FORUM

http://hayat.sozcu.com.tr/balikcilardan-katliam-kus-cennetini-yakmislar-83931/?utm_source=sm_fb&utm_medium=free&utm_campaign=hayat_

Balıkçılardan katliam: Kuş cennetini yakmışlar

Samsun’da balıkçılar bir utanç tablosuna sebebiyet verdi. Balıkçıların Kızılırmak Deltası’nda balık avlama uğruna kuş cennetindeki sazlıklarda yangın çıkardıkları ortaya çıktı. Oradaki canlıların da vahşice ölümüne neden olan bu olayı öğrenen Vali İbrahim Şahin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, bölgede her türlü avcılığı yasakladı.



AĞA TAKILMASINLAR DİYE YAKMIŞLAR



DHA’nın haberine göre Türkiye’nin en büyük sulak alanlarından Samsun Kızılırmak Kuş Cenneti’nin sazlıklarında 3 gün önce çıkan yangının nedeni tespit edildi. Yangını göllerde ağ kuran balıkçıların, alevlerden kaçan balıkların ağa takılmalarını sağlamak için çıkarttıkları belirlendi. Yolu olmadığı için acil müdahalenin yapılamadığı olayın ardından incelemelerde bulunan Samsun Valisi İbrahim Şahin ile Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, bölgenin tamamını her türlü avcılığa kapattıklarını açıkladı.

Su ürünleri kooperatifi binası çatısına çıkarak dürbünle gözlem yapan Vali Şahin ile Başkan Yılmaz, yangınla ilgili yetkililerden ayrıntılı bilgi aldı. İnceleme sırasında araçla ulaşımın olmadığı bölgede çeşitli büyüklükte yapılar da gören heyet, bu yapıların yıkılmasını da kararlaştırdı.



BAŞKAN YILMAZ: İNSANLIK DIŞI



Yangınla ilgili değerlendirme yapan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz Yangında sadece doğa ve hayvan severlerin değil, insan olan hiç kimsenin kabul edemeyeceği ölçekte trajedi yaşandığını söyledi. Başkan Yılmaz şöyle konuştu:

“Karşı sahile ulaşımın olmaması sebebiyle gerekli ekipmanlarla müdahale mümkün olmadı. Çaresiz kaldığımız olay sırasında kayıt altına alınan görüntüler, yüreklerimizi dağladı. Yangın esnasında en trajik olay, orada yaban hayatıyla ilgili sürüngenlerin, kanatlıların ve sulak alandaki hayvanların yanarken seslerinin duyulmasıydı. Böylesine insanlık dışı bir olayın sebebi ise adeta kanımızı dondurdu. Orada amatörce faaliyet gösteren balıkçıların, göl kenarına attıkları ağlara kara tarafından sazlık alanda yangın çıkararak avlamayı hedefledikleri, balıkların yangından kaçarak ağa takılmalarını sağlamak için bir avlanma tekniği olarak kullandıklarını öğrendik. Biz hayvanların sağlığı ile ilgili bu kadar hassasiyet içerisindeyken, insanların kamışları yakarak hayvanların canlı canlı yakılıp avcılık yapmalarına bir daha fırsat vermeyeceğiz.”

VALİ: ASLA AVLANMA YAPILMAYACAK



Vali Yusuf Ziya Yılmaz da, “Bundan böyle ava yasak olan bölgelerde asla avlanma yapılmayacak. Bu konuda kararlıyız. Ruhsatsız binalar yıkılacak. Yangının olduğu bölgede avcıların yaptığı kulübeler sökülüp atılacak. Güvenlik birimlerimiz bölgeyi sürekli tarayıp kontrol altında tutacak” dedi.

Bu tam olarak neresinde olmuş acaba? Liman Gölü tarafı mı acaba?

