FORUM

Bu konuda tartışma/küskünlükleri azaltmak için yapabileceklerimiz olduğunu düşünüyorum. Kişisel deneyime dayanarak –işleyecek kurallar geliştiremezsek- nadir/hassas türlerin duyurulmamasından yanayım. Hepimiz heyecanlanıp koşuyoruz ama yaklaşma içgüdümüzü frenleyemediğimiz çok açık.
Kayıt alan, biraz daha yaklaşıp daha güzel çekmeye çalışıyor, biraz daha derken, genellikle kuşu kaçırana kadar sürüyor. Ve bu tacizler, kuşun orada bulduğu besin kaynağı veya güvenli alanı terk etmesine kadar gidiyor. (Okuduklarıma göre kuşlar bir eşiğe kadar buna tahammül ediyor ama bir noktadan sonra yuvayı bile terk edebiliyor.) Sonradan gelenlerin de türü görüp kaydedebilmesi de önemli ama, elbette en başta kuşun sağlığı, güvenliği geliyor. Zaten büyük stres altındaki bu güzelim canlılar üzerinde avcılar gibi fotoğrafçı baskısı yaratmamalıyız.
Bu konuyu sadece arkadaşların "etik" anlayışına bırakamayacağımızı düşünüyorum. Önlemler düşünebiliriz. Örneğin, Trakus a yuva fotoğrafı koyamadığımız gibi nadir/hassas türlerin (önceden belirleyip) yakın karelerinin yüklenmesini veya beğeni almasını engelleyebiliriz. Bu konuda işler bir çözüm bulursak nadir tür görme mutluluğunu çekinmeden ve zevkle arkadaşlarımızla paylaşabiliriz. Sevgi ve selamlarımla.

Kalemi tutan yüreğinden geçenleri dile getiren herkesi kutluyor ve teşekkür ediyorum. Her şeyden önemlisi, 4K 44K olayı değil. o fotoğrafı çekerken ki kullandığımız fren. Bu yazılanlara inandığım kadar, bunların bir sonra ki türde çoğu kişinin hatırlamayacağına da inanıyorum. Şimdi bir veya iki kişi bir çift TOY'u. ya da Küt Kuyruklu korsan martı, ya da Büyük korsan martı ya da son olarak Buzdalgıcını peş peşe yüklese ve adresi söylese. Bana sonucu kaç kişi yazabilir merak ettim şimdi. :))) Herkese gönül dolusu selamlar. Bu arada Trakuş'un kuruluş Yıl dönümü yaklaşıyor. Bu arada hatırlatayım dedim. Herkese gönül dolusu selamlarrrrrrrrrrrrrrr

İshal mi olurlar? :) :) :) dg

Kuş yoktu bugün. Neyse polisle iletişimi iyi arkadaşların. Ama site yönetimi ve şikayet edenle görüşülemedi. Nükhet Hanım iyi fikir. Beykoz ve yakınlarında yaşayanların Belediye ile işbirliği içinde olmaları ne güzel olur. Varsa Kent Konseyi'ne filan katılsalar. Riva için önerilerde bulunabilirler, inşaatlar yapılırken vs. Sevgiler, dg

Aslında bu olayı Riva için bir farkındalık yaratma fırsatına çevirebilir miyiz diye düşündüm. Daha önce de önermiştim. Belediyeyle konuşup buradaki türlerden sergi açmak, ilkolda etkinlik vb şeyler. Burası inşaattan para kazanılacak bölge olarak değil değerli kuş alanı olarak görülsün. Bu anlamda belki basına da duyurulabilir. Konuşmayı sevmem ama ben de yazılı katkı verebilirim. (Not: Ricam telefonum kimseye verilmesin, eposta: barlaslar@gmail.com)

Her Halükarda Abartmamak gerek...

Elmayı seviyorlar...:) iğneadada tanık olduk.. ökse otuna bayılıyorlar, Asarcıkta onlarla besleniyorlardı.. berry türü meyveleri çok seviyorlar. ama maalesef bizde özellikle kış meyvesi olarak pek yok. o nedenle büyük sitelerin bahçelerine dikilen ağaçların bazıları böyle berry tipi meyve olunca orada beslenmeleri doğal...

