FORUM

Olay : Gala Gölü ne sığınan 40 kadar kuğu avcılar tarafından yakalandı.
Yer : Edirne/İpsala/Yeni Karpuzlu Köyü.
Tarih : 24 0cak 2015
Saat : 19 00-21 00 suları
Olayda kullanılan araç : Xenon farlı,üzerinde kedi fotoğrafı bulunan büyük,beyaz panel van minibüs.Plakası : 34 VP 5083 (ya da 34 YP 5803)
Olayı düzenleyen kişi (büyük ihtimalle) belli ve adı bende saklı.
Haber kaynağı : Trakus üyesi Bir Dostum.
Bana aktardığı bilkgi özetle şöyle : Edirne/İpsala/Karpuzlu köyü nden,avcılardan korktuğu için adını gizli tutmak isteyen bir arkadaşım aradı ve dedi ki:
Avcılar 40 kadar kuğuyu,(yakalama sırasında boynu,kanadı kırılıp olenleri saymıyorum) gözlerine geçe güçlü ışık çakarak sersemletip yakaladılar.Minibüsetıkıştırıp,çiftini 400 TL dan satmak üzere İstanbul a götürmek üzere yola çıktılar.(Dün akşam 20 00 sularında) Önlerinde 17 plakalı,kılavuzluk yapan,yolda çevirme olursa minibüsdekileri uyaracak bir otomobil var.Kuğuları yakalayan avcının yöredeki ormancılarla arasından su sızmaz.Şahsın Polenezköy de hayvanat bahçesi benzeri bir çiftliği var.Bu Ormancılar bu çiftliği sık sık ziyaret eder,yemek yer ve çiftliği Yediemin gibi kullanırlar.Şahsın uydurma faturalarla Flamingo ticareti yaptığı da bilinir.
Sırasıyla :
1-Görev ve yetki alanında olmamasına karşın,yardımcı olabilir düşüncesi ile,Orman ve Su İşleri Bakanlığı 1.Bölge Müdürlüğü nden bir arkadaşımı aradım.Yörenin yetkili birimini arayıp haberdar edeceğini söyledi.
2-156 Jandarmayı aradım,kayıt aldılar.
3-155 Polisi aradım : Yöredeki 155 i arayın dediler.
4-Gönül muhabbetimiz olan Saygıdeğer bir Vali Muavvinini aradım.
Edirne den İstanbul a tüm yolları tuttu Polisimiz,Jandarmamız.
Bu gün 13 30 sularında arayan arkadaşım dedi ki Bütün yollar tutuldu,ama izlerine rastlanmadı.

Avcıların büyük ihtimalle (Çürük elmadan) haber aldıklarını ve yöreden ayrılmadıklarını düşünerek (bu bir varsayım/tahmin/ihtimal)
5-Haytap Bölge Görevlisini aradım.Köye 20 km mesafede olduğunu,gidip araştırma yapacağını söyledi.
Bu acımasız doğa katliamına seyirci kalmak istemeyen herkeslere duyurulur.
Saygı ve sevgi ile.
Fikret Can
532 216 92 84

Gelişmeler ne alemde acaba? Ege'yi aradım, açmadı. yolda sanırım. KUĞULARA NASIL KIYDILAR! dg

Katiller belli...yardım ve yataklık edenler belli... Ama anladığım kadarıyla örgütlenmiş bir çıkar şebekesi var ve mutlaka yaslandıkları dayıları var...korkusuzlar ,çılgınlar... Daha çoook çalışmamız lazım çok... ...ve ne yazık ki kolluk kuvetlerinden ziyade daha onlarca ''FİKRET CAN''lara ihtiyacımız var... Duyarlılığınız için teşekkürler Fikret bey...iyi ki varsınız...

İlginiz ve desteğiniz için hepinize gönülden teşekkür ederim.Hala işin peşindeyiz.Kısa yazabiliyorum.Zafer Hocam meraklanma sayımız az değil,ama dağınığız.Bir gün mutlaka toparlanırız.