Murat Bey haberde mevki yazmıyordu.ama sayfada 3-4 tane foto vardı.isterseniz linke bi bakın orda fotolar var

Mustafa Bey, ben Samsun Büyük Şehir Belediyesini aradım az önce. Onların da haberi yok. Yada gazeteci falan mı sandı beni, bilgi vermek istemedi. Fotoğraflardan çıkarmam zor ama tahminim Liman Gölü'nün olduğu taraf gibi. Fotoğraflardaki kayıklardan, binalardan ve denize yakınlıktan öyle çıkardım. Samsun belediyesi daha neresinin yandığı bilgisine sahip değilken nasıl koruyacak oraları göreceğiz. .

fotoğraflarda belediye baskanıda görünüyo.personelin haberi yok sanırım ?

Sevgili Trakuş üyeleri, maalesef gene başımıza geldi. Bundan bir ay önce sayın samsun valisi ve Samsun Büyükşehir belediye başkanı beni deltaya davet etmişlerdi. Sahada benim bu alanı kullandığım 30 yılın hikayesini ,sıkıntıları , kaçak yapıları, yangınları , özetle imkanları ve sorunları konuştuk. Öncelikle kontrol ve güvenlik konusu gündeme gelmişti. Bu tür tavsiyeler bir kere de Kızılırmak Deltası Gönüllüleri Platformu üyeleri tarafından Samsun Büyük Şehir Belediyesi yetkililerine anlatıldı. Sonuçta yerel insanların eğitilerek bir atlı zabıta teşkilatının kurularak sürekli denetim yapılması, jandarmanın denetiminin arttırılabilmesi için girişlerde kulübe yapılması, jandarma timinin devriye gezmesi , avcılığın yasaklanması gibi önlemler üzerinde duruldu ve kararlar alınmıştı. TAM BU KARARLAR UYGULAMA AŞAMASINDAYKEN BU YANGIN OLAYI MEYDANA GELDİ..VE..İLK ..KEZ KENTİN EN ÜST YÖNETİMİ BU TÜR OLAYLAR OLDUĞUNDA OLAY MAHALLİNDE DENETİM YAPTI. Ben bu alanın çok iyi korunacağına artık inanmaktayım. Bazen de kuş fotoğrafçıları zorlansa bile kararlılık devam edecek gibi..

Daha once de belirtmiştim.şimdi tekrar belirtmek isterim.Türkiyenin en iyi korunan alanı şüphesiz izmir kuş cenneti .... gelin burada konugumuz olun ...bakanlık ile yapılan koruma faaliyetlerin nasıl yapıldığını beraber inceleyelim çalışmaları yerinde görelim. Umarım bu tip olaylar artık son olur diyorum.

Dün ve bugün deltadaydım. Bugün yağmurlu gösteriyordu ve yağdı da. O yüzden kalmadım ve şimdi samsun merkezdeyim Jandarma dün girilte kimlik kontrolü yaptı. Tüm gül akanda fotoğraf ve video çektim. Bugün yağacağını bile bile gitmeden önce uğramak istedim. Bu sefer girilteki jandarma hiçbirşey sormadı Ama ilerlerken 2 farklı devriye beni durdurdu. Alanda fotoğraf ve video çekmenin yasak olduğunu söyledi. Şaşırdım tabi. Birçık kez geldiğimi hatta dün de burda olduğumu söyledim. Milli parklardan izin almak gerekiyormuş. 16.000tl cezası varmış :) yaban hayatı geliştirme sahasıymış. Bana çok garip geldi. Yoluma devam ettim alanı gezdim ama huzursuz oldum. Uyarmalarından değil. Gene olanın fotoğrafçılara olmasından. İzinse izin alırız. Ama koruma afına yapılan bu saçmalıklar nedir böyle Sen fotoğrafçıyı sokma avcı gelir yakar deltayı işte. Yağmur da iyice yağınca kalmadım alanda Ben fotoğraf çekmeyince kuşlar korunmuş oldu böylelikle. .

Onu da geçtim Jandarma noktasına 200m mesafede ateş ediyolardı yine :)))) Yani yapılan işler tamamen dostlar alışverişte görsün işi .

