FORUM

Kuşçuluk zor zenaat !..
Birkaç yıl önceydi ;bir çalıya araçla yaklaşmış bıyıklı ötleğen çekmeye çalışıyorum
ana yoldan 40-50 m.kadar uzaktayım
geçip giden bir araba az ilerde durdu ,sonra geri geri geldi ve tam arkama parketti
içinden inen üç jandarma yanıma gelerek ne yaptığımı sordu
kocaman lens ve fasulye torbası hakkında bilgi verdikten sonra ,kolay gelsin hocam diyerek uzaklaşıyorlardı ki sordum:
-Önce bir hışımla geldiniz ama birden yumuşadınız ,hayırdır

-Hocam ,ön camdan uzanmış bir bacak var dedi arkadaş ;onun için geldik

-Hmmm
dedim ,peki öyle olsaydı cezası neydi gençler

-Kem küm
kem küm
kolay gelsin hocam ,iyi günler













































..
Yamanlarda bir su kaynağı başında fotoğraf çekmeye çalışıyoruz ,ana yoldan bayağı uzak
yanıma ,yakın köyün muhtarı olduğunu söyleyen biri geldi.Hoş beşten sonra kuş fotoğrafı çektiğimi söyleyerek merakını giderdiğimi zannettim.O da telefonunu verdi ,bir sorun olursa çekinmeden arayabileceğimi söyledi
ve gitti

Aradan on dakika geçmemişti ki bir jandarma arabası canhıraş siren sesleri arasında ,tozu dumana katarak az gerimizde durdu
içinden iki silahlı er ve bir astsubay inerek yanımıza geldi
kimlik muayenesi ,bagaj kontrolü derken dayanamadım sordum
yahu gençler ,elimde makine ve lens var ve gördüğünüz gibi fotoğraf çekiyorum
hayırdır ,sorun nedir
bagajda ne aramıştınız da bulamayınca çok şaşırdınız ,hatta dumur oldunuz
😊
Boşver hocam ,sorun yok
devam edin dedilerse de aralarındaki konuşmadan ,biraz önce sohbet ettiğimiz muhtarın bizi defineci diye ihbar ettiğini anladım

Tüm kuşçulara önerimdir ;uyanık olun ,hobiniz konusunda fikri olmayan her kes için birer potansiyel suçlusunuz
aman diyeyim ,’’Dünya durdukça pu
.luk yaşayacaktır
’’😊










































Yine bir gün arazideyim ,yanıma her halinden sürünün sahibi olduğu belli olan bir çoban geldi
önce uzaktan bayağı izledi ,ne olup bittiğine bir anlam verememiş olacak ki yanıma geldi,
-Bey kolay gelsin hayırdır ?
-Kuş fotoğrafı ve videosu çekiyorum

-Neden ,ne işe yarıyor

-Bu bir hobi ,seviyorum bu işi
doğayı ,kuşları ,arazide olmayı seviyorum

-Peki bunun getirisi nedir,ne kadar kazanıyorsun?
-Yok ,bunun bir getirisi yok
bayağı bir götürüsü var

-Nasıl yani?
-Bayağı masraflı bir hobi

-Yani bir şey kazandırmıyor ,üstelik masraflı
hem dikkat ettim saatlerdir kıpırdamadan arabanın içinde iki büklüm bekliyorsun

-He valla ,doğru söylüyorsun
şimdi fark ettim ,belim bayağı ağrıyor ,bacaklarım uyuşmuş

-Bey sana bir şey diyeyimmi ,ama bana kızmaaa

-Yok kızmam ,söyle

-Anam derdi ki sende akıl yok Niyazi
yaw abey ,kusura bakma ama sizde hiç akıl yok
😊
Söz vermiştim ,kızmadım































Gedizmen’le Gölmarmaradayız
göl bayağı çekilmiş ,100-120 m. kadar alanda hiç su yok ,göl kıyısı kupkuru görünüyor
üstü kuru görünse de altı balçık ;tabii bunu acı bir deneyimle anladık
evet ,tam tahmin ettiğiniz gibi ,sığır balıkçıllarına daha fazla yaklaşmak için kuru görünen göl kıyısından içeri doğru girmeye başladık
ben bir ara inip kontrol etmek istediysem de Gedizmen ‘’Hocam sorun yok ,kuru görünüyor’’ diye ısrar etti
sanırım benim de biraz öyle olması beklentim vardı ki pek itiraz etmedim
araba güçlü bir arazi arabası ,ama ne olursa olsun balçığa saplanan bir arazi arabası için tek kurtuluş vardır ;en yakındaki TRAKTÖR
çabaladıkça daha da battık ;araç balçığa oturdu