Akınızda olsun eğer ilgilenmezler ise aşağıdakileri deneyiniz, daha önce TRAKUŞ haberde yazdığım yerden alıntı yaptım. "Ancak denetim ve ihbarların değerlendirilmesinde sorunlar yaşanılırsa kurumların online ihbar hattı var, kurumların yapılan şikayet ile ilgilenmediği buraya bildirilebilinir. İnternet üzerinden yapılan ihbarlar kayıt altına alındığı için daha özenle araştırlımakta. BİMER’e (Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) Doğrudan Başbakanlık ) ihbar edersen sana 15 gün içerisinde cevap yazmak zorundalar. E-Devlet ile Cumhurbaşkanlıına da yazabilirsiniz. Anlık ihbar değilde, araştırma gerektiren konularda ihbarlar yapılabilinir. Örneğin "Orfoz avlayanlar hakkında 29.09.2010 günü saat:16.45 sıralarında 155 i ve 156 yı aradım ancak ilgilenmediler “gibi. "

Fikret abi sen ve Ege Sakin çok çabalıyorsunuz, yük hep sizin omuzlarınızda. Aslında Doğa Koruma ve Mili Parklara ve bağlı oldukları Bakanlığa denetim yapılması için personel sayısının artırılması talebinde bulsak. Hatta hep birlikte dilekçeler yazsak. Bildiğin gibi alan çok, personel az. Dilek

Doğayı sevmek, hayvanları sevmek insanı üzüyor. Acıtıyor. Keşke sevmeseydim dermiyim... ? Demem. O zaman bir odundan farkım olmazdı... İnşallah bulunur bu hırsız katiller... Yazıklar olsun... Emek verenlere de canı gönülden teşekkürler...

Fikret abi söylenecek hiç birşey yok :(

Fikret bey , duyarlılığınızdan dolayı size teşekkür ediyorum.Bende zaman problemi çok fena.Yoksa Karabasan gibi tepelerine binerdim.Ancak , gördüğüm kadarıyla müdahele edebiliyorum. İyi ki siz ve sizler gibi insanlarımız var...

Fikret abi umarım yakalanmışlardır. Bana acı gelen taraf ise avcının kuğuları yakalayıp satması değil (o kadar çok oluyor ki alıştık sanırım-kötü bir durum), onları korumakla görevli devlet görevlilerinin onlara yardım etmesi.