Murat Hocam bende bu sene eymire gittim.gölbaşı kapısından giriş yaptım,makineyi ve tripodu cıkardım omzuma aldım gezmeye basladım..trt kapısının oraya vardığımda güvenlik ''şşşştt hemşerim nereye giriyon '' dedi.ne demek nereye giriyon içeri giriyom dedim..yassah hemşerim o makineyle giremezsin dedi.makinede ne varmış dedim,profesyonel makine ile girmek yasak dedi.elimdeki 550d ve tamron 150-600 dü..güneşliğide takınca biraz uzun oluyo ya :) baktım yanımdan elinde canon olan biri geçiyor.bu profesyonel makine değilmi o nası giriyo dedim..'' seninki çok büyük o yüzden sen giremezsin,kameralardan izleniyo bura '' dedi :) çözüm nedir dediğimde ise,makineyi ve tripodu çantaya sok öyle gir içerde geri çıkarırsın dedi..memleketin hali bu..ankaranın en büyük kus gözlem bölgelerinden birine makine sokmak yasakmış.ama balık tutmak serbest avlanmak serbest.. zihniyet değişmediği sürece ne jandarma ne başkası bu tür şeylere engel olamaz..eğitim şart :)

Ben bu iilerin samimiyetine oldum olası inanmamışımdır Deltadaki yangın habetine bakın. 3 tane delta fotosu var 40 tane başkan ve vali fotosu. Bunların ne için yapıldığını gösteriyor .

Bir de anlamadığım şu. Orda yerel halk da yaşıyor haliyle. Dün yanımdan kaç tane traktçr geçti. Bi tanesi tren gibiydi 3-4 tane bağımsız kasa taşıyordu. Tren gibi derken sadece uzunluğunu kastetmedim. Sesi de bildiğimiz buharlı trenler gibiydi. Zaten beton yolu bomba bir şekilde dökmüşler langır lungur . Geçen sefer bu kadar değildi. Bpzuldu mu artık ne olduysa... Neyse işte diyeceğim. 2 satır kafamızı dinleyelim dedim. Huzursuz olduk dönüyoruz... Ayrıca Ordu'yu sevmezdim seyahatlerde. Şimdi hepten nefret ettim. Trafik tuzakları ile dolu. EDS sistemleri kurulmuş. Ve bırakın Ordu merkezi taaaaa Perşembe ayrımına kadar var. Muhtemelen bir ceza da yedim. 70 sınırlaması bitti diye 100e çıktım. Bi ışık patladı gözüme. Zaten ondan 10m sonra da 70 bitti uyarısı belirdi. Pek iyi geçmedi bu gözlemim torale bakınca :((((( Teşekkürler Türkiye .

Türkiye'nin kanayan yaralarından biri. Sorun önce insanda sonra eğitimsizlikte. Yetki verilen insan yetki sınırlarını bilmiyor, bilse bile kendisine bir yetki verildi ya, sonuna kadar, aşabildiği kadar aşarak kullanıyor o yetkiyi. Yetkiyi veren de verdiği yetkinin sınırlarını ve içeriğini tanımladığı ve belki kendisi de o sınırları bilmediği için sıkıntıyı çeken maalesef sade vatandaş oluyor. Nereden tutulacağı belli olmayan iki ucu ve hatta ortası bile boklu değnek.

Valla bi ara dalga geçtiklerini, eğlendiklerini bile düşündüm. Gayet güzel izah ettiler, yanlış anlaşılmasın, ama durumun kendisi garip. Madem gerçekten böyle bir durum var, Delta girişine yazarsın ki "İzinsiz fotoğeaf ve video kaydı yasaktır". Orda yaban hayatı etkileyecek ne önlem alınmışsa onları uyarı mahiyetinde yazarsın... Ama diyorum ya, tutturabildiğine havası sezdim. Çünkü dün kimlik sordular kapıda, bugün hiç sormadılar. Dün motorlu ve arabaları devriyeler geldi yanımda durdu. selamlaştık falan. Bugün ilk devriyeden biri, belli yere kadar yasak dedi, ikincisi tüm alanda yasak dedi :)))))))))))))))))))))) Yahu diyecek çok şey var da, aşağıdaki habere ve içeriğine bakın. Daha Delta'nın neresi olduğu belli değil, Delta'dan kaç fotoğraf koymuşlar, heyetten kaç fotoğraf koymuşlar... Yapılan işlerin gerçek niyetini anlamada yeterli oalcaktır diye düşünüyorum. http://www.samsun.bel.tr/haber-detay.asp?haber=2025-kus-cennetinde-avci-katliami .

