Ömer'cim: ''Cesaret edip kendime soramadığım soruyu,bir gün,bir çoban sordu.'' diye anlatmıştın bir gün. Hatırlar mısın bilmem,yıllar geçti üstünden. Sanırım şöyle,ya da benzer bir diyalogdu: -Nörüyon'' diye sordu çoban. -Hiiç,kuş fotoğrafı çekiyorum'' diyecek oldum, -Onu görüyom emme?.. -Emmesi ne ? -Gagala gak dimeden sinsi sinsi geliyon.Kömüş gibi arabaynan batıp batıp çıkıyon. -Ne olmuş ? -Tosba gibi yerlerde sürünüyon,yılan gibi gıvrılıyon.Üstündeki paçavrayla ademden çok guru kütüğe benziyon. -... -Bu ney ? -Kamera -Bu ney ? -Dürbün -Ya bu ? -Teleskop -Cipi de ekleyive bi zamet,hepsi gaç para ede ? - !?. -Bunca emeğinen çektiğin fotoğraflar gaç para ? - !?. -Foturaf didüğün şey yenü mü,içilü mü? Ganın doyuyo mu ganın?.. İşte böyle birşeydi sanırım. Yapma Oğul,Bana güvenme.Şunu bilesin ki,Bana güvendiğin için zaten,bu gün sekiz yıl evvelki dönemeçteyiz yine. Bu işe gönül verdiğimiz yılları hatırla.2004-2005-2006 da Bizi teşvik eden hocalarımızın sürekli olarak her gün ve her önüne gelene virüs bulaştırdıklarını hatırla.Ve bu virüs sayesinde kuş sevdalısı olduk diye deliler gibi koşuşturduğumuzu.Hani filimlerde görürüz ya: ''Ay mil pardon,raporları karıştırmış laborant,size yanlış teşhis konmuş,aslında siz kanser değilsiniz.'' gibi bir şoklama vardır.Ben de,bize yapılan virüs aşılarının karıştırıldiğini tam üç yıl sonra anladım.Meğer kuş virüsü yerine,kompleks virüsü kapmışız.And içerim ki,bunu ne Mashar Osman tedavi edebilir,ne de AMATEM.Çünkü henüz dünyada bunu tedavi edecek bir yöntem bulunmadı.Sözün özü:bana güvenirsen,güvendiğin dağlara ağustosta kar yağar.