Arada gülmek lazım değil mi? Meyve önerisi ben den değil, bir arkadaşımızdan. Araştırdı sanırım :) Ben de güvenliçiklere "ne yapalım gelirken size baklava mı getirelim" lafı çıktı ağzımdan, Puhaaa. Buna da gülebilirsin alınmam :) dg

Nükhet hanımın değindiği konu ve ele alma şekli çok değerli, Zafer hocamın yaratıcı senaryosu da her zaman ki gibi esprili, etkili ve sonuç odaklı. Bu konu vesilesiyle, Sitemizdeki Etik Tavsiyeler bölümünü bir kez daha dikkatle okudum. Bu siteyi kuranlar ve yönetenler zamanında bu ve buna benzer konuları titizlikle ele almışlar, ve detaylı tavsiyeler oluşturmuşlar. Bu tavsiyelere uysak zaten sorun kalmaz. Araziye çıktığımızda bu tavsiyeleri aklımıza getirelim, bu tavsiyelere uyumlu davranalım yeter. Tüm dostlara selam ve sevgiler...

Merhaba ; İlginçtir bu olayın dışında da villaların alt tarafında çalılık alanda bir gün çekim yaparken hiç olmadık bir yerde ve zamanda yine Polis gelmiş ve ne yaptığımızı sormuş, durumu anladıklarında da iyi günler dileyerek gitmişlerdi. Zaman zaman belki diğer arkadaşlar da karşılaşmışlardır. Tabii ki orada oturan insanların yerine kendinizi koyunca onlar da haklı, 500mm objektifler doğrultulmuş halde ben de evimde rahat olamam açıkçası... Dilek hanım ilk önerinize çok güldüm doğrusu itiraf edeyim :))) Meyve ile kuşları kandırmak fikri :) acaba ne severler ben Amasya elması getireyim ipe dizelim karşı arazideki ağaçta da dallara asalım meyveleri o zaman gelirler mi acaba :)) Neyse şaka bir yana ikinci fikriniz konusunda çekimi yapılmış ancak henüz montajlanmamış görüntüler olursa bir ulusal kanalda yayınlatma durumumuz söz konusu olabilir. Ancak, Nükhet hanımın türün kaşifi olarak röportaj vermesi de gerekir. Alanla birlikte böyle bir görüntü elde edebilirsek kesin olmamakla birlikte ulusal bir kanalda yayınlatabiliriz. Belki de bir Kutup Martısı etkisi yaratabiliriz :) Sağlıcakla kalın...

Mehmet Bey avcılığı bırakmanızdan dolayı sizi tebrik ediyorum.Ben de konu ile ilgili birşeyler söylemek istiyorum..Whatsapp'da aynı zamanda yöneticiliğini de yaptığım Hakim-Savcı ve Avukatlardan oluşan 190 kişilik bir grubumuz var. Grupta arada sıra çektiğim kuş fotoğraflarını paylaşır o kuş hakkında bilgi veririm.2 hafta evvel gruba şöyle bir teklifte bulundum '' Sizlere 10 günlük süre , cep telefonu dahil fotoğraf makinelerinizle çevrenizde gördüğünüz ve bu zamana kadar farkında olmadığınız kuşları çekip gruba yükleyin, grupta 3 kişilik bir jüri seçelim bu jüri en güzel kuş fotoğrafını tespit etsin, ben de ilk 3 e giren kişilere büyük boy kuş fotoğrafını tablo haline getirip adresinize yollayacağım '' dedim. Ertesi gün tam 14 değişik türden kuş fotoğrafı gruba yüklendi (45 kişi fotoğraf çekmiş ) ..İçinde çiğdeci, arap bülbülü , yeşil papağan bile vardı...Meslektaşlar farklı illerde yaşadıkları için haftasonu daha çok kuş fotoğrafı çekeceklerini söyleyerek grupta bir hareketlendirme oluşturduk..Amacım , kuşlar hakkında farkındalığı arttırmaktı...3 gün sonra Adana'da ikamet eden ve 30 yıldır avcılık yaptığını söyleyen bir arkadaş grupta yakın çekim 3 fotoğraf paylaştı, biri Kızıl Şahin, biri arap bülbülü diğeri de leş kargasaydı..Arkadaş gruba şunu yazdı..'' Ben 30 yıldır hep avcılık yaptım , ilk kez kuşlara fotoğraf çekmek için yaklaştım ve onları farklı bir gözle gördüm , herkesin içinde deklare ediyorum ki ,bugünden sonra avcılık yapmayacağıma '' dedi..Tabi bu sözü ona kategori dışı benden bir tablo kazanmasına vesile olmuş oldu :) ...Grupta paylaştığım fotoğraflardan oylama yaptığımda Sunayı avcı arkadaş dışında kimse hayatında görmemişti ve artık bundan sonra biliyorlardı...Kuşlar hakkında farkındalık yaratmak istiyorsak , sosyal medyada sayfalarımızda kuşların isimlerini de yazmak suretiyle tanıtalım, Dilek&Tunç arkadalın dediği gibi güvenlik görevlisi kuşları kaçırtıp polis çağırmasın..Nadir kuşlarımızı da ürkütmeden çekelim ki , bir başka arkadaş da fotoğrafını çekip sayfalarında farkındalığını arttırsın...İnşallah , İpek Kuyruğu da ürkütmeden oraya intikal eden arkadaşlar da çekerler...Benim de çekmek istediğim efsane kuştu ancal gelemeye imkanım olmadı inşallah yolu bir daha Samsun'a düşer de burda çekerim :)) Samsun'dan doğa dostu arkadaşlara selam olsun.