milliparklar.gov sayfasından: •Milli Park, Tabiat Parkı, Tabiatı Koruma Alanı ve Tabiat Anıtı ile bu alanlar içerisinde yer alan Günübirlik Kullanım Alanı ve Kamp Alanları, Yaban Hayatı Koruma Sahası, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, Yaban Hayatı Üretme ve Yerleştirme Alanları ile Sulak Alan Koruma Sahalarını kapsamaktadır. •Bir günü aşmayan çekimlerin süresi ne olursa olsun bir tam gün sayılır, •Yabancı uyruklu kişi, kurum ve kuruluşlar için fotoğraf, film ve video çekim için belirlenen ücretlerin iki katı uygulanır, •Ücretli çekim yapanlardan ayrıca saha giriş ücreti alınmaz, •Genel Müdürlüğümüzün faaliyet alanlarında yapılan ve söz konusu alanlar ile ilgili haber niteliği taşıyan ya da alanın tanıtımını içeren film ve video çekimlerinden yabancı uyruklu kişi, kurum ve kuruluşlar dahil ücret alınmaz, •Genel Müdürlüğümüz ile protokol anlaşması yapan amatör fotoğrafçılık dernekleri, kulüpleri veya federasyonları üyelerinden üyeliklerini belgelemek şartıyla fotoğraf çekimleri için ücret alınmaz, •Amatör fotoğraf, film ve video çekimlerinden ücret alınmaz, •Ücretli çekim izinleri Genel Müdürlük/Bölge Müdürlüğü tarafından verilir •Ücretsiz çekim izinleri Genel Müdürlük/Bölge Müdürlüğü tarafından verilir. •Av turizmi kapsamında yapılan fotoğraf, film ve video çekimleri bu ücret kapsamı dışındadır. 2013 yayınıydı bu 2014 ve 2015 Pdf açmadı, günlük foto çekim ücreti 100TL olarak belirtilmiş.

İşte o son madde bahsetmek istediğimi çok iyi anlatıyor :) Şimdi amaç kuşları korumak öyle mi, yada yaban hayatı :) .

Yazın Emli Vadisi girişinde durdurulduk. Bu alanda fotoğraf ve film çekemezsiniz diyen bir amca. Amatör çekimler için herhangi bir engel olmadığını ne kadar anlatsak da, nafile. Siz benim müdürümden iyi mi bileceksiniz diyor, başka söz geçmiyor. Sonunda bir tanıdık aracılığı ile o bölgede görevli birini aradık ve telefonu bekçiye verdik. Bizimki "tamam müdürüm, olur müdürüm" sözleri ile dolu bir konuşma yaptı ve bize dönüp "müdürüm herkese yasak derdi, size serbest bıraktı" dediğinde, başından beri aynı müdürden bahsettiğimizi anladık. Lafı uzatmadan teşekkür edip yolumuza devam ettik. Erzurum'da bu yaz arazideki arkadaşlardan izin yazısı istendiğini öğrendik. Yazı olmadan jandarma kesinlikle izin vermiyormuş. Nedeni bio-kaçakçılar. Bizim buralarda öyle bir disiplin pek yok. Kastabala Kuş Cennetinde istediğin yerden gir, istediğin gibi çekim yap, karışan yok. Sadece kuş cenneti içerisindeki Kastabala Antik Kenti girişinde bulunan kulübede izinsiz tripot sokmuyorlar. Zorkun Yaban Hayatı Geliştirme alanında karışan kimse yok. Tuzla Tabiatı Koruma Alanında, Halep Çamlığı girişi dışında karışan yok. Memleketin her yeri başka başka. Ben de anlam veremeyenlerdenim açıkçası.

