TR EN
TR EN
Belgeli Tür 505
Fotoğraflar 92806
Gözlemler 9860
Videolar 1348

FORUM

DİYARBAKIR'DA LEOPAR ÖLDÜRÜLMESİ HAKKINDA

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 17:40:00
LEOPARLA İLGİLİ GÜNCEL GELİŞMELER
TRAMEM E ÜYE DEĞİLİM, O SEBEPLE FORMU BURAYA AÇMAYI DÜŞÜNDÜM!
ÖNDER CIRIK İLE YAPILAN RÖPORTAJ:
Avcılık ve doğal yaşam alanlarının tahribatı sonucu ülkemizi terkettiği düşünülen, ancak dönem dönem varlığına dair izler bulunan leoparlar hepimize bir sürpriz yaptı. Diyarbakır da ortaya çıkan ve öldürülen leoparla ilgili, yaban hayat uzmanı Önder Cırık ile görüştük.

İstem Fer - bilimsoL
Avcılık ve doğal yaşam alanlarının tahribatı sonucu ülkemizi terkettiği düşünülen, ancak dolaylı olarak da olsa dönem dönem Güneydoğu Anadolu Bölgesi ne giriş yaptığına dair izler bulunan leoparlar hepimize bir sürpriz yaptı. Diyarbakır da ortaya çıkan ve çobanlar tarafından öldürülen leoparla ilgili, yaban hayat uzmanı Önder Cırık ile görüştük.

Bu acı olayı Türkiye nin doğası ve yaban hayatı açısından nasıl okumak lazım? Leopar son kaydı resmi olarak 1974 te yapılmış Anadolu parsı (Panthera pardus tulliana) çıkarsa bu ne anlama gelir?
3 Kasım 2013 Türkiye Yaban Hayatı açısından tarihi bir gün. Çünkü resmi kaydı en son 1974 yılında yapılan leoparın kaydı 39 yıl sonra net bir şekilde yeniden yapılıyor. Maalesef o zaman da şimdi de bu veriyi kaydetme şeklimiz aynı: Ateşli silahla vurma sonucu öldürme. 2010 yılında Siirt kırsalında da bir bireyin vurulduğu haberini almıştık. Ama onun cesedine ulaşmak mümkün olmamıştı. Çünkü kaçak şekilde avlanan leoparın elimizde sadece avcılar tarafından çekilmiş birkaç fotoğrafı var. O da ölü olarak.

Bir türün resmi olarak neslinin tükenmiş olmasının kabulü için o canlının son bireyinin kaydının üzerinden 50 yıl geçmesi lazım. Diyarbakır’ın Çınar ilçesi kırsalında öldürülen bu leopar vurulduğu yer ve cesediyle resmen “Türkiye’de ben hala varım” dedi.

Leoparın, Anadolu mu yoksa İran parsı mı olduğunun anlaşılması için ne gibi bilimsel çalışmalar yapılacak? Bu ikisi birbirinden ne kadar farklı?
Aslında türün Anadolu ve İran ayrımı yapılan genetik çalışmalar sonucu ortadan kalktı. Yani bu leoparın eskiden yapılan morfolojik tanımlamaya göre Anadolu ya da İran alttürü olmasının bir önemi yok. Önemli olan 39 yıl sonra bu hayalet canlı yeniden ortaya çıktı ve bu açıkçası Türkiye yaban hayatı için umut verici, ama ortaya çıkış şekli bir o kadar da umut kırıcı. Türün cinsiyetini öğrenemedim ama eğer bir dişi birey ise 2-6 civarında yavru büyütebilecek, bu kadar sayıda bireyi Türkiye biyocoğrafyasına kazandıracak bu birey artık yok maalesef.

İran ve Ermenistan’da bu türün çok yeni kayıtları mevcut. 2009 yılında leoparın Ermenistan’ın güneyinde İran sınırında bulunan dağlarda Ermeni araştırmacılar tarafından fotokapanla fotoğrafları çekilmişti. Biz de zaten leoparların ülkemize giriş çıkış yaptığından, eş ve besin aradıklarından şüpheleniyorduk. Bu kayıt da şüphelerimizi doğruladı. Ama Diyarbakır’ın Çınar ilçesi kırsalı kadar iç kesimlere kadar gelebilmesi açıkçası beni şaşırttı. Ama her daim orada olan bir birey ya da bireyler de olabilir. İlginç olan yıllardır ordu tarafından bölgede kullanılan ileri tek


