Çetin bey, siz ağaçlar hakkında beyenilerinizi ifade ederken, bir anda aklımın felsefi odalarında
Doğanın insanlaştırılması hakkında, -Ulu bir çınar gibi, ağaçlar ayakta ölür gibi ifadeler geldi, -
Sizin edebiyart bilgilerinizin yanında bilgilerim devede kulak kalsada şöyle bir ifade kullamak
istiyorum   İnsanlar yüce ve sonsuz olan birşeyleri betimlemeleri gerektiğinde hayvanlardan daha çok
bitkileri kullanıyor gibime geliyor , mesala ölülerin etrafını çiçekle donatmak, gelinlerin
başlarına çiçekten taç yapmak, barışmak veya sevindirmek için sevgiliye çiçek almak v.b gibi
herhalde kültürümüzde hayvanlardan daha çok bitkisel benzetmeler yapıyoruz   gibime geldi bir anda,

  :) Edebi bilgiler kısmı tebessüme sebep oldu, o kadar baştayım ki ne kadar okusam cahilliğim
karşıma çıkıyor, sanırım hep başlarda olacağım.
  Belirttiğim gibi ağaçlar ise çok farklı bir yere sahip bende, hepsinde ayrı bir estetik güzellik
var bunu zaten inkar edemem ama bir de tek başlarına için de barındırdıklarıyla ayrı bir dünyalar
sanki. Bunu da geçtik diyelim, arkeolojik eserlerden de farkı yok benim için; bilimsel yanını kenara
koyalım arkeolojik eserlerde işin o tarafını arkeologlar ve diğer bilimadamları inceliyor bize ise o
eserlerde tarihi hissetmek kalıyor ki bu başlı başına büyük bir zevk. İşte 300 yıllık bir ağaç da
aynı büyüyü veriyor bana. Ihlamur ağacı 1000 yıla kadar yaşayabiliyormuş bunu yeni öğrendim, ben bu
yaşta bir ağaç görsem gövdesine dokunur çevresinde geçen 1000 yılı yaşarım var mı daha ötesi ! 

zaman ayırdığınız için tesekkur ederim

vay yavru sen buralara gelır mıydın? hosgeldın sefa geldın sendenden kareler beklerız