Yıllar önce, Canon'un yazıcı/printer sektörüne girdiği yıllarda sarf malzemesi satışını arttırmak için kurduğu web sitesi(Canon Creative Park) için kapsamlı bir Türkiye çekimi için Canon'u temsil eden Japon firma ile sözleşme yaptık. Listedeki pek çok turistik alan için Bakanlıktan ve TBMM Milli Saraylar, Genel Kurmay, belediyeler ve kurumlarından yazılı izin alınması(tabi ki ücret ödeyerek) gerekiyordu. Kurumlar arasında ücret şampiyonu 250USD/saat ile Dolmabahçe Sarayı idi :) İşin acı tarafı ise bütün bu yazışmaların tamamlanmasının 4 ay sürmüş olmasıydı. Bazı kurumlar son derece makul çekim ücreti istemişler ve çekim esnasında çok yardımcı olmuşlardı. Japonlarla konuşup, listeyi kısmen budadıktan ve gönderdikleri model izin formları yerine uluslararası standart versiyonu kullanmak üzere ikna ettikten sonra, batıdan doğuya doğru ve Nemrut dağında bitirmek üzere başladık. Nemrut'ta gündoğumu için hemen herkesin neden tripod kullandığını fotografik derinliği olan biri olarak anlayamamıştım. Kısa bir süre sonra bizden başka kimse kalmamıştı. Bir ara bizimle birlikte olan ve tripod kullanan arkadaşımın biriyle tartıştığını farkettim. Yanlarına gittiğim de Kahta tarafından bir görevlinin" Sen çatal ayak kullandın, ücret ödeyeceksin" dediğini duydum. Çatal ayak(tripod) kulanmak profesyonel çekime giriyor ve ücrete tabi.. :))

Mevzu para işte... Parayı bastır da, yaban hayatmış, geliştirme bölgesiymiş, kuşmuş böcekmiş hikaye. Ben sanırım yangın olayının hemen üstüne gittiğim için biraz fazla tepki veriyorlar şu an. Yada Cumartesileri de değil de Pazarları gitmemek lazım :))))))))) Yada onu da geçtim, Cumartesi günü orda dolaşan timlerin nöbetine denk getirmek lazım. Onlar nerdeyse bana çekimde yardım edeceklerdi :)))) .

Bu sefer dikkatimi çeken, oraya bizim gibi çekim yapmayan vatandaşın da geldiğini gördüm. Mesela elindeki lens 18-200 bile değildi. Daha küçük. Belli ki kuşlardan daha çok bölgeyi görmek istemişler. Onlar da mı bu şekilde izin alacak. İzin alacaklar derken, para ödeyecek? Yada ilk gün giriş yaparken, sitemizden uzaklaştırılan bir arkadaş alandan çıkıyordu. Ağırlıklı olarak orda olduklarını düşünüyorum. Onlar bölgenin yerlisi olarak muaf mı tutulacak? yoksa hergün izin mi alacaklar? Aklımda deli sorular... :) Babam derdiki, oğlum şimdi çıkabildiğiniz kadar güneşe çıkın, çekebildiğiniz kadar temiz hava çekin içinize, bunlar ondan da para isteyecekler sonradan... gidişat rahmetliyi haklı çıkaracak gibi... .

