Bazen diyorum... Ne kadar tehlikeli ve bir o kadar da umarsız olabiliyoruz...
Hani kızıyoruz ya bazen çekim yaparken kuş bir türlü yaklaştırmadı, uzaklaştı, durmadı falan diye...
Hakkı var canım güzel canlıların bizden korkmaya...
Umarsızca yaşadıkça bizler, hep sonuçlar fiyasko olmak durumunda...
Arada bir de vicdanımıza dokunulursa, az biraz burun sızlaması, iki damla da gözyaşı... tamaaam işte yetiveriyor şevkatli olmak için... Öyle mi?
Her neyse sadede gelelim... Edirne 14 Şubatında aşkın dansını sunan kuğuları seyre dalmıştım. Ne nazik ve narin, bir o kadar kibar canlılar... Aşkla kanatlanmışlardı belki oldukları yerden... Bir den bir kötü adam, bir tuzak peyda oldu olmadık yerden... ve acı son... Ölüm, nihayet...
Tasvirimden dolayı beni bağışlayın ama öyle geldi içimden... Tellere uçtuktan sonra tellere çarpıp ölen kuğuyu gördüğüm için anca böyle anlatırım dedim kendimce... Bir canın gözlerinizin önünde gittiğini görmeniz nedenli acı ve elem verici olduğunu siz koca koca insanlara anlatmama gerek yok bilirsiniz...
Selam ve sevgiler...