DilekveTunç DilekveTunç 22.11.2013 20:34:00

Memeli Hayvan Türleri Eylem Planları (DATÇA ÇALIŞIYOR:) Son günlerdeki memeli hayvan ölümlerinden sonra iyi bir haber: Datça-Bozburun Yarımadası’nda, GEF Küçük Destek Programı (SGP) COMDEKS işbirliği ile desteklenen, Datça Çevre ve Turizm Derneği ve Doğa Araştırmaları Derneği ile birlikte yürütülmekte olan “Datça-Bozburun Yarımadası Korumada Öncelikli Memeli Hayvan Türleri Eylem Planları ” projesi kapsamında 20 kasım tarihinde Datça Belediyesi Meclis Salonunda başlayıp iki gün devam eden çalıştay bugün sona erdi.. Çalıştaya konu ile ilgili kamu kurumlarının temsilcileri, muhtarlar, Datça Çevre Derneği ve Doğa Araştırmaları Derneğinden arkadaşlar, konuya duyarlı vatandaşlar katılarak görüşlerini açıkladılar. Datça Çevre ve Turizm Derneği ve Doğa Araştırmaları Derneği ile yürütülmekte olan “Datça-Bozburun Yarımadası Korumada Öncelikli Memeli Hayvan Türleri Eylem Planları” projesi kapsamında yapılan arazi çalışmalarıyla Datça-Bozburun ve Marmaris bölgesinin memeli hayvanları araştırıldı. Yapılan çalışmalarda bölgede biyolojik çeşitlilik açısından önemli bulgular elde edildi. Yaklaşık 200 km2lik bir sahada son 6 ayda foto-kapan yöntemi ile yapılan arazi çalışmalarına göre Karakulak (Caracal caracal), Bozayı (Ursus arctos), Su samuru (Lutra lutra), Porsuk (Meles meles), Kaya sansarı (Martes foina) başta olmak üzere önemli memeli türleri belgelendi. DEVAMI: http://haber.datcadetay.com/datca-bozburun-dogasi-ile-ilgili-calistay-sona-erdi.html İlk cümlelede yazmıştım, TRAMEM'e üye olmadığım için burada paylaştım. Dilek

wolfkenan wolfkenan 20.11.2013 19:36:00

inşallah başka bir kötü haber almayız artık ancak tüm araç geçişi olan yollar ölüm makinesi durumunda...

DilekveTunç DilekveTunç 20.11.2013 17:46:00

Karakulak ölü bulundu. İyi haber ne zaman dyacağız. Nesli tükenmek üzere olan Karakulak ölü bulundu Saffet YENİGÜN/ KEMER(Antalya), (DHA) ANTALYA’nın Kemer İlçesi’nde, nesli tükenmekte olduğu için koruma altına alınan karakulak, yol kenarında ölü bulundu. Nesli koruma altına alınan karakulak, Antalya-Kemer karayolu Palmiye Kavşağı’nda sürücüler tarafından ölü bulundu. Ormanlık alandan yolun karşısına geçmeye çalışırken bir aracın çarparak öldürdüğü tahmin edilen karakulağı, dalış eğitmeni Kerim Sayın cep telefonuyla fotoğrafladı. Sayın’ın durumu bildirmesi üzerine Kemer Beydağları Sahil Milli Park Müdürlüğü yetkilileri, karakulağın ölüsünü almak için bölgeye geldi. Yolun kenarından alınarak ormanlık alana atıldığı sanılan yavru karakulak, aramalara rağmen bulunamadı. Yetkililer, Kemer bölgesindeki doğal ortamda yaşayan bu tür yabani hayvanların tespiti için çalışmaların sürdüğünü belirtti. KORUMA ALTINDAKİ 120 MEMELİDEN BİRİ Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından nesli tükenmekte olan 120 memeli arasında yer alan kedigiller familyasından karakulak, Ege ve Akdeniz’de çam ormanları arasında yaşıyor. Çok ender görülen karakulak, Türkiye’de ilk defa doğal ortamında 1997 yılında görüntülendi. Karakulak, Antalya’da Güllük Dağı Milli Parkı’ndaki doğal ortamında ise 2009 yılında ikinci kez objektiflere yakalandı. ADINI TÜRKLER KOYDU Orta Asya’da, Türkler tarafından ’karakulak’ diye adlandırılan yırtıcı, adını kulaklarının kenarındaki siyah çizgilerden alıyor. Latince adı ’Caracal caracal’ olan karakulak, ortalama 7- 9 kilo ağırlığında. Yalnız yaşayan karakulaklar, geceleri avlanıyor. Doğada çok iyi gizlenen karakulaklar, tavşan, tarla faresi ve sincap gibi küçük kemirgenlerle besleniyor. http://gundem.milliyet.com.tr/nesli-tukenmek-uzere-olan/gundem/detay/1795091/default.htm

