İki günlük Samsun macerası iyi ve verimli geçti. Esmer çıvgın, Sülün, Küçük Altın Yağmurcun, Dağ Horozu ve Sarı Gagalı Keten Kuşu hedef türümdü.
4-5 Aylık bir el ense, gel keyfim gel ve 3 dönüm bostan yan gel Osman yapmaktan sıkılmıştım. Baktım herkes Samsun ve Rize arasında mekik dokuyor hemen telefon trafiğine başladım. Sonra Embiya abi ile telefonlaştık. Oda Muammer abi ile gitmeyi planladıkların ancak vazgeçtiklerini söyledi. Bende program yaparsanız haber verirseniz gelmek isterim masraflara ortak olurum(!) diye konuştuk.
Bir saat sonra Embiya abi aradı ve Çarşamba ve Perşembe günü Samsun ve Rize de havanın çok iyi olduğunu, Çarşamba sabahı mutlaka Samsun da olmamı söyledi. Bir heyecanla Hava alanını aradım, yer yok. 1 bilet buldum 1o.30 gibi hem zaman her fiyat uymadı. Otogara gittim maalesef bilet yok. Çünkü hem seçim ve Üniversitelilerin dönüşü ve hem de asker sevkiyatı varmış.
Sonra Embiya abiyi aradım ve bilet bulamadığımı gelemeyeceğimi söyledim. Oda sağlık olsun dedi. Dedi demesine ama 1 saat sonra beni arayarak Metro turizm Bölge Müdürü Ali bey bana yer ayarladığını söyledi. Aradım Tamam dediler. Hemen evin yolunu tuttum gerekli eşyaları alarak Otogarın yolunu tuttum.
Niğdeye Kadar 14 Nolu, Niğde Kayseri hostes koltuğu, Kayseri Çorum 27 nolu koltuk yolculuk devam etti. Çorumda koltuk kalmayınca yarım saat sonraki otobüse aktarıldım ve sabah saat 08.30 gibi Samsuna ulaştım ve Embiya abi ile buluştuk.
Hemen Deltanın yolunu tuttuk. Esmer çıvgın, Sülün, Küçük Altın Yağmurcun için. Deltaya girer girmez Sülün ile buluştuk ve bize nazlı nazlıda olsa poz verdi. Sonra Esmer Çıvgın için yerimizi aldık. Bir saat sonra kendini uzaktan saniyelik gösterse de bir da ha ortaya çıkmadı ve 3-4 saatin ardından oradan ayrılmak zorunda kaldık. Küçük Aştın Yağmurcun için dolandık ama maalesef bulamadık. Bizde Rizenin yolunu tutmaya karar verdik.
6 Saat sonra Rizeye İkizdere öğretmen evine vardık. Sabah 6 gibi Dağ Horozu için Ovit dağına doğru tırmanmaya başladık. İlk turda Dağ Horozunu bulamadık o yolu tekrar aşağıya inerek ikinci kez tırmanmaya başladık. Kuru çayırlığı geçtikten sonra kırmızı yemişlerin kenarında bulduk bu güzeli. Çok ürkek davrandı ve çalıların arasına kaçtı. Anca 20-30 kare çekebildik. Görmek bile yetmişti aslında. Sora kuru otlar arasından yemlene yemlene yukarı doğru çıktı ve bir daha da görünmedi. Ana çekmeyi başarmıştık. Sarıgagalı keten kuşu için Ovit geçidine doğru yola koyulduk. Zirvedeki yayla evleri arasında Sarıgagalı keten kuşu ve hedef listemizde olmayan Sarı çinteyi de çektikten sonra dönüşte Fırtına deresine giderek Derekuşunu da çektikten sonra dönüşe geçtik.
Bu arada Sarıgagalı Keten kuşunu yayla evleri arasında gördük ancak bir türlü poz vermedi. Bende arabadan inerek bize doru gelmesini şağlamak için çayırlıktan yürürken dizime kadar çamura battım. Sağ ayağım kaldırdım ayağım çizmeden çıktı. Bu kez sol ayağımı ileri atmak istedim bu kez de o çıktı ve dizime kadar çamura saplandım ve zor çıktım. Neyse ki bu zahmete değdi ve birkaç karede olsa kayıt alabilmiştik.
Burada bu güzeli çekmemde bana yol arkadaşlığı eden Embiya Sancak abime hediye ederken, Samsuna ulaşmamı sağlayan Metro Seyahat Yöneticilerinden Ali beye de çok teşekkür ediyorum
Çok iddialı bir kare değil ama nadir türümüzün ve gidiş dönüş 3 bin kilometrenin hatırına yüklüyorum. Beğenmeniz umuduyla herkese gönül dolusu selamlarrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr.