Soner Bekir ile yaptığımız keşif arazileri neticesinde ülkemizde ilk kez kaydedilen Çöl Kulaklı Toygarı fotoğrafı. Bu bir tesadüf değildir. Kuş gözlem alanlarını, kuşları yaşama ve anlama biçimidir. Bunun neticesinde uzun süredir takip ettiğim ve korumak için canımı dişime taktığım Milleyha\'da, eski dostum Soner ile gerçekleştirdiğimiz bir dizi keşif arazisi sırasında piyango 23 Nisan\'a çıktı. Çocuklarımızın geleceğine bırakmaya çalıştığım, adeta hayatımın bir bölümünü adadığım Milleyha, resmen \"eğer benim yanımda durursanız, ben de sizi sevindirecek kuşları önünüze çıkartırım\" dedi. Geçen seneden beri birçok bomba türe ev sahipliği yapmasını geçtim, Türkiye\'deki en önemli kuş göçü rotalarından birine ev sahipliği yaptığını tekrar tekrar bize hatırlattı. Aynı gün içerisinde Türkiye için bir yeni tür, yani Çöl Kulaklı Toygarı\'nı, 4.kere görülen Küçük Çöl Toygarı\'nı ve 6.kere görülen İbibik Toygarı\'nı kayıtlara geçirdik. O gün alana yakın kuş gözlemcilerine akşam alandan ayrılmamalarını, yakınlarda kalmalarını, geçen seneki Çöl Çobanaldatanı\'nı tekrar bulacağımı söyledim. Bunu söylerken içgüdülerimden öte, bu olayı kavrayış biçimine güvenişimi esas alabilirsiniz. Sizi iyi bir gözlemci yapan şey de budur. Neticede, akşam künefelerimizi yerken, kalan kuşçularla araziye çıktık. Geçen sene akşam 9:30\'da karşılaştığım kuşla benzer saatlerde karşılaştık. Aynı davranışları gösterdi. Uzaktan kaçtı, defalarca... Çıldırıyordum! Bir kez daha olmaz, bu sefer fotoğrafını daha iyi çekmeden gitmemeli diyordum. Muhtemelen çölde ışık kaynakları olmadığından ışıktan aşırı ürküyor bu tür. Epey bir uğraşıdan sonra, giden gitti, sabaha karşı 4:30\'da kayda değer fotoğraflarını alabildim. Bir gün sonrasında kum fırtınası şiddetlenmişti. Bir Çöl Kulaklı Toygarı, iki Küçük Çöl Toygarı ve gün sonuna doğru TAM BEŞ İbibik Toygarı Milleyha\'da dar bir alanda geziniyordu. Aklımızı oynatmamamızın sebebi bunun zaten böyle olacağını biraz öngörüyor olmamızdı. Gene de sizi en başa götürüp, Soner ile Küçük Çöl Toygarı ve Çöl Kulaklı Toygarı\'nı ilk gördüğümüz andan bahsedeyim. Sabah araziye çıkmışız. Soner ayılamamış, çorbacıda ayılmaya çalışıyor, kum fırtınası ise gözlerimizi yakıyor. Geceleyin de tam zamanlı arazi yaptığımızdan epey yorgunum. Soner\'e \"her şey bomba bir tür bulmak için çok uygun\" dedim. Çünkü geçen senede hep aynı hallerde bulduk o bomba türleri. Arazide dolaşırken bir Bozkır Toygarı sürüsü kalktı. Gergindik. Her an bir tür çıkabileceğini biliyorduk ama yaygın türleri ayıklamak hem kolay hem zordu. Ya aralarına bir şey karışmışsa duygusu, tecrübemiz ile dengeleniyordu. Sakince devam ettik ve BOOOOM. Önümüzde iki kuş! ÇÖL KULAKLI TOYGARI! Resmen sessizce bağırdım. SOLDAKİ KUŞA BAK, SOLDAKİİİ... Soner, ben \"Çöl Kulaklı Toygarı\" dedikçe, \"abi değil, KÜÇÜK ÇÖL TOYGARI\" diyor! Bir an birbirimize baktık, sonra kuşları değiştirdik. OHAA. İki farklı çöl türü, Milleyha\'ya sürüklenmiş ve birbirlerini bulmuşlar. Sevinç çığlıkları içimizde patlıyor, önümüzdeki kuşları kaçırmadan kayıt fotoğrafları alıp birbirimize sarılıyorduk. Soner, \"rüyada değilim değil mi\" dedi. \"Hayır, oluyor abi, tamamen gerçek\" deyip sarılmaya devam ettik. Kuşlar bir süre sonra birbirlerinden ayrıldı ve Çöl Kulaklı Toygarı o gün bir daha görünmedi. Ertesi gün Süleyman Ekşioğlu, tekrar buldu. O sırada birkaç karesini tam da istediğim gibi alabildim bu yeni türün... Ne diyelim, biz kuşları yaşamaya ve onları anlamaya çalışırken, onlar da bizi sevip tercih ediyor galiba. Sevgiler, selamlar, saygılar...