DilekveTunç DilekveTunç 19.11.2013 21:05:00

TÜBİTAK 'leopar' gerçeğini açıkladı; O İran Parsı'ydı, TÜBİTAK, Marmara Araştırma Merkezi, MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü öldürülen hayvanın Anadolu Parsı olmadığı, İran Parsı alt türüne ait olduğunu belirledi. İSTANBUL - TÜBİTAK, Diyarbakır 'ın Çınar İlçesi yakınlarındaki Solmaz Köyü'nde çobanlar tarafından silahla öldürülen leoparın DNA'ya dayalı yöntemle tür tanımlamasını tamamladı. Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Bayram Yüksel yaptığı açıklamada, hayvanın dokusundan elde edilen DNA örneğinin, mitokondriyel DNA dizisi bakımından incelendiğini ve öldürülen hayvanın Anadolu Parsı olmadığını, İran Parsı (Panthera pardus saxicolor) alt türüne ait olduğunun belirlendiğini ifade etti. Yüksel, bu leopar türünün; İran leoparı, Kafkas leoparı ya da Orta Asya leoparı olarak da isimlendirildiğini, bu türün İran'da, Kafkaslarda, Türkiye 'de, Azerbaycan'da ve Ermenistan'da yaşadığını belirtti. Doç.Dr. Bayram Yüksel, leoparın ilk vurulduğunda Anadolu Parsı olduğu iddialarının ortaya atıldığını belirtirken, Türkiye'den şu ana kadar DNA analizi yapılan az sayıda leopar örneklerinin içinde Anadolu Parsına henüz rastlanmadığını söyledi. Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsünde; toplam on beş yaban büyük memeli türü üzerinde çalışmalar yapılmakta olduğunu belirten Yüksel, bu türler arasında sırtlan, kurt, tilki gibi yırtıcılarla, kızılgeyik, ceylan, karaca gibi otçul türler olduğunu belirtti. Yaban hayatının korunması çalışmaları kapsamında, soyu tükenmekte olan bu türlerin genetik tanımlanmasının yapıldığını ve hücre bankalarının oluşturulduğunu belirtti. (DHA) http://www.radikal.com.tr/turkiye/tubitak_leopar_gercegini_acikladi_o_iran_parsiydi-1161658

wolfkenan wolfkenan 14.11.2013 20:14:00

artık bu tür üzücü detayların nihai sonuçlanması için ruhsatlı tüm silahların kriminal dosyaları olması gerekli diye düşünüyorum,her silahın ruhsatı verilirken kriminal balistik incelemesi de kayıtlı olmalı sadece numarası kayda alınmamalı, ruhsatlı tabancalarda bu inceleme mevcut iken diğer av veya korunmak için alınan tüm çeşit silah ve tüfeklerde de olması şarttır,saygılarımla...

DilekveTunç DilekveTunç 14.11.2013 11:19:00

ŞİMDİ DE VAŞAK ÖLDÜRÜLDÜ! http://gundem.milliyet.com.tr/leopardan-sonra-simdi-de-bir-vasak/gundem/detay/1791912/default.htm Leopardan sonra şimdi de bir vaşak öldürüldü Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nca nesli koruma altında bulunan hayvanların arasında yer alan Vaşak, Burdur'un Altınyayla ilçesi ormanlık alanda ölü olarak bulundu. Geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır'da vurularak öldürülen Leopar ile ilgili soruşturma yeni sonuçlanmıştı ki, nesli koruma altında bulunan diğer bir hayvanın öldürüldüğü haberi Burdur'dan geldi. Gölhisar Orman İşletme Müdürlüğü Dirmil İşletme Şefliğine bağlı orman muhafaza memurları bölgelerinde yaptıkları rutin koruma kontrol faaliyetleri esnasında, Altınyayla İlçesi sınırları ve şeflik sınırları içerisinde orman yolu kenarında bir adet vaşağın ölüsünü buldular. Kısa süre içerisinde Bölge Müdürlüğüne getirilen vaşağın yapılan ilk incelemesinde ergin bir dişi olduğu, sağ ön ayağında kanamaların ve yaralanmalar tespit edildi. Ertesi gün Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veterinerlik Fakültesine yapılan otopsisi sonrası ölüm nedeni tespit edilen vaşağın av tüfeği ile vurulmuş olduğu kayıtlara girildi. Otopsi sonrası vaşağın DNA analizi için karaciğer, dalak, kulak ve kas örnekleri alınarak TÜBİTAK MAM'a gönderildi.

alhn alhn 11.11.2013 23:25:00

Kulağını çekseler daha acı verici olurdu. Bu işin standardı nedir? mesela biri Kenya da Leopar vursa cezası nedir?

