Bu hafta sonu benim için çok maceralı oldu.
Bıyıklı Doğan aramak için Perşembe akşamından giden Murat ve Soner e katılmak üzere cuma akşamı Kars a uçağa binmek üzereyim. Telefon görüşmemiz hiçte olumlu değil. O gün yaklaşık 4-5 saat bakmışlar ama malesef görememişler. "Moral bozmaya gerek yok, belki birlikte şansımız yaver gider" diyorum içimden. Hayatımda yaşadığım en kötü uçak inişi ilk şok. Gerçekten öyle bir indi ki uçak, sağa sola birkaç defa gittik geldik. Pistten çıkacağız sandım bir ara. Neyse sağ salim hayattayız :) İndikten sonra beni almaya gelen Murat ve Soner in "haydi Rize ye gidiyoruz" karşılamasıyla 2. şok :) Emin Kızılbaşlı Çinte yi bulmuş. Daha ne olduğunu anlamadan kendimi yolda buluyorum. Uzun bir kara yolu seyahatinden sonra artık takatimiz kalmadığından İkizdere de kalmaya karar veriyoruz.
Sonrasında sabah erkendan kalkıp yola düştük. Emin le buluştuğumuzda yağmur şiddetini iyice arttırmıştı. Ben Kars planıyla tamamen yazlık vaziyette olduğumdan kara kara düşünmeye başladım. Neyse ki önce hırdavatçıdan bir çizme, ardından av malzemecisinden bir yağmurluk temin edince işler biraz kolaylaştı. İstanbul ve Trabzon dan gelen dostlarda katılınca gidip Kızılbaşlı Çinte kertiğini hep birlikte çok kötü bir havada attık. Oradan hep birlikte sahili biraz tarayalım derken, birden bir martı çığlığı. Bir taşla iki kuş buna denir heralde :) Korsan Martı, Karagagalı Sumru ları kovalıyor. Hem kertik, hemde bu kare geliyor. Buradan, orada görüştüğüm tüm dostlara teşekkürlerimle.
Selam ve sevgiler.