İndik arabadan ,az ileride bir traktör ,çalışır vaziyette ve arkasında kalın zincir demeti

Aaa ,ne tesadüf
iyi ki az ileride bu traktör varmış
gittik traktörün yanına ,sürücüsü bir havalarda ki sormayın
burnundan kıl aldırmıyor
konuşurken yüzümüze bile bakmıyor
meğer adamın ek işi oymuş ,batan arabaları traktörle çıkartmak
bizim gibi onlarca araç batmış o günlerde

Neyse ,sorunu anlattık ,o da hiç görmemiş ,farkında değilmiş gibi davranıyor
derken ,valla yardımcı olurdum ama hem acele işim var hem de mazotum bitmek üzere
dedi

Paranın gözünü seveyim ,yıl 2009
T.L. bayağı değerli ,çıkarttım yüz lirayı (şimdinin en az 500 lirası) uzattım
hiç ikilemedi ;
-‘’Bir deneyelim bakalım ,inşallah çıkar ‘’ derken seri bir hareketle parayı cebine attı


ve evet bir hamlede arabayı balçıktan çıkardık
bu arada da o köyün ve köylülerin ne kadar iyi niyetli ve yardımsever oldukları hakkında uzuuun bir nutuk dinledik
hem de hiç lafını kesmeden ,neme lazım
yarın bir gün belki tekrar işimiz düşer
belli mi olur
😊











































..
Işığınız bol ,lensiniz keskin olsun
sağlık ve huzurla kalın

Eyvaahh.. sen hala anlatıyorsun :)

Basın Kartının Niteliği Madde 4 - Basın kartı, a) Yerli basın-yayın kuruluşlarının Türk uyruklu sahip ve mensuplarına, yabancı basın-yayın organlarının Türk uyruklu mensuplarına ve bu Yönetmelikte sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının devlet enformasyon hizmetlerinde çalışan personeline, b) Gazetecilik dışında başka bir işinin bulunmaması şartıyla, yerli veya yabancı bir veya birkaç basın-yayın kuruluşu adına Türkiye’de mukim veya mukim olmamakla beraber görev alanı Türkiye’yi de kapsayan yabancı uyruklu gazetecilere verilen resmi nitelikte bir kimlik belgesidir. Basın kartı, bu Yönetmelikte belirtilen hallerde geçici olarak verilebildiği gibi, sürekli nitelik de kazanabilir.

Söz savunmanın... Adaş daha renkli ve kaliteli anlatmalıydın... o yazılarındaki akıcı öyküyü göremedim... sıradanlaşmış olay... :) Tabii ki ben haklıydım... Ve hakkımı korumak önemliydi... Kendi hakkını koruyamayan başkasını nasıl korabilecek ki... Bu konuda gelen şikayetler nedeni ile sık sık tamim yenilenmiştir... "Basın Kartı; 25.08.2015 tarih ve 29456 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Basın Kartı Yönetmeliği" hükümlerine göre, Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından, yerli basın-yayın kuruluşlarının Türk uyruklu sahip ve mensuplarına, yabancı basın- yayın organlarının Türk uyruklu mensuplarına ve Basın Kartı Yönetmeliğinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının devlet enformasyon hizmetlerinde çalışan personeline, gazetecilik dışında başka bir işinin bulunmaması şartıyla, yerli veya yabancı bir veya birkaç basın-yayın kuruluşu adına Türkiye'de mukim veya mukim olmamakla beraber görev alanı Türkiye'yi de kapsayan yabancı uyruklu gazetecilere verilen resmî nitelikte bir kimlik belgesi olup, ilgi (d)'de kayıtlı Basın Kartı Yönetmeliği'nin 5. Maddesinde de Basın Kartı'nın niteliğinin "Resmi nitelikli bir kimlik belgesi" olduğu açıkça belirtilmektedir." Önce yaptığı işi bilmeli insan... üstüne üniforma geçirip kendini alemin kralı saymaya kalkana her zaman bir çift lafım olmuştur... Arazi öykülerine gelince, hasbel kader elim kalem tuttuğu kadar "yaşamdan damlalar" yansıtacağım... O zaman ingiliz kadından, polislere... başına denk getirmeye çalışıyordumdan bir zamanların hızlı uzun saçlısının kamuflaj çadırındaki rüyalarına okursunuz...