DilekveTunç DilekveTunç 11.11.2013 21:47:00

LEOPARI VURANA 434 TL CEZA O leoparın değeri 434 lira! Diyarbakır'da leoparı öldüren çobana 50 bin liralık tazminat cezası yerine 434 lira ceza verildi. Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde görülen leoparın Mahmut Kaplan isimli bir çoban tarafından av tüfeğiyle öldürülmesiyle ilgili Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce başlatılan soruşturma tamamlandı. Çobana can güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle vurduğu leopar için 50 bin lira tazminat cezası yerine idari para cezası uygulanması kararlaştırıldı. Karara göre, Av ve Yaban Hayvanlarının Korunması, Zararlarıyla Mücadele Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin 57. maddesine göre koruma amaçlı av tüfeği taşıma belgesi bulunmayan Kaplan'a, "koruma amaçlı av tüfeği belgesi almamak" ve "tek kurşun fişek yerine birden fazla fişek kullanmaktan" dolayı 434 lira idari para cezası kesildi. Kaplan'a verilen cezanın 1-2 gün içerisinde tebliğ edileceği belirtildi. Solmaz köyü kırsalında 3 Kasım Pazar günü hayvanlarını otlatan Kasım Kaplan, bir leoparın saldırısına uğramıştı. Boğuşma sırasında çoban Mahmut Kaplan av tüfeğiyle ateş ederek leoparı öldürmüştü. www.cumhuriyet.com.tr/haber/8327/O_leoparin_degeri_434_lira.html

DilekveTunç DilekveTunç 5.11.2013 20:09:00

ŞİMDİ YABAN TV'DE LEOPAR KONUSU VARMIŞ WWF'den Sedat Bey, İst. Üniversitesi'nden Vedat Bey ve bir avcı bir -bir buçuk saat program yapacaklar. (Haberi Ergün verdi) Yaban tv izlemiyorum ama internetten bulup izleyeceğim. Bilim adamlarının o kanalda çıkması önemli, avcıların bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi için. AZ ÖNCE AHMET TV'DE SUÇLU BİZİZ, İNSANLARA TANITMADIĞIMIZ İÇİN DEDİ. ZARARIN NERESEİNDEN DÖNSEK KARDIR. DİLEK

DilekveTunç DilekveTunç 5.11.2013 17:39:00

19:00'da HAber Türk'teAhmet Emre Kütükçü çıkacakmış. Mesajı: Bu akşam 19 haberlerinde haberturk de olacagim...konu katledilen leopar... dg

DilekveTunç DilekveTunç 5.11.2013 15:29:00

Basri Bey ilginize teşekkürler, yapabileceğimiz bir şeyler olmalı, haklısınız. Duyarlı mesajınız için teşekkürler, ilgili kurumlarla iletişime geçilip, neler yapabiliriz konusunda güç birliği sağlanır umarım. Şimdi birkaç kişiyi aradım ama telefonları kapalı, bugün televizyon demeçleri ve diğer işlerden yoğunlar sanırım. Selamlar, Dilek

DilekveTunç DilekveTunç 5.11.2013 15:07:00

Süha Derbent: Otopsisinde çarpıcı bir gerçek daha ortaya çıktı. 2 yaşındaki erkek leoparın ayağında, daha eskiye ait tabanca kurşunu çekirdeği bulundu. Uzmanlar, bu kurşun çekirdeğinin, leoparın daha önce de görüldüğü ve ayaklarına ateş edildiğinin göstergesi olduğunu söyledi. YAZININ TAMAMI: https://www.facebook.com/photo.php?fbid=615853968471870

bakcasoy bakcasoy 4.11.2013 23:08:00

Dilek hanım, Tunç bey, bu fotoğrafı ve televizyonlardaki görüntüleri görünce içimde çok sevdiğim bir yakınımı kaybetmiş gibi bir sızı hissettim. inanamıyorum, yıllar sonra bir anadolu Leparı (veya Pars'ı) ortaya çıkyor ve birisi çıkıp dan diye vuruyor, artık bu güzel hayvan için yapacak bir şey yok malesef ama bundan sonrası için bir şeyler yapmalı. Sizler konuya yakınsınız, bu konuda yapabileceğim ne olabilir, maddi manevi katkı vermek isterim, beni yönlendirirseniz çok sevinirim. mail adresim: bakcasoy@etigida.com.tr Telefonum. 532 2411027

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 18:45:00

Ekranda Süreyya'yı görmek güzeldi. DOĞA DERNEĞİNDEN ARKADAŞIMIZ SÜREYYA LEOPAR HAKKINDA BAYAĞI UZUN KONUŞTU. ANA HABERDE BU KADAR DOĞA KORUMA HAKKINDA KONUŞULMASI ÇOK GÜZEL! Ayrıca Anadolu Leoparı koruma projelerini anlattı Change.org'da leoparla ilgili imza kampanyaları açılmış, ama açıkçası daha bilgili kişi ve kurumlar açarsa daha bilinçli dilekçe yazılır sanırım. Dilek

