İsa Çelik ile Söyleşi
Dijital fotograf nedir ?
Kimileri, "Dijital makine ile çekilmiş” fotografa dijital fotograf diyorlar.
Kimileri de oynanmış fotografı dijital fotograf sayıyorlar.
Kimi yarışmalarda dijital fotograf ayrı bir bölüm olarak değerlendirmelere sokuluyor.
Bir fotograf oynanmışsa gözden düşüyor kimilerince. Oynanmış fotografın oynanmamış fotograftan üstün tutulduğu çevreler de var. Ortalık toz duman.
Geleneksel yöntemle bir fotograf yaparken ne yapıyorduk:
Geleneksel yöntemle bir fotografı çekerken, çeşitli faktörler var bizim istediğimiz sonuç görüntünün oluşmasına etkili ve katkılı olan. Şu filmi değil de bu filmi yeğliyorsunuz. Şu filtreyi değil de bu filtreyi yeğliyorsunuz. Kullandığınız objektif de önemli. Her şey bir seçimdir. Bir şeyi seçerken, bir şeyi seçip bir şeyi kazanırken bir başka şeyi/şeyleri kaybedersiniz.
Bir negatif çektiniz ve karanlık odaya girdiniz. Filminizi develope ederken türlü çeşitli develope alternatifleri var. Birinden birini seçtiniz ve filminizi yıkadınız. Kuruttunuz. Elinizdeki filme göre ya da elde etmek istediğin sonuç görüntüye göre bir kağıt seçiyorsunuz. Gene elde etmek istediğin sonuç görüntüye göre bir developman kullanıyorsunuz. Az kontrastlı çok kontrastlı falan. Baskı sırasında kullanabileceğiniz çeşitli filtre faktörleri var.
Karanlık odada güzel, iyi bir baskı için belki günlerinizi harcarsınız. Filmi agrandisöre koyup düğmeye basıp develope etmiyorsunuz ki. Orasını koyulaştırıyorsunuz burasını açıyorsunuz, gerekiyorsa, anlayışınıza uygunsa, kadraj yapıyorsunuz. Kimi alternatif baskı yöntemleri uyguluyorsunuz. Vesaire vesaire vesaire... Ve sonuçta elinizdeki filmin, kağıdın, developmanın yani karanlık odanın olanaklarından yararlanarak, “sizin olan” bir baskı elde ediyorsunuz. Önemli olan yapmaktır, yakıştırmaktır.
Geleneksel kimyasal baskı yöntemi bu. Evet mi, hayır mı? Evet. Jerry N. Uelsmann dokuz agrandisör ile bir baskı yapardı. (Yukarıda)
Bu fotografla oynamak değil midir? Oynamaktır. Sanat bir kurmadır. Sanatsal eylem kurmacadır.
Dünya fotograf ustalarına bir bakalım. Örneğin: W. Eugene Smith’i alalım. Bildiğimiz ünlü fotograflarını çektiği gibi hiçbir işlem yapmadan olduğu gibi mi basmış? Hayır. Birinci kareler çekildiği ham halleri. İkinci kareler karanlık oda serüveninden sonra, Eugene Smith’in bize göstermek istediği halleri. Son iki kare de öyle... (Aşağıda
Bir şeyin, neyse o şey, kendi olanaklarından yararlanmak gerekir. Bırakın kendini öyle var etmek isteyen de öyle var etsin. Siz cici çocuk olun, öyle yapmayıverin. O sizin bileceğiniz bir şey...
Photoshop diye bir şey var. Ondan insanoğlu yararlanmasın mı? Fatih Sultan Mehmet İstanbul’ u alırken, gemilerini karadan yürütürken boynunda asılı bir dijital makinesi olsaydı o macerayı, o hengâmeyi çekmez miydi sanıyorsunuz. Çekerdi. Hatta, photoshoptan bile geçirirdi. Bırakın tutuculuk yapmayalım. Herkesin Ömer Seyfettin gibi hikâye yazmasını kararnameye bağlamayalım. Kimileri de öykü yazsın. Dünya batar mı? Batmaz. Merak etmeyin.
Peki tüm bunların sonucunda ortaya çıkan şeyler, biri fotograf iken diğeri değil midir ? Hayır… Hepsi fotograftır… Dijital manipüle edilmiş bir çalışma da benim için fotograftır. Filmin tadı, karanlık odanın zevki benim için ne kadar önemli olsa da tüm bunların hepsi fotograftır. Tutalım ki fotograf değildir. Başka bir şeydir ama. Olsun. Güzelse ne alâ. Güzel değilse bakmazsın, lâfını etmezsin olur biter...
Şimdi bir de şu, şimdilerde pek dillerde dolaşan “manipüle” lâfına bakalım. Benim bildiğim kadarıyla bu lâf ingilizce bir lâf. “Elle oynanmış” anlamına geliyor. Hemen Redhouse sözlüğüne bakalım.
Manipulate: el ile işletmek, hünerle işletmek veya yapmak, ustalıkla idare etmek, manevra yapmak; hile karıştırmak. Manipulation: el ile işletme, idare; manevra, dalavere, hile. Manipulative, manipulatory: el ile işletme kabilinden; dalavereci. Manipulator:İdare eden kimse; vurguncu kimse; telgrafta maniple; manipülatör.
Eğer, yapılanlara “hile ve alavere dalavere” diyor isek, kimyasal baskıda da yapıyorsunuz onları. Biraz evvel anlattım. Yok “elle oynamak “ diyor isek onu da yapıyorsunuz. Neden kimyasal baskıda alavere dalavere olmuyorda dijitalde yapınca sahtekârlık oluyor?
Dijital makine kullanıyor musunuz?
Şimdilerde bu soruyu şöyle soruyorlar genellikle “Peki siz dijitale geçmediniz mi halâ?” Sanki dijitale geçmek bir üst rütbeymiş gibi. Gerçi biraz öyle de oldu galiba. Dijital makinası olmayana ve Hindistan’ı görmeyene kız vermiyorlar.
Şaka bir yana ben de bir dijital makine aldım. Ben dijital makine ile de çekim yapıyorum, analog makina ile de... Ama dijital fotograf yapmıyorum. Dijitalin olanaklarından yararlanıyorum. Sten tabancaya prasa ile karşı çıkılmaz...
Yıllarca “ O Ses’in” peşinde koştum
Çocukluğumda ilk gördüğüm fotograf, radyomuzun üzerinde duran “ Hamiyet Yüceses “ fotografı idi. O yıllarda benim için “fotograf” kelimesinin karşılığı oydu. Hiç bilmediğimiz bir şeydi fotograf. Aile fotografımızı çektirmek için, babam bir fotografçı getirdi. Yeşillikler içinde (herhalde fotografın daha güzel çıkacağını düşünerek) bağın ortasında fotografımız çekildi. Fotografçı “ Dünya yıkılsa kıpırdamayacaksınız...” dedi. Adam örtünün altına girdi ve bir ses: “Klik !” İlk duyduğum fotograf makinesi sesi oydu. Yıllarca “ O Ses’in” peşinde koştum