Bu imalı sözler sizlere hiç yakışmamış....
Bu fotograflarla ilgili Serhat Trigelin bir yazısı:
Tutsak veya yaralı, çoğumuz böyle diyecektir.
Bu gün akşamüzeri Riva çayırlarını dolaştık. Bir ara toprak bir yolun kenarında durmuş bir araba
dikatimi çekti, Dürünle baktım, olsa olsa, 100 mm objektifler ile hemen önlerindeki toprak setti n
üstünü çekiyorlardı, bitki veya kelebek çekiyorlar zannettim. Rahatsız etmeden uzaklaştık.
15 dakika sonra çay kenarında aynı arabaya rastladık, Ahmet bey ve kızı Elif hanım, durdular,
konuştuk , bize yol kenarında çektikleri bıldırcını, hiç kaçmadan onlara nasıl poz verdiğini
anlattılar.
Ömer Furtun ile birbirimize baktık, oda aynı şeyi düşünüyordu, arabaya atladığımız gibi onları ilk
gördüğümüz yere doğru ilerlemeye başladık. Yaralı olmalıydı, bulursak fotoğrafını çeker, durumuna
bakarız diyorduk.
Akşam güneş batarken bir 15 dakika arama sonucu kuşu yoldan içerde, yeşil bir tarlanın ortasında
bulabildik. Yerde pusmuş yatıyordu.
Önce 15 metreden, sonra 10 metreden, sonra netleme mesafesinden çekimlerini yaptık, Bıldırcın yere
pusmuş pozisyonunu hiç değiştirmedi. Kesin yaralı dedim ve netleme sınırından daha fazla yanaşmak
için hamle yaptım, kuş ayağa kalkacak ve yaralı olup olmadığını görecektik.
Ama PIRRRRRR
Ayağa bile kalkmadan , kanat sesleri hala kulağımda, diri ve tok.
Çok sevindim hem kuş sapasağlam ve sıhhatli idi hem de fotoğraflarını çekebilmiştik.
Bu işte o kuştur.