Simurg efsanesi;
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
O zamanlarda yeryüzünde, yönetenin ve yönetilenin olmadığı; herkesin dilediğince özgürce yaşadığı bir kuş toplumu vardır. Bu kuş toplumunda herkes, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü kavrayabilecek yetkinliktedir.
Ama günün birinde, bu kuş toplumu içinde bazı kuşlar çıkar ortaya ve ‘Yeryüzünde, padişahsız hiç bir toplum ve ülkenin olmadığı; bu nedenle kendilerinin de bir padişah seçmeleri; o padişahın kendilerine yol göstermesi gerektiğini’ dile getirirler.
Böyle düşünenlerin sayısı gittikçe artar. Ve günün birinde, bütün kuşlar toplanırlar. Oluşturulan mecliste, kendilerine liderlik yapacak en uygun kuşun, bir zamanlar Süleyman Peygamber’e bile kılavuzluk yapan bilge kuş Hüthüt (İbibik) olabileceğine karar verirler. Ve hep birlikte, Hüthüt kuşuna giderler. Ondan kendilerine liderlik yapmasını isterler.
Hüthüt, onları bu kararından vazgeçirmeye çalışır. Bir lidere gereksinimleri olamadığını; her birinin, doğru ve yanlışı, iyi ve kötüyü ayırt edebilecek yetkinlikte olduğunu dile getirir.
Ama kuşlar vazgeçmezler bu isteklerinde.
Bunun üzerine Hüthüt (İbibik), Kaf Dağı’nın ardında Simurg adında, kuşların bir padişahı olduğunu; onun kendilerine daha iyi bir liderlik yapabileceğini söyler. Ancak, gerçekte ona ulaşmanın zorlu bir yolculuk gerektirdiğini, 7 vadiyi geçmek gerektiğini ; bu yolda pek az kuşun başarılı olabileceğini de ekler.
Kuşlar kararlıdırlar. Kaf Dağı’nın ardına gidecek ve Simurg’u bulacak, ondan kendilerine padişahlık yapmasını isteyeceklerdir.
Böylece, Hüthüt kuşunun önderliğinde, yolculuk için kuvvet bulan binlerce kuş, günlerce süren bir hazırlığın ardından, Simurg’u bulmak için yollara düşer.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş.
Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş.
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.
Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Dudu kuşunun arzuladığı abıhayat;
Tavuskuşunun amacı cennet;
Kazın mazereti su;
Kekliğin aradığı mücevher;
Hümânın nefsi kibir ve gurur;
Doğan ın sevdası mevki ve iktidar;
Üveykin ihtirası deniz;
Puhu kuşunun aradığı viranelerdeki define;
Kuyruksalanın mazereti, kuyudaki Yûsuf.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...
Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
"Sİ-MURG ANKA - Otuz- Kuş" demekmiş.
Onların hepsi Simurgmuş. Her biri de Simurgmuş.
Simurg Anka’yı (bir kurtarıcıyı) beklemekten vazgeçerek,
şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek,
kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça,
her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. Şimdi kendi göğümüzde uçmak zamanıdır...
Herkese iyi hafta sonları...