POLİS ÇAĞIRILMIŞ, IPEK KUYRUK BEKLERKEN Bugün kuş gözlemcileri ve fotoğrafçıları ile alandaydık. Polis çağırıldığı sırada çay içmeye gitmiştik, neler oldu bilmiyorum ama biz siteye akşam üzeri çıkarken polis ve tüm kuşçu arabaları geri dönüyordu ve camdan arkadaşlar polis çağırılmış dedi. Gidip yan tarafında kuş bakarken güvenlik gelip sadece sitedekiler polis çağırmış dedi. ÖNERİLERİNİZ VAR MI? - Bir öneri geldi bir arkadaşımızdan; meyve ile kuşları başka yere çekip siteden uzaklaşılabilir, - Acaba haber yazıp ajans ve tvlere mi yollasak? Müjdeli kısmından bahsederek, Nadir tür İstanbul'da gibilerinden. Not: Araziden aşağıdaki tırnak içindeki mesajı yazmak istedim, ama web sitesi yayınlamadı bir türlü. Emin ve Timur Bey gördükten sonra kuşu güvenlik personeli kaçırmış, fotoğraf alınmasın diye. Keske yapmasaydınız. Hem herkes çeker ve evine dönerdi, şimdi çekim yapana kadar bekleyecekler, dedim takıldım şakalaştım benden önce de konuşmuş arkadaşlar ama ne değişecek bilmem" Dilek

Değerli arkadaşlar , Bu forum vesilesiyle ,birçok üyemizin değerli görüş ve önerilerini okuduk...tabii ki bu görüş ve önerilerin olumlu ve olumsuz yanları olabilir... Burada amaç kişileri suçlamak veya kuş fotoğrafçılığından soğutmak değildir. Elbetteki bu hobimizi yaşamaya devam edeceğiz... Konu sadece biraz daha duyarlılık ,biraz daha farkındalık yaratmak... Hepimiz zaman zaman belgeselleri izliyoruz ,kuşun veya memelinin ya da başka bir hayvanın yuvasına kadar girilmiş ve saatlerce kayıt yapılmış...ama hayvanda en ufak bir ürkeklik veya korku-huzursuzluk yok...yani teknoloji ve mantık kurallarıyla yapılan iş elbette ki hiçbir canlıya zarar vermez... İşte bu forumda tam olarak anlatılmak istenen de bu... Yani ne yaparsak yapalım ,fotoğraf ta video da çekelim...gözlem de yapalım ,ama teknik imkan ve yeteneklerimizi zorlayarak yapalım bu işi...kuşlara zarar vermeden ,onları çok rahatsız etmeden... ''Bir an evvel en güzel kareyi ben çekeyim de ne olursa olsun'' tavrı hoş değil ,zaten bir TRAKUS üyesine de yakışmaz...ki böyle durumların sık yaşandığını zannetmiyorum... Işığınız bol ,lensiniz keskin olsun...

