…(Artık Paçalı Baykuş’un olduğuna emin olunduğu ve kuşun ses çıkardığı ağaca 15 metre kaldığı sırada)
Emin: Gördüm, gözlerinin parlamasını gördüm! Lütfen ışığı oraya tutun. Hayır, göremiyorum. Ellerim titriyor göremiyorum, hay aksi, nerdesin sen? Heyecandan ellerim titriyor baksanıza!
Lütfen beni bir dakika bekleyin…Kuşu kaçırmadan görmemiz lazım, gördüğüm an işaret edeceğim, çıt çıkarmadan gelin!
(15 sn sonra-Fenerle 3 metreden ağaçları taramaya devam ederken)
Nerde bu kuş? Nerdesin? (o sırada ses kesilir) Eyvah yoksa gittin mi? Yapma lütfen, ses ver gene hadi! Hah hayır buradasın hala, göster yüzünü bana, senin için geldim buraya. Bana baktığını biliyorum, hadi Allah’ım kalbim duracak!
Sesinin, çok sık ağaçların arasından geldiği bir yerde ve benim heyecandan bütün vücudumun zangır zangır titrediği bir sırada göz göze geldik Paçalı Baykuş’la! O an, dünya üzerinde yaşadığım bütün zevklerin üstünde bir heyecanla ve yere yığılacak kadar başım dönerken 3 kare fotoğrafını çekebilme başarısını gösterdim. An, tarif edilemeyecek kadar derin duygularla yaşandığından insanın anlatmasının zor olduğu ve hatta hatırlamakta zorlandığı bir dizi enerji yoğunluğunun uyuşmasıydı. Paçalı Baykuş, Türkiye’de ilk kez o şaşkın ifadeli yüzüyle bize baktı:)
Son üç aydır bu tür için kafa patlatıyordum. Rastgele dolaşmaktansa bilginin önemini bildiğimden, bir çok türde olduğu gibi Paçalı Baykuş’la da ilgili her şeyi öğrenmiştim. Tek sorun, bu bilgiyi ortaya dökebilecek maddiyatımın olmamasıydı. Dörtçeker’in desteği ile bu görülmemiş son efsaneyi ortaya çıkarmak için doğru zaman olduğunu düşündük. Her ne kadar bu kuşu bulmak için çok doğru bir mevsim olmasa da kuşa olan sevgimiz ve bilgimiz bizi resmen onun bulunduğu noktaya götürdü. Arazimizin ilk gecesi, aramaya önceden karar verdiğimiz ilk noktada 10 dakika içinde varlığını tespit edip, sonraki 15 dakikada da fotoğrafını çektik.
Kendi kurduğum ekibimde yer alan biyologlar, Dilek Şahin ve Eylül Dizdaroğlu’na arazide geçirdiğimiz vakit süresince olan uyumlulukları ve yardımlarından dolayı sonsuz teşekkür ederim. Dörtçeker grubundan Ayhan abi’yle hayalimizdi camiamıza ortak bir bomba tür kazandırmak. Bunca zamandır gezmediğimiz dağ taş, dere tepe kalmadı. Bunu efsane bir türle sonuçlandırmak istiyorduk, sonuçlandırdık. Her zamanki gibi arazideki müthiş performansıyla göz doldurdu. Kuş olduğu zaman, fırtına gibi estiğini, onunla araziye çıkmış olanlar iyi bilirler. Her türlü destekleri için dörtçeker grubuna; Ayhan Öztürk, Alper Varon, Ercan Üç ve Kadir Dabak’a bir kez daha sonsuz teşekkürler.
Efsaneleri hayal edin, biz önünüze getiririz:)
dip not: Bu türle 395 tür oldum. O sırada yakınlarda olan Soner Bekir, üç saat içerisinde gelip kuşu gördü. O da 395. 400 e el ele gidiyoruz hadi hayırlısı:) Türkiye de görülen 10 tür baykuşun hepsini gören ilk Türk olmanın gururunu yaşıyorum...