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 18:23:00

ŞİMDİ CNN TÜRK'TE SÜREYYA

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 18:18:00

HAYTAP DİLEKÇE YAZDI: T.C ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NE VE DİYARBAKIR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ'NE Basında yer alan haberler doğrultusunda neslinin tükendiği düşünülen ANADOLU LEOPARI 'nın Diyarbakır'da vurularak öldürüldüğünü öğrenmiş bulunmaktayız. Neslinin tükendiği düşünülen bir hayvanın meğer yaşıyor olduğunu , ancak o vurularak öldürüldüğünde öğreniyor olmamız son derece acı bir durum. Yüksek makamlarınızdan acilen bölgenin tam anlamıyla korunma altına alınmasını Uzman akademisyenler ve bilim insanları ve konu ile ilgili stklar ile işbirliği yaparak bölgede araştırma yapılmasını, hayvanı rahatsız edici tüm etkenlerin ortadan kaldırılması ve üremesine uygun bir ortam hazırlanması için çalışmalara başlanmasını, yöre halkını konu ile ilgili bilgilendirip duyarlı davranmaya davet edilmesini, bu hayvanı vuran şahıslar hakkında soruşturma açılmasını , bu olayın savunma amaçlı mı yoksa sadece AVLANMAK amacıyla kasti olarak yapılıp yapılmadığının detaylı olarak araştırılmasını, AVCILIK amacıyla öldürülmüş olduğunun tespiti halinde gereken yasal işlemlerin yapılmasını tarafımıza yapılan çalışmalar ile ilgili bilgi verilmesini talep ediyorum.. Yapılacak olan çalışmalarda Haytap olarak gereken desteği vereceğimizi bildirir gereğinin yapılması için saygılarımla arz ediyorum.. Ege SAKİN Haytap temsilcisi

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 17:56:00

WWF Türkiye'nin Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde öldürülen leoparla ilgili açıklaması: Bir Leoparın Ardından... Ülkemizde artık neslinin tükendiği varsayılan leopara yıllar sonra yeniden kavuşurken aynı anda onu kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Ancak bu hikaye bir leoparın ölümüyle bitmiyor, onlarcasını kurtarmak için şimdi başlıyor. http://www.wwf.org.tr/basin_bultenleri/guncel_haberler/?2361 Ülkemizde artık neslinin tükendiği varsayılan leopara yıllar sonra yeniden kavuşurken aynı anda onu kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Ancak bu hikaye bir leoparın ölümüyle bitmiyor, onlarcasını kurtarmak için şimdi başlıyor. Ülkemizde Leopar Halen Var mı? Bir zamanlar ülkemizin bir bölümünü de kapsayan Kafkasya bölgesinin, açık bozkırları hariç, neredeyse tamamında yayılış gösteren bir büyük kedi türü olan leopar, artık kritik düzeyde tehlike altında. Bugün, leopar popülasyonu İran’ın kuzeybatısı ile Azerbaycan ve Ermenistan’ın güneydoğusu arasındaki dağlık bölgede varlığını sürdürüyor. Gürcistan ve Rusya’nın Büyük Kafkasya bölgesinde de bu merkezden uzaklaştıkça azalan sayılarda leopar görmek mümkün. Ülkemizin doğu kesimleri ise, bu hat üzerinde leoparlar için bir geçiş yolu. Bu nedenle nadiren de bu türle ülkemizde karşılaşmak mümkün. Yaşanan bu olay nesli tehlike altında olan leoparın ülkemizdeki varlığını ve insanla karşı karşıya gelmesi halinde yaşanabileceklerin en acı kanıtı niteliğinde. Ülkemizde böyle bir türün korunması konusunda ne kadar hazırlıksız bir durumda olduğumuzun bir göstergesi. Leopar gibi karizmatik bir türün ülkemizdeki varlığı ulusal gurur vesilesi ve doğal alanlarımızın her şeye rağmen hala değerini koruduğunun göstergesidir. Bu haber bütün dünyanın gözlerinin üzerimize çevrilmesine yol açmıştır. Ancak, böyle bir olayla gündeme gelmek ülkemiz adına aynı derecede üzücü. Benzer olaylar nasıl engellenebilir? Yayılış alanındaki genel nüfusu olağanüstü seviyede düşen ve yok olmanın eşiğine gelen bu bayrak türün yeniden hayata dönmesini sağlamak, yalnız kendilerinin değil, yaşam alanlarının ve beslendiği diğer türlerin, hatta göç yollarının ve kaynak popülasyonlarının da korunmasını gerektirir. Bu da ancak, leoparın yaşadığı ülkelerin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri ve bu konuda işbirliği yapmalarıyla mümkün olabilir. WWF ve IUCN’in girişimleriyle 2007 yılında Kafkasya Leopar Koruma Stratejisi hazırlandı. Bakanlık başkanlığında, uzmanlar ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla bu bölgesel stratejiyle uyumlu bir Ulusal Eylem Planının acilen hazırlanması ve planda yer alacak araştırma, koruma, izleme ve farkındalık yaratma çalışmalarının da hızla hayata geçirilmesi bu karizmatik canlının yeryüzünden tamamen silinmesinin önüne geçebilir. Leoparların yaşaması muhtemel habitatları ve kullandığı olası ekolojik koridorları belirleyip koruma altına almak, beslendiği dağkeçisi, karaca gibi büyük otoburların yeterli popülasyonlara sahip olmasını sağlamak, insanla hayvanı karşı karşıya getirmeyecek