Ben yasakların ve kısıtlamaların işe yaradığı bir davranış değişikliği pek bilmiyorum. Asıl önemli olan insanımıza güvenmek ve meseleleri etraflıca konuşmak. Anlatmak ve hatta örnek olup göstermek. Gerisi yapay çözümler. Burada paylaşmaz ama gider yine de çeker. Dünya sadece Trakuş'tan veya fotoğrafçılardan ibaret değil... Trafikte yayalara yol verenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Neden ? Önünde yol vereni gören veya kendisine yol verilen birisi bunun ne kadar güzel bir davranış olduğunu görüyor ve o da bunu yapınca mutlu oluyor. Öğreniyor. Bilinç artıyor. Kuşlar bizden korkuyor evet. O zaman hiç onların yanına gitmeyelim. Halkalama yapmayalım. Fotoğraf çekmeyelim. Mutlu olsunlar... Ama bizim gibi onları seven ve değer verenler kuşları görmezler ise sayılarını ve dünyadaki durumlarını da bilemeyiz. Merak ediyorum hangi nadir tür arkadaşlarımız gidip fotoğrafını çektiği için öldü veya açlıktan hasta oldu veya yuvasındaki yumurtaları bırakıp gitti... Bilakis Kutup martısını artık Türkiyede bir çok insan biliyor. Sibirya Kazının fotoğraflarını insanımız gördüğü için vurulan kazları anında tanıyıp şikayet ettiler, avcıların fotoğraflarını paylaştılar ve avcılar ceza aldı. Biz fotoğrafçıların ve gözlemcilerin sayısı arttıkça toplumda kuş bilinci artıyor ve farkındalık oluşuyor... Emin ve benzeri arkadaşlarımız sayesinde on binlerce insan kuşları tanıyor. Empati evet... Ama onda da dengeli olmak lazım... Ben arkadaşlarımızın bir türün fotoğrafını çekmek uğruna kuşu öldüreceğini veya ona ciddi zarar vereceğini düşünmüyorum. Birisi bunu yaparsa zaten linç etmeye hazır olduğumuz için herkes ders alır :) Şerden hayır doğar :) Özgür hocamın paylaşımına da katılıyorum. Bizler kuşların ve genel olarak hayvanların zarar görmesinde ihmal edilebilir bir grubuz... Ve zaten bu konuda hassasız... Şahsi görüşlerimdir. Kimseyi doğrudan hedef almadım...

Sevgili Nükhet,konuyu on yılı aşkındır,yüzlerce kez tartıştık. özetlersem ; ''Bu konuda işler bir çözüm bulursak nadir tür görme mutluluğunu çekinmeden ve zevkle arkadaşlarımızla paylaşabiliriz.'' demişsin. ''Trakus>Amnaç>Etik tavsiyeler'' e göre: ''Nadir ya da nesli tehlikede bulunan bir canlının yaşadığı alana hangi amaçla olursa olsun girmenin,bu alanların yerini ikinci kişilerle paylaşmanın,ya da başkasınca yeri belirlenmiş bu nitelikteki bir alanın yerini öğrenmeye çalışmanın o nadir canlı üzerinde yaratacağı tehlikeler kesinlikle unutulmamalıdır.'' Yeni,alana girmek,adres vermek,adres sormak etik kurallara aykırı. Doğa fotoğrafçılığını alabildiğine özendiren FİAP kurallarına bakarsak ; ''Özellikle de nadir bulunan ve soyu tehdit altında olan türler söz konusu ise,konunun zenginliği,fotoğrafın zenginliğinden daha önemlidir. (Bu da yetmez) Çevrenin hem jeolojik,hem biyolojik zenginliğine de aynı özen gösterilmelidir.'' Foruma yazan,bir fikri olup da kendine saklayan herkes haklı bence. Sebebi açık,herkes yaptığını bilir (bkz forum) ve ''kendince'' düşünür.Açı aynı olsa bile,görünen köy bu nedenle farklıdır.Çünkü gözler,iç sesten gelen ışıltıyla parıldar. Oysa,Homo sapiens'i gördüğünde ; Kalbi çılgın gibi çarpan kim ? Kuşlar, Su içerken ürperen,dehşet içinde uçuşan kim ? Kuşlar, Beslenmekten vazgeçen,aç sefil dolaşan kim ? Kuşlar, Huşu içinde yaşarken,anidenkimyası değişen,azrail görmüş gibi kaçışan kim ? Kuşlar, Ve yavrular.Sahi yavrusunu açlığa,ölüme terk eden anne tanıdınız mı hiç ? Ezilen kim ? Azalan kim ? Nesli tükenen kim ? Kuşlar, Vira artan,üreyen,çoğalan kim ? Eli makine tutan herkes bunları biliyor mu ? Biliyor. Ağzı var,dili yok,acısı çok,çözümü yok kuşlar bunun (forumun) neresinde ?.. Yuva,yavru,anne,baba,kardeş,bacı sahibi bizler,bizi hayata bağlayan bu değerlerden bir tekini kaybettiğmiz an duyduğumuz acıyı,attığımız çığlığı hatırlayıp da,empati yapsak bu vahşi masumların konuşan dili,koruyup kollayan hamisi olamaz mıyız ? (Zafer Hoca ve benzer düşünenleri kutlarım) Meleklerin cinsiyetini tartışmak çözüm değil. Kuşlardan da önce kendi geleceğimizi düşünmeli,bir Cennet bırakmak varken,çocuklarımıza,torunlarımıza layık ve reva gördüğümüz cehennemi tartışmalıyız. Bir deniz yıdızı kurtaracak kadar cürmümüz olsa bile... Sürçü lisan etti isem affola. Sevgiyle,sağlıkla.

