Tutsak veya yaralı, çoğumuz böyle diyecektir.
Bu gün akşamüzeri Riva çayırlarını dolaştık. Bir ara toprak bir yolun kenarında durmuş bir araba dikatimi çekti, Dürünle baktım, olsa olsa, 100 mm objektifler ile hemen önlerindeki toprak setti n üstünü çekiyorlardı, bitki veya kelebek çekiyorlar zannettim. Rahatsız etmeden uzaklaştık.
15 dakika sonra çay kenarında aynı arabaya rastladık, Ahmet bey ve kızı Elif hanım, durdular, konuştuk , bize yol kenarında çektikleri bıldırcını, hiç kaçmadan onlara nasıl poz verdiğini anlattılar.
Ömer Furtun ile birbirimize baktık, oda aynı şeyi düşünüyordu, arabaya atladığımız gibi onları ilk gördüğümüz yere doğru ilerlemeye başladık. Yaralı olmalıydı, bulursak fotoğrafını çeker, durumuna bakarız diyorduk.
Akşam güneş batarken bir 15 dakika arama sonucu kuşu yoldan içerde, yeşil bir tarlanın ortasında bulabildik. Yerde pusmuş yatıyordu.
Önce 15 metreden, sonra 10 metreden, sonra netleme mesafesinden çekimlerini yaptık, Bıldırcın yere pusmuş pozisyonunu hiç değiştirmedi. Kesin yaralı dedim ve netleme sınırından daha fazla yanaşmak için hamle yaptım, kuş ayağa kalkacak ve yaralı olup olmadığını görecektik.
Ama PIRRRRRR
Ayağa bile kalkmadan , kanat sesleri hala kulağımda, diri ve tok.
Çok sevindim hem kuş sapasağlam ve sıhhatli idi hem de fotoğraflarını çekebilmiştik.
Bu işte o kuştur.