Murat Bey, "Siteden uzaklastirilan bir arkadas" derken kastiniz Hasan Bey ise belli ki olaydan haberiniz yok ya da duruma tarafli olarak yaklasiyorsunuz; kendisi siteden uzaklastirilmadi "kendi rizasiyla uyelini sildirdi". "Siteden uzaklastirilmis olmak" ile "kendi rizasiyla site uyeligini iptal ettirmek" farkli seylerdir ve bu farkli seylerin farkinda oldugunuzu dusunuyorum. Bu iki farkli durumun ortak noktasi ise Hasan Bey'in burda yazilanlara cevap veremeyecek olmasidir. Bu sebeple soylediklerinize cevap veremeyecek olan insanlar hakkinda konusurken biraz daha dikkatli olmaniz gerektigini dusunuyorum. Diger bir husus da belki hosunuza gitmeyecek belki ama Hasan Beyin, hem "Samsunun yerlisi" olmasi hem de Kacak Avcilikla mucadelede gonullu uyelik yapmasindan dolayi deltada olmasi kadar normal bir durum olamaz sanirim. Hasan Bey orada sadece fotograf icin degil, bolgede kacak avciligi onlemek icin de faaliyetlerde bulunmakta. Yani Hasan Beyin amaci "deltaya gideyim fotograf cekeyim" konusunun cok cok otesinde deltadaki dogal hayata da katki saglamak. Deltadaki talihsiz durumla ilgili olarak da bence cok daha sert tedbirlerin alinmasi gerekiyor... Sadece avciligi ve izinsiz fotograf cekimini yasaklamak tek basina yeterli olmayacaktir. Avcilar ve fotogtafcilardan once ordaki en buyuk gorev, orada yasayan, gecimini ordaki tarimsal ve hayvansal faaliyetlerle gecimini saglayan yore halkina dusmekte. Bu sebeple alinacak tedbirlere yore halkini bilinclendirme ile baslamak bence en dogru yontemlerden birisi olacaktir. Avci ve fotografcilardan once oraya yore halki sahip cikar, kendileri disinda da o topraklarin sakinleri ve sahipleri oldugu gercegi de bilincli bir sekilde anlatilirsa ve bu yonde calismalar yapilirsa eminim ki deltamiz adi gibi gercekten cennete donusecektir.

Adnan Bey, taraflı yorum yapmadım, isim de zikretmedim. Zaten gerek de yok. Konuyla ilgili hiç ama hiç yok. O arkadaşlarımızın durumunu yeniden gündeme getirmeye de gerek yok. Siz onların katkısı olduğunu düşünüyor olabilirsiniz, benim ise aksini düşünüyor olmam normaldir. Dediğiniz gibi cevap hakları olmayacak. Yine de ismi siz zikrettiniz, belki doğru tahmin ettiniz, belki yanlış. Ben şu görüşümün arkasındayım, bu tarz alanı koruyalım, şöyle olsun böyle olsun, gecem gündüzüme kattım konuları bana samimi gelmiyor. Avcılıkla mücadele ediliyor dediğiniz, Jandarma kulübesine 100-150m mesafeden tüfek sesleri geliyordu. Oraya vardığım 06:30 sularında da düğün olacağını sanmıyorum. Tüfek seslerinin neden geldiği belli değil mi? Ben camı kapalı arabamdan bu sesi duyuyorsam, dışarda duran Jandarma neden oraya doğru hareket etmemişti? Hep söyledim, kollanacak olan ben değilim... Ama işte gücün kime yetiyorsa... Bir kişinin yada bir grubun kendini öne çıkarıp benden ve bölgemdeki insanlardan iyisini kimse yapamaz konumuna kendilerini getirmeleri komik oluyor. Bana göre öyle en azından. Şu soruma cevap veriniz lütfen. Özmen Bey bahsetti, izin alınmadı konusunda hatta bedeli de 100TL imiş... Hadi 200TL olsun şimdi. Ben bu parayı verip iznimi aldıktan sonra alanda istediğim gibi fotoğraf ve video çekme hakkına sahip olacağım değil mi? Hiç bir ehliyet sorgulanmayacak, bu adam nasıl foto çekiyor, kuşların üstüne arabasını mı sürüyor, yuvalarını mı bozuyor? Sadece o parayı verince tüm kapılar açılacak. Bu size komik geliyor mu gelmiyor mu? sorum bu. .