Geçen sene bir etkinlik için hazırlanırken küçük bir araştırma yapmıştım. Doğa’ya ve Yaban Hayatına’a Zarar Veren İnsan Kaynaklı Etmenler. 1-Yaşam alanlarının daralması 2-Bilinçsiz ve aşırı fosil yakıt tüketimi (petrol, kömür vs.) 3-Sanayi / Evsel atıklar 4-Yanlış Su ve Sulak Alan Politikaları 5-Kimyasal / Biyolojik silahlar, nükleer reaktörler ve nükleer denemeler 6-Bilinçsiz ve aşırı kullanılan tarım ilaçları, böcek ilaçları, gazlar
7-Orman yangınları, bilinçsiz ağaç kesimi ve avlanma Kuş Gözlemcileri ve Fotoğrafçılarından bahis yoktu ama onu da ekleyelim :) 8- Gözlemci ve Fotoğrafçılar. Bir de temenni ; Doğayı en az seven ve en fazla zarar verenlerin, Gözlemci ve Kuş Fotoğrafçıları olmasını temenni ederim.

Söylediklerinizde tamamen haklısınız Mehmet bey,sanal ortamda sanki anı bekler gibi ortaya çıkıp insanları küçültecek söylemler sitemize ve bu siteye Gönül vermiş eğitimli medeni insanlara zarar vermekte.Aynen sizde olduğu gibi bende kuşların çok güzel fotoğraf larını izlemekle bu güzel dünyanın içine girdim ,kuşa yakın olmanın keyfi çok başka bundan dolayı ortaya çıkan fotoğraf sahada başka.Eminim bu güzel hobi sayesinde avcılığı bırakan il kişide siz değilsinizdir.Daha nice arazilerde birlikte fotoğraf çekeriz umarım.

Ben haddimi bilirim abi, bahsettğim fotograflar arasında seninkilerde mevcuttu o yüzden daha senin gibi ustalardan öğreneceğim çok şey var. Fakat forumu dikkatli okuduğumda bazı arkadaşların haddini aşan sözler sarf ettiğini görüyor ve üzülüyorum, sık sık arazide karşılaşıyoruz, yüz yüze uyarılarımızı yapabilecek medeniyette olduğumuzu umuyorum. Ayrıca yüz yüze olunduğunda had konusundada insanlar birbirlerine sanal ortamdan daha fazla özen gösterdiğini düşünüyorum. Hiçkimse hatasız değil fakat insanları sanal ortamda küçültecek şekilde yazı yazmanın o insanlar adına talihsizlik olduğunu düşünüyorum. Kimse kusura bakmasın ama bazı arkadaşalrın sürekli yorulmadan usanmadan yukarıda belirttiğim gibi yazılar yazması sonunda bir cevap yazmayı farz hale getirdi.

senin fotoğraflar yüzünden fotoğrafçılığı bırakacağız sonunda, bende avcılığamı başlasam acaba :))

Ben şahsen olaya bir itiraf ile giriş yapmak istiyorum. Senelerce avcılık yaptım, bana bugün geçmişte nekadar büyük bir yanlış içindeymişim dedirten şey kuşları tanımak oldu. Ama kuşlara farklı bir gözle bakmamı sağlayan, yani gerçek anlamda tanıma arzumu harekete geçiren 100metreden alınan kertikler değil, sitemizde tüm ihtişamıyla sanat eseri olarak kabul ettiğim ve bu canlıların tüm ihtişamıyla sergilendiği adeta bana ben ne büyük bir gaflet içindeymişim dedirten fotografları hayranlıkla izlemem sayesinde oldu. Dolayısıyla bu işin sanatsal yönü benim gibi bir avcıya tüfeği attırıp fotografa başlatabiliyorsa, olaya birde bu yönüyle bakılabilir diye düşünüyorum. Bununla beraber medeniyet konusunda dahada kendimizi öteye götürecek isek, sonuçta kuş ararken yaktığımız yüzlerce litre yakıt dahi dünyaya zarar vermiyormu? Aslında modern yaşamın tamamı doğal hayatı tehdit ediyor. Bence kendimiz gibi olmayanları ötelemeyi bırakmalıyız, çünkü her birey farklı. Şuan dünyada avcılık dahi insana tanınmış bir hak ise bizim kuşa nekadar yaklaşıcağımızdan çok daha büyük sorunlarımız var demektir. Eğitim şart, insanları küstürmeden birşekilde zarar vermemeyi öğretmekde önceliğimiz olmalı. Benim bu işe başladığımdan beri yaşadığım en büyük burukluk çok yaklaşırken kaçırdığım kuşlar değil, başka bir avcıya henüz tüfek bıraktıramamış olmak..

