMM gündemine alındı.Sizlerin naçizane desteğine ihtiyacım var bu olayya duyarlı trakus dostlarını muhabbetle selamlıyorum.