Murat Bey, Tarafli yorum yapmak en dogal hakkiniz fakat bence yanlis olan tarafli yorumunuzdaki imali durum. Bu nedenle "O arkadaslarin" durumunu gundeme getirmeye gerek yok dusuncenizde samimiyseniz "o arkadaslardan" hic bahsetmemelisiniz. "O arkadaslarla" ilgili yazacaksiniz ama yazdiklariniza cevap alincada "o arkadaslari" gundeme getirmeye gerek yok diyeceksiniz. Bu cok yaman bir celiski olmuyor mu, zaten "o arkadaslari" yazinizda gundeme getiren sizsiniz. "O arkadaslarin" Kizilirmak Deltasindaki dogal yasam icin sadece katkisi oldugunu dusunmuyorum, bunu hem goruyorum hem de biliyorum. Bu sebeple gordugum ve bildigim bir durum hakkinda aksi yonde bir iddia varsa bu iddia ile ilgili konusmak da en dogal hakkimdir diye dusunuyorum... Yani bildigim ve gordugum bir durum ile alakali olarak olumsuz bir durumla karsilasmak pek normal olmuyor bu durumda. Belki buralara uzak olunca isin samimi gelmemesi normaldir. Cunku siz buraya sadece kus fotografi cekmeye gelip donuyorsunuz. Halbuki o arkadaslar surekli burda olduklarindan sadece fotograf cekmek degil ayni zamanda oranin korunmasi icin de caba sarfediyorlar. O arkadaslarla deltaya gittigimde kuslarin ureme bolgelerinde olta ve ag ile balik avlayanlarin defalarca uyarildigini ve konunun hassasiyeti ile ilgili konusuldugunu gordum ve sahit oldum. Bunun disinda gerek Milli Parklar gerekse Samsun Buyuksehir Belediyesi ve Valiligi ile yapilan gorusmeleri de unutmamak lazim. Bu sebeple olayin size samimi gelmesinden cok oranin korunmasi ile ilgili yapilan fedakarliklarin olmasi cok daha onemli bence... Jandarma ile ilgili memnuniyetsizliginizi de ilgili Jandarma Komutanligina yapsaydiniz eminim ki cok daha etkili olurdu. Cunku jandarma bulundugu bolge icinde silah seslerine ragmen hareket etmiyor ve gorevini yerine getirmiyorsa bu ilgili komutanligin sorunudur. Bizler elinde tufek olan insanlarin karsisina dikilip, "burda avcilik yapmamalisiniz, silahlarinizi birakin" dedigimizde orda bir kaza kursununun hedefi olabiliriz. Ama silah sesi duydugumuzda da jandarmayi arayinca ekiplerin geldigini defalarca gorduk. Keske sizde jandarmayi aramayi deneseydiniz. O sesler duyuldugu halde jandarmayi aramadan, sadece ates edenlere kizip geciliyorsa orda yapilan katlima bir nevi ortak olunuyordur. Burada bir kisinin ya da bir grubun kendini one cikarip da bizden baska iyisini kimse yapamaz dedigi falan yok. Siz olayi cok yanlis anlamissiniz. Soylenen aslinda su; "burayi korumak icin birseyler yapilmaya calisiliyor ve destege ihtiyac var. Kus cekmenin disinda da buranin korunmasi icin sadece sitede yazi yazmanin otesinde de destek olunmasi gerektigi. Sorunuzun komik gelmesinden ziyade tur sayisini arttirmak ugruna kuslarin ustune arabasını suren, yuvalarina zarar veren ve kendini "dogasever kus fotografcisi" olarak tanitan insanlarin olmasi cok daha dusundurucu. Zira sadece kus degil herhangi bir canliyi rahatsiz etmemek, yuvasina zarar vermemek icin ehliyetten cok daha fazlasina ihtiyac var..

Adnan Bey, anlamadan dinlemeden birşeyler yazmışsınız. Olay Jandarmanın dibinde oldu dedim, 1'i sabit 2'si devriye halinde üç ayrı Jandarma ekibi tarafından durduruldum. Zaten orada olan oldukça fazla sayıdaki ekip için daha neden arayayım birilerini ??? Epeyce konuştuk yolda, şimdi her satırını size yazamam ya, tabi ki bahsettim gelen seslerden. Artık gittiler, gitmediler onu bilemem. Sizin konuyu ısrarla çekmek istediğiniz kısım için de benim ve sitenin birçok üyesinin de ortak sıkıntıları mevcuttur. Siz belki yaşamadınız, belki sizi rahatsız etmedi. Ama yokmuş gibi falan davranmak, olmadığı anlamına gelmez. Yaşadığınız bölgenin bahsinin geçmesi sizi böyle rahatsız etmemeli. Bu kadar savunma yapmanız yersiz. Sizin rahatsız olduğunuz kısmının dışında asıl bahsetmek istediğim bölgede dün yaşadığım rahatsızlıktır. Bir tehdit olarak görülmek beni rahatsız ediyor, bunu bundan önceki konularda da aynen bu cümlelerle ifade etmiştim. Siz anlasanız da, anlamasanız da, anladığınızı yanlış anlasanız bu durum böyle. Benim üzerimden konuyu gereksiz uzatmayın lütfen. Konunun ilk çıkışına ve devamına katkınız varsa buyrun.

