Fikret abi ile Trakus IV e katılamayacağımızın verdiği hüzünle bayram sabahı Büyükçekmecede biraraya geldik.Buluştuğumuzda Fikret abinin bir omuzunda sinekkapanlar diğerinde kızılkuyruklar fink atıyordu diyebilirim. İki kelam edemeden denklanşöre asılmaya başladık. 1 saat içinde iki türün de sabit pozları iyice çeşitlendi. Mola verdiğimizde ağaçta meyve koparmak için nasıl havada asılı kaldıklarını ve dala konup meyveyi koparmaktansa neden bu yolu seçtiklerini değerlendirmeye çalıştık.
Tabi ki sonra malum karar geldi: Bu hallerini fotoğraflamalıydık. Kopardıkları meyveleri ağızlarında döndürürken, pelet çıkarırken, tüylerini havalandırırken cömert pozlar veren bayram şekerlerimiz havada asılı kalmaya gelince bulunduğumuz yere göre hep ağacın arkasını tercih ediyordu. İş bölümü yaptık, sırayla birimiz ters ışıkta kalarak ağacın iki tarafında çalışmaya başladık. Güzel pozlar arka arkaya gelmeye başladı.
Sinekkapanla kızılkuyruk meyvelerin önünde asılı kalma konusunda aynı davranıyorlar. Amaçları meyve koparmak mı yoksa kanat çırpışları ile sinekleri havalandırmak mı karar veremedik. Sinekkapanın avını görüşü ve sonra müthiş bir hızla kapışı gerçekten etkileyici. Dalda duruken gözleri ile takip edişini ve saldırı anını sezebiliyorsunuz ama saldırıya geçtikten sonra görmek imkansız sadece kaptığı anki tak sesi duyuluyor.
Akgerdanlı ötleğen, Öter ardıç, mavi baştankara, türüne karar veremediğimiz başka bir ötleğen de güne çeşni kattı.