Kulaçoğlu demişken aklıma "İngiliz yolcu" vakası geldi ama onu kaleme almak zor:)) Blogumda da paylaştığım anılardan bir tanesini burada da paylaşayım. Ben çıkıyorum ! Kimi kuş fotoğrafçıları keyfine düşkündür. Kimisi araçtan hiç inmez, kimisi asla yiyecek içeceksiz fotoğraf çekmez. Kimisi de gizlendiği yerde uyuyakalır. Neyse konumuza dönelim. Cavit abi ile gece üç gibi buluştuk. Beypazarı Kıbrısçık'ın dağlarında Kızıl ve Kara akbabalar hedefimiz. Yolda kılavuzluk yapacak köyden bir yol arkadaşı da bize katıldı. Alana vardık. Köylüler tavuk çiftliğinde telef olmuş hayvanları bir alana bırakıyorlar. Sabah beş gibi onlara eşlik ettik ve alana girdiğimizde bizi akbabalar karşıladı. Her şey yolunda, çok iyi bir kamuflaj çadır hazırladık. İki kişi içinde bekliyoruz. Bu iş olacak. Kuzgunlar gelmeye başladı. Çok akıllılar, biraz daha sabırlı olmalıyız. Hareketsiz ve sessiz geçen iki saatin sonunda ışık iyice güzelleşti. Çok az kaldı bu iş tamam derken Cavit abiden "ben sıkıldım" cümlesi çıkmaz mı? Cavit abi şarkı söyleyerek çadırdan ayrıldı. Bu kuşları kandıran iyi bir numaradır. Kuşlar sayı sayamaz tezi çoğu zaman işe yarar. Ben çadırda kaldım. Orada kaç saat kaldım bilmiyorum ama akbabaları bıraktım Kuzgunlar bile yere inmedi. Öğlen saatleri geldi. Bir an Cavit Abi'nin o sıcak sesini duydum. Serkaaaan hadi gel boş ver artık, gelmeyecekler. Çadırdan çıktım. Çıkmaz olaydım. Hemen arkamdan geçen patikada Cavit abi, köyden arkadaşları. Mangalı yakmışlar. Etler pişmiş, kırmızı biberler közlenmek üzere. Hemen merakımı yenmeliydim. Zor da olsa sorumu sordum; Abi ben tokum da siz ne zamandır buradasınız? Cavit abi; Ben hiç gitmedim. Arkadaşlar da bir iki saat önce geldiler. Acıkmışsındır al şunu ye. !!!

:)) tadı geldi aklıma:(

Kulaçoğlu ile arazi yapmak benim için vazgeçilmezlerden. Kulaçoğlu'nun en iyi özelliği sonsuz toleransıdır. Çok keyifli araziler yaptık. Eminim benim de çekilmez olduğum anlar, arızalarım oluyordur. Bunu en iyi içi sigara izmariti ile dolu kola kutusundan bir yudum alan “mutan” bilir. :)

harikasın zafer hocam

Burdur kampında Ömer abiyle benim arabayla geziyorduk son gün. Ucuz atlatmışım demek :)))

Büyük geçmiş olsun Ömerim
aslında Kulaçoğlu ile arazi yapmak bir ayrıcalıktır ,ama demek ki şanssızlık olmuş
😊 Sen bu travmayı birkaç yıla atlatacak kadar güçlüsün ,metin ol
😊 ‘’İyi haber alan kaynaklar’’dan öğrendiğime göre o polislerin durumu iyi değilmiş.Birkaç aylık psikolojik tedavinin yararı olmamış ;mesleği bırakmışlar
biri overlokçuluk yapıyor ,diğeri de vapurlarda patates-kabak soyma aparatı satıyormuş
😊 Klavyene sağlık ,selamlar
sevgiler

