Sabah erkenden Ankaradan yola çıktım, sabah 07.00de Adem Akbıyık hocam ile buluşarak çorbamızı içtik ve daha sonra alana gidip, yürüdük. Her tarafta avcı vardı. Sabahtan akşama kadar silah sesleri tüm gölün çevresinde yankılandı. Resmen suyun içine bidonlar yapmışlar, kayık ile kuşları gölün ortasından avcılara sürüyorlar, sürerken bile ateş ediyorlar, ördek sesi kaz sesi verip, gümelerin içinden ateş ediyorlar. Gerçekten durum içler acısıydı.
Kesinlikle bu av işine TRAKUS yönetiminin el atması lazım, çekecek kuş kalmayacak ne yazık ki!
Birinci Sakarca grubu geldiğinde kuşlara doğru giderek onları avcılardan kurtardım. İkinci grup karşıdan göründü, Adem hocam geliyorlar dedi, gerçekten kalabalık bir gruptu, üç grup halinde geldiler. Tam inecek yer olarak avcıların önünü seçtiler. Ben sazlıkların arasından fırladım ve kuşlar üzerine koşarak gittim. Adamlar çıldırdı ve ateş etmeye ve bana bağırmaya başladılar. Ateş ederek beni korkutmaya çalıştılar. Hiç arkama bakmadan bölgeden ayrıldık. Kuşlar kurtulmuştu.
Bu kuşu 2015 yılında Samsunda gidemediğim için çekememiştim. Bu yıl iki defa Manyas Kuş cennetine gitmeme rağmen çekemedim. Yani tam bir belalı tür olmuştu. Bu nedenle bu kuşun çekiminde bana yardımcı olan sevgili Adem AKBIYIK hocama, misafirperverliği ve muhabbeti için çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla.