Mehmet Bey merhaba
haftasonu Ovaçiftlik ve Yay Gölü civarında bir kaç saatlik bir gözlem yaptım. bilmiyorum gördünüz mü
http://www.trakus.org/kods_bird/uye/?fsx=gozlem&islem=oku&detay=379
sayfasına da yazmıştım. durum dediğiniz gibi ama ilgi hala sürüyor. hemen dünden bir örnek; aynı zamanda sitenin üyesi olan ve köyde pansiyon işleten Atalay Bey, telefon açtı. beş ingiliz turisti gezdirdiğini söyledi. şartlar düzelip eski haline yaklaşsa eminim ilgi katlanarak artar.
öncelikle tarım politikalarımızı değiştirmek daha da önemlisi, DSİ yi Çevre Orman Bakanlığı bünyesinden ayırmak lazım. Hele hele su kökenli patronu varken! önceleri DSİye karşı ÇOBlığı dengeleyici oluyordu, malum. Tarım alanı elde etmek için sayın Papadan beri yani 1950 sonlarından bu yana aktif kurtma faaliyetleri yapıldı. maksat toprak reformu dendi. ağalardan alınamayan arazi, göllerden, sualak alanlardan elde edilip dağıtıldı. Bugün Amik Gölünün durumu da içler acısı. hele Hotamış Sazlıkları. hergün yeni bir obruk oluşuyor.
Sözü uzatmadan, Kayseri ve Niğde gibi aynı havzadan beslenen bu yerlerde şekerpancarı üretiminden vazgeçilmeli. diğer su seven ürünlere de. damlama yöntemi yavaş yavaş oralarda yaygınlaşıyor. ancak üst taraftaki köyler sazlığa gelecek suyu çoktan sahiplenmiş görünüyor. önce tarlalara.
kısaca tarım politikaları değişmeli ve yapılacak çalışmalar öncekilerden farklı olmalı. genellikle bir firmaya ihale edilen rapor, ürün vermekten ziyade firmaların ve projede görevli kişilerin para kazanmasından pek öte geçmiyor. formaliteler sağlanıyor o kadar. Eğer tersi olsaydı dünyanın parasıyla yaptırılan GEF II projesi, master projesi ve diğerleri ile hem sazlık hem diğer pek çok alan ihya olurdu. çalışmaların bir TÜBİTAK projesi veya üniversite araştırma fonu projesi gibi bilimsel çalışmayı öncelikli tutması gerekiyor fikrindeyim.
son olarak; tünelle gelecek suyun alana bırakılması dikkatli yapılmalı. ortamın beklediğinin üzerinde su da dengeleri bozacaktır. özellikle normal şartlarda tuzlu alanlarda su-tuz dengesi bozulacaktır.
görüşmelerinizi yapın, üzerimize düşen bir görev olursa lütfen arayın. herhangi bir maddi karşılık beklemeksizin ben gönüllüyüm. burası da vatan toprağı, sınırda nöbet tutmaktan bir farkı yok. hep söylüyorum, düşman işgalinde kaybedilen yerler geri alınıyor; ancak çoraklaşan, kuruyan yerler ise imkansız. düşman işgalinden beter.
fazla uzun oldu, kusura bakmayın. selamlar.