Karakol .... Zafer abi kalemine sağlık. Benim ilk aklıma gelen tabi ki adaşım Kulaçoğlu ile yaşadığımız bir anı. Kulaçoğlu ile Bolu-Geredede ormanlık bir alanda arabanın içinden kara kızılkuyruk fotoğraflıyoruz. Arkamızda Esentepe Huzurevi var. Huzurevinin işgüzar bekçisi bir ara yanımıza geldi. “Burada fotoğraf çekmek yasak” dedi. Nedenini sorduğumuzda da, “ben öyle istiyorum” tarzında cevaplar verdi. Ben de “Huzurevi ile hiç bir ilgimiz yok, arkamızda kalıyorsunuz ve orayı çekmediğimiz aşikar, işğüzarlığı bırak görevine dön” diye muhabbeti noktaladım ve fotoğraf çekmeye devam ettik. Güzel pozlar aldıktan sonra ilerleyip orman içindeki dar bir toprak yola girdik. Biraz sonra arkamızda, yoğun dalların arasından bir polis aracı belirdi. Durduk. Bir memur indi yanıma geldi. Huzurevi bekçisinin işgüzarlığının, bizim kuş fotoğrafçısı olduğumuzun farkında uyanık bir memur. “Nasılsınız, kuşları çekebildiniz mi?” diye nazikçe girdi konuya. “Biz sizleri biliyoruz ama hakkınızda şikayet var kimliklerinizi görebilir miyim” dedi. Ben kimliğimi verdim. Kulaçoğlu ise gazeteci kimliğini uzattı. Memur “beyfendi TC kimlik görmem lazım” deyince bizimki başladı gazeteci kimliğinin kabul edilmesi gerektiğini, nasıl önemli bir kimlik olduğunu anlatmaya. Aşağıdan ayağını dürtükleyerek konuyu uzatmamasını TC kimliğini vermesini ima etmeye çalıştıysam da bizimki susmuyordu. Memur yine de sabırlı ve nazik.. Kimliği görelim siz fotoğrafa biz işimize tavrında.. ama Kulaçoğlu gazeteciliğin tarihini yazımaya devam ediyor.. Memurun telefonu çaldı. -Buyurun komiserim- diye açtı. Belli ki karşıdaki amiri ne olduğunu soruyordu. “Yok, dediğiniz gibi fotoğrafçı arkadaşlar, bir tanesi TC kimliğini göstermemekte direniyor” diye cevapladı memur. Amirin tepkisi kaçınılmazdı. “Getir onları buraya!” Gerede Merkez Karakoluna gittik, çaylar içtik fotoğrafları gösterdik, sohbet ettik. Kulaçoğlu orada da susmadı. Gazeteci Kimliğinin üstünlüğünü anlattıkça muhabbet uzadı. Dayanamadım “amirim şunu nezarete atın da ben de fotoğraf çekmeye gideyim” dedim. Gülüşmeler ile ayrıldık oradan. 1-2 saatlik en güzel fotoğraf zamanını Kulaçoğlu sayesinde karakolda geçirdik. Kulaçoğlu ile anılarımızdan bir kitap olur.

İlgi ve katkılarınız için teşekkürler değerli arkadaşlar... Selamlar ,sevgiler...

3.hikayenin bir benzerini de ben de sanayideki ustamla yaşamıştım içimde kalmasın aktarayım:) Ustam şu arabayı muayeneye götürücem bir kontrol eder misin. -Tabi abi ne demek. (O esnada bagaja koyduğum evrak çantamı almak için kapağı açtım ve haftasonundan kalan kamuflaj, tripod, dürbün ustanın gözüne takıldı.) -Abi bunlar ne? Kuş fotoğrafı ve gözlemi yapmayı seviyorum da ustam onların ekipmanları. -O zaman bu büyüklerden fotoğraf makinen de var di mi? Var. -Pahalı de mi onlar? Ucuz değil tabi:) -Abi peki sana para veriyorlar mı çektiğin fotoğraflar için? (Gülerek) Yok kim para verecek, kendimizi eğlendiriyoruz. Arada da arazide arabanın altını sürtüp sana geliyoruz:) -Ha bi de para kaybediyon yani!!!

zafer hocam sohbetiniz çok güzel sonuna kadar merakla okutuyor iyiki paylaştınız selamlar

Parmaklarınıza sağlık abi çok keyifli bir yazıydı doğada insan beklenmedik olaylar ile karşılaşıyor sizin gibi değerli büyüklerimizden bubtarz yazılar bekliyoruz selamlar ..

Eline sağlık Zafer abi. Çok güzel anılar...

Yeni Olmamıza Rağmen Anlattıklarınızı Bir Bir Yaşadığımızı Söyleyebilirim Zafer Hocam Ellerinize Sağlık.Her Ne kadar Köylülere Jandarmaya Kızsak da Onlara da Hak vermiyor Değilim.Kablo kesip Çalan,İzinsiz Ağaç Kesen,Doğaya Hafriyat Döken,Zamansız Avcılık Yapan,Olmadık Yerde Ateş Yakanlar,Kısaca Kötüler Çok Oldukça Bizlere de Dikkat Çekiyoruz Doğada.Selamlar Saygılar...

zafer hocam.. beni eskilere götürdün.. iyi ki varsın.. sevgiyle kal..

Elinize dilinize sağlık. Ders niteliğinde güzel anılar...

Kalemine sağlık Zafer Abi...Eminim daha anlatacak çok anıların vardır.Hepimiz buna benzer olaylar yaşadık...Bazen gülünç bazen ibretlik zaman zaman da bu kadar da olmaz cinsinden...Bunun için bile bir forum açılabilir "Haftanın Hikayesi" adı altında...