Kuşların rahat ve özgür olması için yapılacak şeyleri araştırmaya gerek yok, bu çok basit birşey ve aslında herkes bunu biliyor, onlardan uzak durmak, çünkü kuşlar genelde zarar gördüklerinden insanları sevmezler. Ama fotoğraf çekmeden duramıyoruz, ne yapacağız??? Her kuşun kendi tehdit algılama mesafesi var, bazısında 5-10 m bazısında 50-100 belkide 500 m. Buna saygı gösterilse hiçbir sorun kalmaz. Hatta kuş isterse 3 metre önünüze Küçük martı konabilir veya 5 metre önünüzde Taşçeviren karnını doyurabilir, yani top bizde :)) Selamlarımla...

Cihaner Beye katılıyorum.

Alibahadır köyüne gelen Suna'ların dibinde gezen sözde fotoğrafçılarıda gördük.. hatta alana gelince başkası çekmesin diye kaçıranlara da şahit oldum.. Dağ cılıbıtının peşinden otomobiliyle oradan oraya koşturanlarada şahit oldum..

Son dönemde Ankara civarında gözlem yapmaya başladık. Kimsenin bilmediği alanlarda kuşlar özgürce yaşıyor. Belkide alanların % 5'ine hakim değiliz. Muhtemelen yüzlerce ipekkuyruk var. Var olanların hepsini görüyoruz gibi bir algı hissettim. Burada en nadir dostu görünen kardeşimizin İstanbul da Puflayı biz 200 m'den çekerken yakın çekmek için bizden gizli sahile inerek kaçırdığını hepimiz gördük. Bir şey yaparken abartmayalım. Kendimiz yapmazken başkalarından beklemeyelim.:))

Şunu eklemeyi unuttum. Yani, kısıtlayıcı bir liste yaparken, listeyi geniş tutmaktan yanayım.

Serhat bey bu özelliğin farkında değildim. Bir düzenleme için altyapımız hazırmış. Bu çok iyi haber:) Şunu da unutmamak lazım: Yaban hayatın çok zengin olduğu dönemlerde avcılık da kabul edilebilirdi. Ama günümüzde çok büyük bir tür yokoluşu yaşıyoruz Belki birkaç yıl sonra bugün bol sandığımız türleri de göremeyeceğiz. İşin şakaya gelir yanı yok. Farkına varmamış olanlar için, çok sayıda biliminsanının son duyurusunu ekliyorum (Türkçesini bulabildiğim): Bilim insanlarından korkutan açıklama: Dünya altıncı kitlesel yok oluşa doğru ilerliyor . DHA 12 Temmuz 2017 Çarşamba Bilim insanları, yapılan araştırmaların son birkaç on yılda milyarlarca hayvanın yok olduğunu işaret etmesiyle "biyolojik yok oluş"u tartışıyorlar. Araştırmalar, doğal hayatın son birkaç on yılda maruz kaldığı "biyolojik yok oluş"un Dünya’nın altıncı kez "kitlesel yok oluş"a doğru ilerlediğini gösteriyor. Yaygın ve ender türleri inceleyen bilim insanları, yerel ve bölgesel olmak üzere milyarlarca hayvanın yok olduğunu söylüyorlar. İngiliz The Guardian'ın haberine göre, Krizin sorumlusu olarak aşırı nüfus ve aşırı tüketimi işaret eden bilim insaları, bu durumun insanlığın hayatta kalma şansını da tehlikeye attığını söylüyorlar. https://www.ntv.com.tr/galeri/teknoloji/bilim-insanlarindan-korkutan-aciklamadunya-altinci-kitlesel-yok-olusa-dogru-ile,TvKa1m0nG0qSr2VH8Us-UA/7Fe3wEm7h0SihrIMx8vI8A https://www.theguardian.com/environment/2017/jul/10/earths-sixth-mass-extinction-event-already-underway-scientists-warn

Keske kuslarin dili olsa da anlatsa biz ne saygisizliklar yapiyoruz onlara ya da diğer dogada yasayan turlerin dili olsa...

Haftaya 2018 Trakus Kongremiz olacak, Tüm yönetim toplanıyor. Bu forum ve konusu gündeme girecektir. Tür listemizde şöyle bir ayrım var: Tür listemiz in linki , türkiyenin kuşlarına basınca , en sağ üste ikona basın. Altaki metin ise türlerin statü harfleri ve açıklamaları. Türün nadiratı veya çok bulunurluğu hakında bilgi içeriyor. H (er mevsim) Yerli Türkiye'de yuvalayan ve yaz kış aynı bölgede kalan türler. Y (az) Yaz Göçmeni Üremek için Türkiye'ye gelen ve kışı başka ülkelerde geçiren türler. K (ış) Kış Göçmeni Sadece kışı Türkiye'de geçirmek üzere gelen türler. G (eçit) Geçit Türü Üreme alanı ile kışlama alanı arasında gidip gelirken sadece göç döneminde ülkemizde görülen türler. küçük harf Nadir ancak düzenli olarak görülenler. ex Soyu tükenenler. r (astlantısal) Rastlantısal konuk Türkiye'de çok nadir olarak kaydedilen türler. İpekkuyruk ( k ) statüsünde , yani nadir ancak düzenli görülen bir kış türü. Listededeki statüye göre bir çalışma yapılabilir.