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 17:56:00

WWF devamı: çözümler üzerinde çalışmak ve yöre halkının uğrayacağı zararları tazmin edecek mekanizmaları geliştirmek, farkındalık yaratmak ve izleme programlarını devreye sokmak yapılabileceklerden bazıları. Yetkililerden beklentimiz, yaşanan bu olayla ilgili idari ve hukuki süreçlerin işletilerek kamuoyunun bilgilendirilmesi ama aynı zamanda benzer olayların yaşanmaması için hemen harekete geçilmesidir. Bir leoparı kaybettiğimiz bu günlerde, nicelerini hep birlikte koruyabilmek dileğiyle... Dr. Sedat Kalem Doğa Koruma Direktörü

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 17:52:00

AKADEMİSYEN ( Muğla Üniversitesi) Yasin İlemin'nin Marmaris, Datça, Bozburun Memelileri sayfasındaki açıklaması Doğa Koruma ve Milli Parklar Daire başkanı ile yaptığım görüşmede olay soruşturuluyor. Hayvanı vuran şahısın gerçekten çoban mı olduğu, yaralarının durumu ve gerçekten leopar tarafından mı oluştuğu.. kendini korumak için mi yoksa zevk için mi vurduğu soruşturuluyor...eğer soruşturma bilerek öldürülme yönünde çıkar ise: Bakanlık ve Merkez Av Komisyonu tarafından koruma altına alınan LEOPARI vurma ve öldürme tazminat bedeli 50.000 TL (elli bin lira) ilgili şahıslardan tazmin edilecek...

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 17:48:00

DOĞA DERNEĞİ'NİN AÇIKLAMASI: Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde bir leopar öldürüldü Anadolu’da kayıtlara geçen son leopar 17 Ocak 1974'te Ankara'nın Beypazarı ilçesi yakınlarında görülmüş ve aynı gün öldürülmüştü. Bu tarihten sonra Güneydoğu Anadolu'da halen yaşadığı düşünülmesine rağmen özellikle bölgedeki güvenlik sorunlarından dolayı sahada sağlıklı araştırma yapmak mümkün olmadı. Daha sonra 2010 yılında Kasım ayında Gabar Dağı’nda bir erkek bireyin avcılar tarafından öldürüldüğü tespit edilmişti. Bugün ise Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Solmaz köyünün kırsal alanında yine bir leopar öldürüldü. Edinilen ilk bilgilere göre öldürülen bu bireyin de yetişkin bir erkek olduğunu düşünüyoruz. 2005 yılından beri bu tür hakkında zorlu şartlara rağmen çalışmalar yapan Doğa Derneği bu eşsiz canlının yaşama alanlarının bilimsel olarak tespit edilmesi ve korunması için gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla bu sene başlayan çok ortaklı yeni bir projeye de destek vermektedir. Linkler http://www.ilkehaberajansi.com.tr/haber/cinarda-koyluler-leoparin-saldirisina-ugradi.html http://www.cinarinsesi.com/leopar-cinarda-koylulere-saldirdi-94g-p12.htm Video ve röportaj http://www.sondakika.com/haber/haber-diyarbakir-da-leopar-saldirisi-5257148/