şilede bir çiftliğe baskın düzenlenmiş

TRAMEM den alıntı İşadamının çiftliğine şok baskın! İşadamı Alp Özalp’in Şile'deki çiftliğine yapılan yaban hayvanı operasyonunda çok sayıda yaban hayvanına el konuldu. İşadamı Alp Özalp, zaman zaman görevlilere tepki gösterirken, “Amerika’da olsaydı şimdi şerif bana madalya vermişti” dedi. Çiftlikte bulunan çok sayıda maymun, vaşak, geyik ve kanatlı yaban hayvanı ise görevlileri şaşkına çevirdi. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü İstanbul Şube Müdürlüğü’ne gelen ihbar üzerine harekete geçen ekipler, alınan mahkeme kararının ardından Jandarma ile birlikte Şile’nin Ovacık Köyü’nde bir çiftliğe şok bir operasyon yaptı. Yapılan hazırlıkların ardından harekete geçen ekipler, ihbarın yapıldığı çiftliğe geldiklerinde inanılmaz bir manzarayla karşılaştı. Çiftlikte çok sayıda maymun, vaşak, geyik ve kanatlı yaban hayvanı ile karşılaşan ekipler, gördükleri manzara karşısında şaşkına dönerken, çiftliğin sahibi tanınmış iş adamlarından Alp Özalp çıktı. "TAVUS KUŞLARINI ARKADAŞIM HEDİYE GETİRDİ" Görevlilerin yanına gelen Alp Özalp, zaman zaman görevlilerle tartışarak tepki gösterdi. Tavus kuşları ile ilgili görevlilerin sorduğu soruya yanıt veren Özalp, “Tavus kuşlarını arkadaşım hediye getirdi. Öyle üredi bunlar yeni değil ki. Başka bir ülkede olsa madalya verirler biliyorsun değil mi? Sen doğayı seviyorsun ben karşıyım öyle mi? Hayvanlara bakıyorum. O vaşaklar her gün bir tavuk yiyor. Yani biz kötülük yaptık öyle mi?” şeklinde tepki gösterdi. Çiftliği dolaşan görevlilerle tartışmasını sürdüren Özalp, vaşakların bulunduğu alana geldiğinde, “Ben iyilik yapmışım. Ölecek bir hayvanı kurtarmışım. Şimdi bunları ormana salsanız ölürler. Bunları alın hayvanat bahçesine verin ama bunlar her gün tavuk yemeye ve et yemeye alıştılar. Hocalar, dekanlar bize bin kere teşekkür ettiler bunları kurtardığımız için” dedi. Bayan görevlinin, "Bunları satıyor musunuz" sorusuna ise Özalp, “Ben mi? Ben kimim, işimi gücümü biliyor musun? Niye satayım? Sen istiyorsan hediye veririm. Maymun vermem. Geyik veririz. Şu ana kadar çok az hediye verdik. Kime verdik. Ali’ye 2 tane keçi verdik o kadar” şeklinde yanıt verdi. "AMERİKA’DA OLSA ŞERİF BANA MADALYA TAKARDI" Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerin yaptığı operasyonla şaşkına dönen işadamı Alp Özalp, “Amerika’da olsa şerif bana madalya takardı” dedi. İHA muhabirinin sorularını yanıtlayan Özalp, “Burada bir tane yaban hayvanı var. Öbürlerini yaban hayvanı olarak kabul etmiyorum. Ve biz 10 senedir bakıyoruz. Dilerim buradan aldıkları zaman o şekilde bakabilirler. Ben bir iş adamıyım. Ve hobi olarak yapıyorum bu işi. Torunlarım seviyor, karım seviyor, çocuklarım seviyor. Yıllardır yapıyorum. Yani takip edeceğim nereye vereceğinizi” diye konuştu. Hayvanlara bakmak için gerekli izinlerin verilmesi gerektiğini de belirten Özalp, “Amerika’da olsaydı hayvanlara bakan insanlara, şimdi şerif bana madalya vermişti. Bütün organizasyonlarda yem vermişlerdi. Gidin Amerika’daki kanunları tetkik edin. Bir gün belki de Türkiye’de de olur. Ben iyilik yaptım. Ben burada Kaçak bir şey görmüyorum” şeklinde yanıt verdi. Çiftlikte bulunan yaban hayvanlarına görevliler tarafından el konulurken, Alp Özalp’a 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ve CITES Sözleşmesi gereğince idari yaptırım uygulandı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu, CITES Sözleşmesi ve Bern Sözleşmesi’ne göre koruma altındaki türlerin avlanması, doğadan alıkonularak biyolojik çeşitliliğin tahrip edilmesi, türlere zarar verilmesi ve koruma altındaki türlerin ticareti yasaklanıyor. Bu yasaklara uymayanlarla ilgili ise Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ekiplerince aralıksız bir şekilde mücadele devam ediyor. www.iha.com.tr/haber-isadaminin-ciftligine-sok-baskin-436721/

Milliyet'te de çıkmış haber. www.milliyet.com.tr/isadaminin-ciftligine-sok-baskin--gundem-2010389/ dg

