2x100= DALYA
Aslında 200 tür olarak çok özel şeyler düşünmüştüm. Hatta o yüzden birazda geç yüklemeyi hedefliyordum. Ama bazı türlerin onay almaması zamansızlık ve mekânsızlık kısmeti bugüne getirdi.
İstanbuldan kısa süreliğine yeniden Adana dönüşü çıkınca dönüşü iki gün erkene alarak Bibimin üç uşağı Ataman Yaşar, Doç.Dr. Levent Yaşar ve başımızın tatlı belası Aral Yaşar ile Cumartesi günü Bolu Akbaba lokantası, Esentepe ertesi gün yani Pazar için de Ankara gezisi planladık. Daha doğrusu ben Pazar için önceden planladığım Konya kulu gezisine devam edecektim.
Neyse; Aynı gün Ahmet Kirazoğlu bir misafirini İstanbula getireceğini yol arkadaşlığı yapmamı istedi. Bende Bibim uşşakları ile konuşarak randevulaştık Cuma gece saat 0100da bibi uşakları muhteşem dörtlü yola çıktık. Otobanda Ahmet Kirazoğlu ile buluştuk ve kısa bir sohbetten sonra Bolu Dörtdivana hareket ettik. Saat 03.00 gibi Sorgun köyünde Akbaba Lokantası sorumlusu Mehmet Ali ile buluştuk ve Lokantaya giriş yaptık. En nazik yerlerimize kadar adeta donduk. Bir saat iki saat üç saat ortalıkta kuzgun leylek geri balıkçıl saksağandan başka bir şey yok. Birde hemen camın önünde gezinin kuyrukkanlar ve keten kuşlarını saymazsak.
Bir ara Şahkartal kondu.. Bir tavukleşi kaptı yiyor. Bizimkiler görmüyor. Sırayla makineleri hedef noktaya getiriyorum ve onlar çekmeye başlıyor. Tam ben makinemin başına geldim çekeceğim Şah Kartal leşi alıp uçup gitti. Ahmet Kirazoğlu gözünü çıkardı leşle birlikte Şah Kartalın. Ben önceden çektiğim iki karesi ile yetindim ve Şah kartal uçarken onun ardında hüzünle baktım ve ona el sallamaktan başka bir şey yapamadı. Kara Akbaba üzerimizden geçti ve gitti. Saat 12 olduğunda ortalıkta kuzgun bile kalmayınca. Lokantayı terk ettik ve Esentepeye, Çambaştankarası, Çalıkuşu, Sürmeli Çalışıkuşu. Çapraz gaga ve şakrak çekmeye gittik. Daha arabanın kontağını kapatmadan Çambaştankara taklalar atmaya bol bol pozlar vermeye başladı. Hemen ardında Çamışıkuşu ve onun ardından Sürmeli geldi önümüzdeki ağaca. Tam çekmeye başladığımızda Bibiminoğlu Levent Yaşan aniden rahatsızlandı ve pılıyı pırtıyı toplayarak hızla Ankaranın yolunu tuttuk. Levent Yaşarın kendi isteği üzerine.
Ankara Gazi Tıp Fakültesi acile oradan üroloji servisine yatırdık. Ahmet Kirazoğlu abim beni otele yerleştirdi. Pazar sabah sevgili Zafer Beşikçi ile Konya Kuluya hareket edecektik.
Ertesi gün ise tedavisi İstanbulda devem edilmek üzere taburcu oldu. Bizde sabah saat 05.30da Zafer beşikçi ile Konya Kuluya hareket ettik. Sabah ilk Düden gölüne gittik Kızıl Denizdüdükçünü ve Denizdüdükcünü için. İlk turda bir şey göremedik. İkinci durdu Zafer beyin işte burada. Burada demesi ile heyecanla makinelere sarıldık. Biraz uzaktı ama oradaydı. Kaç kere çektik hatırlamıyoruz. Artık uzakta olsa doyasıya çekmiştik. Sonra Gökgöle gittik. Bayağı hareketlenmişti. 50-60 tür gördük burada. Çoğununa yakınını görüntüledik. Öğleden sonra yeniden Düdene geçtik. Bu kez iki farklı tür vardı bize göre Kızıl Denizdüdükçünü ve Denizdüdükçünü idi. Ancak bir süre sonra açık renkli olan ortadan kayboldu. Biz diğerini çekmeye devam ettik. Sonra Düden ve küçük göl etrafından bir iki tur attıktan sonra dönüşe geçtik. Büyük göldeki binlerce Flamingoyu görünce şeytan dürttü bu kezde Flamingo peşine düştük. Orada da yeterince fotoğraflar çektikten sonra Ankara\ nın yolunu tuttuk. Ben Adananın Zafer beyde evinin yolunu tuttu.
Bu fotoğrafı bana Pazar gün için zaman ayıran benin gün boyu her türlü kahrımı çeken yol arkadaşım Zafer Beşikçiye ve iki günlük yakınlığı gönül dostluğu ve ev sahipliği için Ahmet Kirazoğluna hediye ediyorum..
Beğenmeniz umuduyla 300. türde buluşmak üzere herkese gönülden selamlar
ÖZÜR: Bu arada Denizdüdükçünü nü ararken "KANDIZLIK" Arslan Kezer i de görmek tanımak çok güzeldi.