Senden sonra yazdım ama sana cevaben yazmadım Sadık :) Benim nadirden anladığım, TR ye az sayıda gelen ve ürkütülmesin de bir sonrakine daha çok sayıda gelsinler diyebileceğim kuş mesela. Bunun teknik olarak da nadiratlığına da karşı değilim. Akademik kişiler bu TR için nadir türdür derse benim için nadirdir.

Alihan Abi neye göre nadir İpekkıyruk bazı kuzey ülkelerinde serçe misali diye biliyorum,yanlışım olabilir.Bence nadir demek tüm dünyada anlamında.Mesela Balık Baykuşu.İpekkıyruk görsel açıdan çok güzel kuş oda yasak olacaksa ne anladım bu işten gidip öldürelim diyen yok sadece fotoğraf çekelim.

Yukarıda bahsettiğim, Fotoğraf Kalitesi = Teknik Kalite. Tüyleri illa sayılacak veya tüylerin arasından bitler görünecek.

Dünyada örneği olmadığı gibi TR dede sadece fotoğrafa yönelmiş kuş sitesi olmaz ve tutmaz. Trakusun olduğu gibi hem foto hem tür sitesi olmak zorunda. ancak Trakus fotoğraf kalitesinde standartları yukarı doğru çok zorluyor. bundan dolayı yaklaşmak farz kabul ediliyor. Nadir tür bulunduysa galeri dışında başka yerlerden de duyrulabilir ve galeriden duyrulması yasaklanabilir (nadir tür listesi sitede duyrulabilir). İpekkuyruklar hafta sonuna kalır vede hava güzel olursa sonuçları izleyip görelim.

Açıkçası daha bugün bir adet 4k foto koyan üye olarak biraz yüzüm kızardı hata yaptık eyvah dedim:((Kimsenin yanından bile geçmeyeceği pis suların içinde saatlerce kamuflajda zaman geçirip bir kaç iyi kare almak ve kuşları seyretmek şuan hayatımda ki en güzel ve özgür anlarım.O kadar hareketsiz kaldığım anlar vardır ki tüm vücudum kasılmıştır bu durumu hırs olarak algılayan varsa emeğe saygısızlıkla suçlayabilirim.Riva da insanlar sürekli yanımdan gelip geçerken tek noktada saatlerimi araç içinde sessizce beklediğimi bir çok üye görmüştür.Ve o saatlerin sonunda yakından çektiğim ve doya doya seyrettiğim kuşlar var.Şimdiye kadar araçla giderken çarptığım Leylek haricinde zarar verdiğim kuş olmadı.Yakından kuşları çekmenin etik açıdan yanlış olduğu gibi yanlış bir algı oluşuyor gibi.Kendimden örnek verecek olursam doğa ve kuşlara yönelmem öncelikle fotoğraf tutkusuyla başladı,benim gibide eminim bir çok insan vardır.Levent Abi'ye tamamen katılıyorum.

Sadece nadir, az gorulen turler için 4K vs. kaldirilsin anlamında algiladim onerileri. dg

zafer hocam... bende bu sözlerine " . (nokta) "koyarım...

bence 4K, FHD ve GF nin kalkmasına karşıyım ben. Çünkü ileri bir tarihte yeni bir site açıldığında ve bu site türe değil de sadece fotoğrafa ve kalitesine, estetiğine göre değerlendiren bir site olduğunda buradan bir çok üyemizi kaybedebiliriz. Dolayısı ile tam tersine sitemizin albenisini artırmak daha fazla yeni üye katılımını sağlamak ve bu gibi tartışmaları daha çok gündeme getirerek üyelerimizin bilinçlenmesini artırmalıyız diye düşünüyorum.

Benim bahsettiğim fotoğraf kalitesi veya kuşlara olan mesafe değil, çok başarılı ve kuşları rahatsız etmeden çekilmiş kamuflaj örnekleri veya anlık karşılaşmalarda yakalanmış enstantaneler var, Benim anlatmaya çalıştığım insanların hırslarına yenik düşüp tabiri caizse "pozisyonu zorlamaları"

4K ve FHD fotoğraf yüklemeyi vede GF yi kaldırırsak bir nebze bu sorunu çözeriz gibi geliyor bana Mustafa.