Haberi okudum. Görevliler ; ''İzin alınmaksızın av ve yaban hayvanlarını beslemek,büyütmek,üretmek ve bulundurmak yasaktır.'' (2014-2015 MAKK ws.19 fıkra I son paragraf) diyen kuralı uygulamış görevlerini yapmışlar ve haklılar. Alp Özalp'e gelince; belli ki izin almamış ve eylemi tümüyle yasaya aykırı. Ama; ''Amerika'da olsam bana madalya verirlerdi.'' diyor ve bunda defalarca ısrar ediyor.Beni düşündüren ve üzerinde yıllardır kafa yorduğum işte bu sözler. Buna kulak verilmeli,ama hangi şartlarda ? Adı üstünde,av ve yaban hayvanı.Bunlar doğaya ait ve yabanda olmalılar.Bu tartışılamaz bile. Bir de; doğaya dönemeyecek,hasta,sakat muhtaç yaban hayvanları var.Bunları tedavi etmek,bakmak,barındırmak bakanlığın görevi. Bunun için de; 1-Tedavi Merkezleri ve 2-Rehabiltasyon Merkezlerine ihtiyaç var. Yaban hayata önem veren ülkelerin her ilinde,eyaletinde hatta her ilçesinde kurulmuş bunlar. Ama bizde yetersiz.O kadar yetersiz ki,koca İstanbul'un hali perişan. İnanmayanlar https://www.facebook.com/fikret.can.35/media_set?set=a.10151171207137886.467427.674962885&type=3 Adresine bakabilirler.Tesis yok,kafes yok,kaynak yok,O günden beri Saygıdeğer Dekan'ın üniversite içinde yer tahsisinden gayrı değişen fazla bir şey de yok.Hastalara yine öğrenciler bakıyor. Sokak hayvanları yanında yaban hayata da destek veren belediye barınaklarındaki durum da farksız.Buralarda barınan yaban hayvanlarının durumu içler acısı. Yasal zemin oluşturularak,tedavisi biten ama,doğaya dönme şansı olmayan yaban hayvanlarının beslenme ve bakımı,gönüllü yurtaşlara emanet edilebilir.Gönüllü yurttaşların katkılarıyla sorun büyük oranda çözülebilir. Kimsesiz çocukları koruyucu ailelere emanet ettiğimiz gibi,doğaya dönme şansı olmayan yaban hayvanlarını,iyi bir denetimle gönüllülere emanet etmenin yolunu da açmalıyız.

Bu programı izlemenizi ısrarla tavsiye ediyorum... Vahşi Yaşam İçin Umut "Hope For Wild Life" http://www.trt.net.tr/televizyon/detay.aspx?pid=25369 Sadece beni çok etkilemiş ve ağlamamak için kendimi zortuttuğum bir olayı kısaca anlatmak istiyorum size; Programın önceki bölümlerinde bir kaç geyik yavrusu bulunmuştu. Bunlar tedavi ve beslenme için barınağa getirildi. Açık geniş bir alanda büyümeleri, sağlıklarına kavuşmaları sağlamıştı. Gün geldi çattı. Artık doğaya kavuşma zamanı. Dr. Barry ve Hope hayvanları doğaya salmak için hazırlığa geçtiler. İlk salma denemelerinde birisi hariç hepsi doğaya döndü. Yalnız Mavi Burun dedikleri geyik, insanlara alışmış olacak ki, kaç defa saldıysalar hep onların peşlerinden geri döndü. Avcılara av olmaması için tekrar merkeze geri götürmek zorunda kaldılar. Sonraki denemelerde sonuç vermedi. Devlet bu duruma el koydu ve geyiğin iğne ile sonsuza kadar uyutulmasına karar verdi. Kanunen bu gerekliymiş. Ve bir veteriner gönderdiler. Hope ve Dr. Barry bu durumda çok üzüntülü bir haldeydiler. Çünkü Mavi Buruna onlarda o kadar alışmışlardı ki her ikisininde gözleri yaşlı durumun ne olacağını izliyorlardı. Dr. Barry, devlet tarafından gelen veterinerden Mavi Burun'u onun alıştığı birisi tarafından uyutulmasını yani kendisinin bu işi yapmasını için izin istedi. Yetkili personel buna müsaade etti. Mavi burun doktorun yanına kadar yaklaştı ve doktor başını tuttu, sevmeye başladı ve son... Yaşlı gözlerle bir dosta veda... Çok üzülmüştüm... Çok yadırgadım ama Kanada ve bazı Amerika eyaletlerinde yabani hayvanların evcilleştirilmesi konusunda çok titiz olduklarını o zaman öğrenmiştim. Yani o adamın dediği gibi değil gerçekler. ''Amerika'da olsam bana madalya verirlerdi.'' Umarım bu konuda daha azimkar olunur... Selamlar...

Sevgili arkadaşlar, konuyu okumam rağmen başta bahse konu olan kuguları kaçıran minubus Alp Özalp in miymiş? Yoksa bu iki konu birbirinden bağımsız mi? Eger kuğurlari toplayan onun adamları veya kendisiyle ödülle ilgili görüşleri savaştan ibaret kalır. Yok o değilse esgali ve plakası belli bir minubus nasıl hala bulunamaz? Bu sorular kafama takıldı. Bilenlerin aydınlatması umuduyla..