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 17:45:00

3.DEVAM: Yaban hayvanları insanlarla karşılaşmaktan imtina ederler. Zaten kokunuzu alır almaz yönlerini değiştirirler, yollarınıza bile çıkmazlar. Yaban hayvanlarının saldırgan oldukları iki durum var: Yavrulu oldukları zaman ve doğada aniden karşınıza çıktıkları zaman. Her canlı gibi hayvanlar da yavrularını korumak ister ve siz böyle şanssız bir zamana denk geldiyseniz normal zamanda kaçıp gidecek hayvan durup size saldırabilir. Yine aniden karşınıza çıktığında tıpkı sizin vereceğiniz ani korkma refleksiyle size saldıracaktır. Ama bunlar ülkemizde çok nadir görünen olaylar. 1999 senesinden beri Türkiye yaban hayatıyla ilgiliyim, günlerce doğada zaman geçirdim, ayılarla, kurtlarla çalıştım, ama bu tür saldırı hikâyelerini biraz deşelediğimizde hep rahat durmayan, hayvanı tahrik eden, yavrularını almaya çalışan insan hikâyeleri çıktı. Bu gibi durumları önlemek için insanların doğada yapmaları gereken ilk şey yavru bir yaban hayvanı gördüklerinde bir an önce oradan uzaklaşmak ve yavru hayvana kesinlikle müdahale etmemek. Yabani hayvanların bulunduğunu bildiğimiz yerlerde doğaya çıktığımızda ses yaparak ve gürültü çıkararak yürümek, hayvanların sizi daha önce fark etmesine ve oradan uzaklaşmasına sebep olacaktır. Onun dışında insanların yaban hayvanı karşılaşmalarında yapabilecekleri çok da bir şey yok. Genel anlamda yapılması gerekenler ise yürütülen tüm kalkınma projelerinin yaban hayatı, ekosistem, biyolojik çeşitlilik gözetilerek yapılması. Bunun için de bol miktarda bilimsel araştırma şart. Doğal alanlar bizden çok yaban hayvanlarına gerekli. Diğer önemli bir gereksinim ise çevre eğitimi. Türkiye’de kaç kişi bu canlının ülkemizde olduğunu, durumunu, bugün Türkiye yaban hayatı açısından önemini, o leoparın öldürülmüş olmasının ne demek olduğunu biliyor ve anlıyor? Çevre ve ekoloji öğreniminden yoksun nesiller yetiştirince derelere beton döken mühendisler, şehrin tek parkına alışveriş projesi çizen mimarlar, şehrin göbeği Taksim’e beton döken şehir planlamacılar, orman varlığı çok az olan bir şehirde ağaç kesip yol yapan belediye başkanları ve son olarak tüm ülkeyi şantiyeye çeviren siyasetçiler ortaya çıkıyor. http://haber.sol.org.tr/bilim-teknoloji/pars-ile-aci-karsilasma-nesli-tehlike-altindaki-bir-canliyi-daha-oldurduk-haberi-820

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 17:44:00

2. DEVAM ama henüz başarılı olan yok. Bu kadar hayalet bir hayvan bir gün durduk yere çobanlara saldırıyor, çobanlardan bir tanesi de çekip vuruyor. Kendim kapana yakalanmış bir ayı kurtarma esnasında yaşadıklarımdan biliyorum o stres ve panik esnasında elinizdeki tüfekle vursanız vursanız kendinizi vurursunuz. O nedenle bu iki çobanın çapraz sorguya alınıp ikisinin aynı hikâyeyi anlattığından emin olmalı, olay yeri inceleme gidip gösterdikleri yerde anlatılan hikâyeyi doğrulayan da yanlışlayan delilleri toplamalı. Benim aklıma gelen ilk soru leoparı av tüfeğiyle vuran çobanın kullanmış olduğu fişeğin türü mesela. Dom dom denilen tek çekirdekli miydi, dokuzlu denilen 9 büyük saçma mı atıyordu, yoksa tamamen saçma mı atıyordu? Panik ve stres kısmını geçtim, eğer leopar arkadaşınıza saldırıyorsa ve siz de av tüfeği ile ateş ediyorsanız arkadaşınızı da vurmamanız çok az bir olasılık. Leopar vurmanın cezası Merkez Av Komisyonu kararlarına göre 60.000 TL para cezası. Leopar Türkiye yaban hayatı için çok önemli bir değer ve kültürel bir miras. Değeri parayla ölçülemez. Anlatılan hikâye ve bulgular bana çok da nefsi müdafaa olmadığını söylüyor. Buna benzer nefsi müdafaa olduğu iddia edilen, ama aslında öyle çıkmayan onlarca kurt, ayı hikâyesi duyduğumuz için ben sıradan vatandaştan çok daha şüpheciyim. 39 sene sonra ortaya çıkan bir canlının ölümü en ince ayrıntısına kadar araştırılmalı, eğer bir kasıt varsa sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalı, hatta kendilerine kamu davası da açılmalı. Diğer yapılması gereken çalışma ise; bilim insanları tarafından bölgenin detaylı bir şekilde araştırılıp türün varlığına, yaşam alanlarına dair bilgiler toplanmalı ve bu bilgilerin ışığında koruma alanları ilan edilmeli. Yani ileride bu eşsiz canlının ülkemizde yaşadığı alanlara baraj, maden, yol yapılmasının önüne şimdiden geçilmeli ve bu alanlar mümkün olduğunca insan varlığından izole edilmeli. Bu bölgelere yerleşimi teşvik edecek her türlü altyapı projesinden uzak durulmalı. Pars, kurt, ayı gibi yaban hayvanlarının insan yerleşimlerinin yakınında nasıl davranışlar sergilerler? Saldırmak, talan etmek gibi davranışlar sıkça görülür mü? İnsanlar bu gibi durumlarda hayvanlara nasıl yaklaşmalı? Bu gibi olayların önüne geçilmesi için neler yapılmalı? Sorun hayvanlarda değil. Bizde. 1950lerde Fulya’ya keklik avına gidermiş insanlar. Yüzyılın başında ise Beylikdüzü’nden toy kuşunun kaydı var ki bu türü artık görebilmeniz için ta Muş’a kadar gitmeniz ve ilkbahar mevsimini beklemeniz gerekiyor. İnsan nüfusu artıyor, şehirler büyüyor, enerji ve altyapı projeleri plansız programsız yaban hayvanlarının yaşam alanlarına tecavüz ediyor. Kastamonu’da adam ormana kestane toplamaya gidiyor, ayıyla karşılaşıyor, Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nü arayıp “o ayılar orada gezmesin” diyebiliyor. En son boğazı yüzerek geçen yaban domuzlarını gördük. Böyle giderse yunuslar da Gebze’den çıkıp yürüyerek(?) Sakarya üzerinden Karadeniz’e geçecekler.

