Bir Kerkenez hikayesi:
Dün orta katta telefonla konuşurken bahçeye bakmakta idim, bir küçük yırtıcı tam çatıya doğru kafadan süzüldü, son anda yırtıcı olduğunu anladım, hız ve son kare silüetten
ama sanki kuyruk telekleri fazla ayrık geldi, ayağı sakat gibi filan
siluette bir terslik var.
bu tabii 1/x sn deki göz fotosu;
ben konuşmaya devam ettim, birden havada ufaktan tüyler uçuşmaya başladı
o saat anladım ki bu arkadaş bir kuşu yolmakta tepemde, o silüet bozukluğu da taşıdığı avından dolayı...
Acele telefonu kapatırsın, küçük makinayı alıp ekranı kendine, objektifi gez göz, çatıya kaldırırsın...
ve epey bi debelenme sonunda bacanın tepesindeki sac platformda hareketli bir kuyruk ucu görürsün.
kuş arkası dönük götürmekte diğerini...
cesaretlenip bu sefer +1 enstantane deyip bir iki poz ama sade kuyruk ucu çıkmakta
bir cesaret daha, pencerenin içine oturup çatının kenarcığından kafayı uzatıp bu sefer LCD den değil vizörden bakarak bir iki poz daha alırsın...
pozisyon ayağa kaldırmamakta ama artık hayvanı görebilecek vaziyette bu sefer yine LCD yardımı ile biraz daha kolumu kaldırıp iki üç poz daha...
tek el çatı kenarında, tek el kamerayı en yüksek pozisyona almaya çalışır, kafa geride; LCD den netlik var mı, kadraja giriyo mu bakarsın...
sol el yorulur
ama hayvan bana bu da ne, napıyor diye bakarken bir iki poz daha
sonra brunch(!) biter
hayvan uçup gider....
ken çatıya son bir lokmayı bırakır
yuvarlanır yanıbaşıma kadar
çiy et lokması
ama elimde bir sert
önce kafatası sandım,
sonra anladım ki yediği kuşun katısı(taşlığı)
ortasından hafif açık, biraz da tavuk tecrübemiz var...
küçükken bütün satarlardı tavukları ya,
neyse biraz teleklerinden filan toplamak üzere çatıya tüm gövde çıktım, birkaç önemsiz kiremit kırıp en tepeye baktım bişey kalmış mı diye
iki üç et noktacığı, bir de işte o düşen katı
o kadar katıyı inceledim içinde minicik tohumlar, her kuştaki gibi biraz kumdan irice çakıltaşları, biraz yaprak kalıntısı filan var
Ne olabileceğini fotoforumda izleyeceğiz, azzzsonraaa :)