Zafer Bey, Aynen katiliyorum, üstelik otuculer kuslarim agirliklari 10 gramdan 70 grama kadar, biz onlarca kat buyukuz onlardan. Evinizin icinde sizden onlarca kat buyuk bir yaratik ya da yaratiklar dolastigini düşünün.  dg

Nukhet Hanımcığım, Duyarlılığınız için tesekkurler. Kayit ivin tebrikler. Umarım ipek kuyruklarda fotoğrafçı ve gözlemcilerde mutlu olur, mutlu sonla bitsin bu heyecanli hikaye. Sevgiler,

Konu önemli olmakla beraber birşeyler yapma konusunda çok istekli olunmayan bir konu.Farklı zamanlar da dile getirilen fakat şu zamana kadar herhangi bir ilerleme kaydetmediğimiz konu.Musatafa bey yapılan yanlışlarla ilgili örnekler verdi eminim bir çoğumuz bu tip durumlara şahit olmuşuzdur.Benim de düşüncem türün duyurulmamasının bir çözüm olmadığı yönünde.Bu şekilde davranmak sadece belli türleri korumaya yardımcı olabilir fakat bizim için aslolan bütün türlere karşı doğru davranış geliştirebilmek olmalı.İpekkuyruk ne kadar değerli ise arıkuşu da en az o kadar değerlidir. Sonuç olarak her kişi kendinden sorumlu olduğunu bilmeli ve yapılan yanlışların sonuçlarına hep beraber katlanacağımızı aklından çıkarmadan hareket etmelidir.

Bir an için olayı tersinden ele alalım... Farzedelim ki kuşlar insan gözlemcisi ve fotoğrafçısı...yani ''İnsancı''... Gözlemlemek ve fotoğraflarımızı çekmek için peşimizdeler... Beslenirken ,doğururken ve çocuklarımızı büyütürken...kapımızda ,penceremizde her yerdeler...bize nefes aldırmıyorlar ,devamlı özelimize giriyorlar... Bir düşünelim ,neler hissederdik? ................................................................................... Başka sözüm yok !..

Benim şahsi görüşüm "gelişmiş" (kuş gözlemciliği, doğa sevgisi ve doğa koruma adına) ülkelerdeki gibi kaydın saklanmaması, aksine olabildiğince hızlı ilan edilmesidir. Ama bizdeki esas sorun ana sayfada 4k yayınlayacak kadar net ve yakından fotoğraf çekme hevesi. Geçen hafta Akçaylak vakası, yeşil arı kuşlarının yuvalarına yapılan tacizler, arıkuşu yuvalarına saplanan dallar, Puhu yuvasında çalınan canhıraş sesler, Şah kartalların yuvalarının olduğu tarlalarda gezen araçlar, uçar fotoğrafı çekilmesi için araçlarla kovalanan bir kaç nadir tür ve bu eylemleri yapan bazıları hala içimizde olan arkadaşlarımızı düşününce bizim doğa etiği konusunda kendimizi geliştirmek konusundaki eksiklerimizi görmemiz gerek. Sonuç olarak nadir bir kuş gördüğümüzde olabildiğince çok gözlemcinin kuş görmesinden ziyade, 1- herkesten önce en iyi fotoyu çekip siteye en erken yüklemeye çalışmak, 2- En iyi fonda en yakın fotoyu çekmeye çalışmak 3- Kuşların en diken üstünde olduğu anlarda- avlanırken veya avını yerken, beslenirken fotoğraflarını çekmeye çalışmak, 4- En sade pozlarını verdikleri yuva tüneklerinde en yakın pozlarını çekmeye çalışmak Konularını konuşmamız lazım. Avcıların Avrupa'da av serbest, günlerce avlanıyorlar, yüzlerce kuş vuruyorlar şeklindeki efsane anlatımları gibi, oralarda da nasıl çekiyorlar kuşları dediğinizi duyar gibiyim. Sonuç olarak ben henüz etik kurallara riayet konusunda alacağımız çok yol olduğunu düşünüyorum. Selamlar.

Tebrikler efsane kayıt olmuş Nükhet Hanım. Geçen sene İngiltere'de nadir türler kaydedilmişti. Buralarda pek sık göremediğimiz uygulamaları orada görmüştüm. Kuşa belli bir mesafeden yaklaşmak yasaktı ve kuşçular alana sırayla alınıyordu. Belirli bir süre seyredip/fotoğraflayıp sıranın sonuna geçiyorlardı.