DilekveTunç DilekveTunç 4.11.2013 17:43:00

DEVAMI: ileri teknoloji gece görüş ve termal kamera sistemlerine de yakalanmamış olması. İran'da pars olduğunu biliyoruz, yakın geçmişe kadar Anadolu'da da olduğunu biliyoruz. Neden artık yoklar? minyatürLeopar, aslan, kaplan, çita Anadolu coğrafyasında yaşamış büyük yırtıcılar. Peki, niye yok olup gitmişler? Öncelikle biz insanlar leoparların yaşam alanlarına girmişiz. Nasıl yaptık bunu? Onların yaşadığı dağların tepesine kadar yollar yaptık, avlandıkları vadileri barajlarla sular altında bıraktık. Daha sonra onların ana besin kaynaklarını tükettik. Şimdi elektrik direği, yerleşim yeri görmeden şehirlerarası yolculuk yapabiliyor muyuz? Edemiyoruz. Çünkü yaban hayvanlarının alanlarına tecavüz ediyoruz artık. Bırakın yaban hayvanları, şehrin ortasındaki ufacık bir parka, İstanbul’un kuzeyinde şehrin su kaynaklarını sağlayan ormanlara bile tahammülümüz yok. Büyük yırtıcılara diğer bir tehdit ise avcılık. Gençliğinde Yörük obalarını gezen, türkü, deyiş, mani, masal derleyen lise arkadaşım Deniz’in babası anlatmıştı. 1960'larda daha lisedeyken Torosların tepesinde bir avcıyla muhabbet etmiş. Av töresi her 100 geyik (dağ keçisini kast ediyor) vurduğunda tüfeği son geyiği vurduğun yerdeki bir ağaç dalına asmayı ve tüfeği orada bırakmayı söylermiş. Eğer o tüfekle av yapılmaya devam edilirse avcının avı tutulurmuş ve bir daha av yapamazmış. Bu amca da iki kere tüfek asmış ve Deniz’in babasına vurduğu her bir geyiği çadırın orta direğine çenttiğini söyleyince Deniz’in babası da üşenmemiş saymış. Tam 256 geyik vurmuş bu amca. Şimdi bu yırtıcı hayvanların da ana besini bu büyük memeli otçul hayvanlar olunca, onlar tükenince ve kendileri de bizzat insanlar tarafından avlanınca işte bu yırtıcılar ancak kabartmalarda, minyatürlerde ve eski siyah beyaz fotoğraflarda kaldı. Eskiden Batı Anadolu’da da oldukça yaygın olan bu tür şehirleşme ve insansız alan kalmadığı için batı Anadolu’da resmen tükenmiş durumda. Dilek Yarımadası Milli Parkı, Ege Dağları, Batı Toroslar, Bolu Dağları bu türün eskiden bulunduğu alanlar olurken bugün artık oralarda tamamen yok olmuş durumda. Çok ilginç bir şekilde Ege Denizini de yüzerek geçip Sisam Adası’na ulaşmış bir birey mevcut. Onu da orada vurmuşlar maalesef. Tahniti bugün Sisam’da doğa tarihi müzesinde görülebilir. Bir yaban hayvanının çobanlara ve köylülere saldırmasının ardından (hayvan canlı yakalanmışsa, öldürülmüşse, kaçmışsa) işleyen genel süreç nedir? Anadolu parsı gibi nesli tükenme tehlikesi altındaki canlılar için bu sürecin farklı işlemesini gerektirecek bir düzenleme var mı, çobanlara bir yaptırım uygulanacak mı? Öncelikle çobanların anlattığı hikâye bana hiç inandırıcı gelmedi. 1974’ten beri hayalet gibi dolaşan bir hayvan 39 yıl sonra dünyanın en tehlikeli canlısı insana neden saldırsın? Hele hele orada savunmasız koyunlar dururken. Leopar, insanlarla minimum temas halinde olan bir hayvan. Yıllardır Türkiye’nin dört bir yanında bir sürü araştırmacı fotokapanlar kuruyor ve bu hayvanı görüntülemeye çalışıyor,

Yeni Türler, Belgeli Tür Adedi : 505  
Copyright TRAKUS © 2008 - 2025 Türkiye'nin Anonim Kuşları: Sponsor ESİT