Hem ayrıca 2'şerli motorlu dolaşanlar da vardı. Onlar da ilk gün yanıma geldiler. Biri motorundan iniyordu, yanıma gelmek için, ben de bir yere çekmiştim aracımı kuş bekliyordum. Belki beni içki içiyor, alanda herhangi bir aşırılık yapıyor mu diye incelemek istemiş olabilir. Ne yapacaksam artık.... Daha araca yanaşmadan makinemi işaret ettim. İnmekten vazgeçti ve selam verip yollarına devam ettiler... Onda hemen sonra da Kiraz hocalarla karşılaşıp sohbet ettik bir süre... . Yani cumartesi tamam olan herşey Pazar neden değildi? enteresan. .

Peki Murat Bey, siz haklisiniz... Belli ki butun argumaninizi hakliliginiz ve rahatsiz edilmemeniz gerektigi uzerine kurmussunuz. Bunun uzerine ne konusulsa bos zaten... Ordaki gorevlililerin hepsi sizin dusunceleriniz dogrultusunda hareket etmeli ve ona gore davranmaliydilar, kendi insiyatifleri ile hareket ettikleri icin cok ayip etmisler... Konunun ilk cikisina dair fikirlerimi de zaten belirtmistim, demek ki gozunuden kacmis. Belki tekrar okuma zahmetine girerseniz gorebilirsiniz...

Mustafa Bey, yukarda yazdıklarımdan, mesajınızdaki çıkarımları yapabiliyorsanız ben buna ne diyeyim ki? Sadece yanlış anlamışsınız derim, fazla da üstünde durmam. Her yazdığımı herkesin doğru algılayabilmesini ummak büyük bir beklenti olurdu. Belki yazışma halinin eksiklikleri. Karşılıklı konuşmanın yerini tutmuyor hiç bir zaman. İlk mesajlarımda "Gayet güzel izah ettiler, yanlış anlaşılmasın, ama durumun kendisi garip." dediğim halde yanlış anlamışsınız. gülücükler falan demişsiniz, kurumları karalamaktan bahsetmişsiniz, yahu aynı gün içinde aynı alanda konuştuğum 3 grup insanın farklı yorum yapması bir tek bana mı enteresan geliyor. Gerçi siz geçen sene bizim burnumuzun dibindeki alana bile taaa oralardan "temizlik çalışması yapıyorlar" yorumu yapmış, yine bizim dediğimi yalanlamaya çalışmıştınız. Yeri gelmişken söyleyeyim, o temizlik yapılıyor dediğiniz alandan geriye hiçbir şey kalmadı. Yol seviyesine kadar dolduruldu. Bu nedenle kimseyi savunmanıza gerek yok, kimsenin savunulmasına da gerek yok. Size çok dokunan o kelimelerin bulunduğu cümlede anlatılmak istenen ile sizin odaklandığınız nokta bambaşka yerlerde O zaman ki yanlışınıza tekrar düşüyorsunuz. O zaman etnik ayrımcılık gibisinden kelimeler kullanmıştınız, şimdi kurumları karalamaktan bahsediyorsunuz. Bir de yalancı olduk... Tüfek sesi duydum diyorum, fotoğrafını çekmedin diyorsunuz, ne diyeyim size. Yapmayın, yaşınız benden büyük... Sizin bana örnek olmanız lazım, ama kötü örnek değil...