Nereye yem bıraktığınız önemli. Yedigölller, Ardahan ormanları, Bilecik ormanları, Kastamonu Küre Dağları vs vs alanlarda yemleme yaparsanız doğal hayata müdahale olur. Şehir sınırları içerisinde kuşlar için bir yere kadar uygulanabilir ancak doğada kuşlar için de yemleme yapılması onların davranışlarını etkileyecektir. Yem rasyonlarında olmayan besinlerin onları hangi şekilde etkileyeceğini bilemeyiz. Memeliler konusunda ise kesinlikle yemleme yapılmamalı. Zaten yapılan yemlemeler de fuzuli masraf ve göstermelik, bakın biz doğaya katkıda bulunuyoruz babında yapılan çalışmalar. Hani orman içlerinde sadece şeflerin kontrol güzergahında 1-2 metre yükseklikte her rüzgarda sallanıp duran tahta kuş yuvaları gibi... Uygulama iyi niyetliymiş gibi görünse de farklı türlere hizmet ediyor. O yuvalar kuş yuvası değil kemirgen yuvası olarak vazife görüyor. Saman balyaları bırakılıyor mesela ormana... Zannediliyor ki geyikler karacalar açlıktan ölecek, biz saman bırakınca hayatta kalıyorlar. Oysa ki kış aylarında karaca ve geyikler isterse 3 metre kar yağsın bacaklarıyla kar örtüsünü kaldırıp alttan çıkan taze sürgün ve kuru otlarla ama sadece bununla değil göknar, kayın sürgünleri ve likenlerle besleniyor. Bizde zaten tür ve sayı az, alanları da çok dar değil yaşayan türlerin. Yiyecek bulmalarında sıkıntı yok. 100 yıl önce sayıları kat kat fazlaydı ve açlıktan kırılmıyorlardı, şimdi mi kırılıyorlar. Doğada tek tük rastlanan zayıf ya da hastalıklı bireyler, doğal şartlarda yırtıcılar besin olmak durumunda. Genetik olarak zayıf olan bireylerin yırtıcılar tarafından dengelenmesine de göz yumulmalı. İnsan doğaya dokunmadığı sürece sağlıklı bir yaban hayat kendini rahatlıkla devam ettirebilir. Aksi durumda şöyle bir düşünce oluşur, demek ki insan yaşamayan yerde hiç yaban hayvanı kalmaz. Öyle ya, avcılar da bunu iddia ediyor, biz yaşlı bireyleri hasat ederek sayılarının çoğalmasını sağlıyoruz, biz olmasak doğada bir tek yaban keçisi, geyik kalmaz... Ciddi ciddi söylüyorlar bunu.