Dün öğlen civarı, Ain sukhna da yırtıcı sayımımız sona erdi. Güneye doğru inmeye karar verdik. Aracımızın deposu boştu. Tamamen doldurduk. Tahmin edin ne kadar tuttu 45 litre benzin... 23 lira!!
420 km yol gittikten sonra Kızıldeniz kıyısında şirin bir kasaba olan Safaga da Kızıldeniz in adını taşıyan hayal martılarımdan birisini fotoğrafladım. Gerçekten çok güzel bir tür. Türkiye den bir kaydı var ancak o genç bireyi, bunun kadar güzel değil yani. Kara kuru bi şey, görseniz kuş deyip bakmazsınız :) Daha sonra onu da yüklerim.
Bugün Kızıldeniz kıyısındaki Safaga dan Nil nehri kıyısındaki Luksor a kadar araç kullandım. Her taraf kuş dolu. Nil vadisi zaten rüya gibi. Her yer çöl, bir ağaç bile yok burası ise yemyeşil :) Ak çaylak lar gözümüze ilk çarpan kuşlar oldu. Alaca yalıçapkınları ise serçe kadar bollar. Nil nehri gerçekten çok güzel, Fırat tan daha geniş ama her tarafı insanlarla çevrilmiş.
Tekrar benzin sıkıntısı yaşadık bugün, üstelik bayağı zorlandık. 90 ve 92 oktanlık benzin bulmak çok güç. Bulduğumuz istasyonlarda ise önünde 100 den fazla araç kuyrukta bekliyor. Luksor a 70 km kala, Nil kıyısında Qena kentinde kesin bulacağımızı söyledikleri benzini bir türlü bulamadık. Ne yapacağımızı şaşırmış durumdayken, insanlığın bütün dünyada aslında tek bir yerden geçtiğini gösteren bir olay yaşadık. Tam bir yola dönmüş, birine sormayı düşünürken arkamızdaki aracında bizim kiraladığımız modelle aynı olduğunu gördük. Bir iki el kol işareti ile araç durdu. 51 yaşında gülümseyen bir Mısırlı Halit abimizdi. Neredeyse hiç ingilizce bilmemesine rağmen durumu anlattığımda bizi 2-3 istasyona götürdü(kendi aracı önde rehberlik ederek).
En son benzin bulunan bir istasyonda arkada bekleyen 100 aracın önüne geçirdi(sıradakilerden helallik isteyerek:) Benzin işini hallettikten sonra bizi orada bir restorana götürdü(sofrada yer kalmayacak kadar donattırarak) Tek bir ingilizce kelime bilmeden bize üç çocuğu olduğunu anlattı. İki kızı, bir oğlu varmış. Büyüğünün adı Ebru 23 yaşında, ortanca Şule 18, sonuncusu ise Yasin sadece iki yaşındaymış. Daha neler konuştukta anlatmama gerek yok. Yemekten sonra bizi bir camide gezdirdi ve evine Yasin i görmeyi teklif etti. Luksor da Tutankamon ve Krallar Vadisi programlarımızı bir kenara bırakıp Mısırlı bu gerçek insanın izinden evine gittik. Evinin karşısındaki manavdan onlarca çeşit meyve aldı (bir tanesini daha önce hiç tatmamıştım).
Evinde yaşı 25 lerde olan genç eşi(ikinci eşiymiş) ve Yasin bizi bekliyordu. Televizyonda "Fatmagül ün suçu ne?" ve "Muhteşem Yüzyıl" dizileri o kadar popüler ki onlardan filan konuştuk :) Televizyon fatma turkiya deyip sevgi gösterilerinde bulunulursa siz ne anlarsınız? :)
Benzinin bu kadar ucuz olduğu bir yerde benzin bulamamanın dışında hayat üniversitesinde Mısır yüksek lisansı yapıyoruz :)
Herkese selamlar...