Tunç ile Mayıs ayındaki Marmaris ilkbahar gezimizde deniz biraz serin olunca kuş gözlemine bir hayli zaman ayırma şansımız oldu. İlçemiz ve çevresinde her ne kadar çok sayıda kuş türü ve grupları aynı alanda görünmese de , var olan türleri uzun uzun gözlemleme ve fotoğraflamak her zamanki gibi keyif verdi.
Mesela Dalyan’da Jon ile yaptığımız gözlemde tünemiş bir gökdoğan ve gökkuzgunu uzunca bir süre teleskop ile izledik. Her ne kadar Dalyan’da Tavşancıl ve göçte görülen ada doğanlarını göremesek te, onların görüldüğü vadide bulunmak bile güzeldi. Çalı bülbülü ve maskeli örümcek kuşu ise yüzümüz güldüren diğer türler oldu. Akşam üzeri dönüşte uğradığımız Akyaka’da, onlarca arı kuşu bizi karşıladı. Arazide her yere yayılmış , hapur hupur arıları yutuyorlardı. Başımızıdöndürdüğümüz her nokta arı kuşları vardı, izlemeye doyamadık.
Marmaris’teki Günnücek Milli Parkı’nda küçük balabanı ilçede ilk kez görmekte bizi şaşırtan gözlemlerden biriydi. (Bu arada hatırlatmak gerekirse Akyaka Ula’nın bir ilçesidir, Marmaris’in değil) Jon ise “İlk defa bu yıl Dalyan’a gelmedi, bizim kuşumuzu çaldınız diye” takılmadan edemedi. İlçenin favori piknik alanıolan Milli Park’ta Anadolu sıvacısınında hala orada var olması bizi mutlu etti.
Daha önceki yıllarda bize kendini bir türlü göstermeyen ada martısını ise beş gün içinde ilçenin dört farklı yerinde gözlemleme şansını yakaladık. Kuşbank’ta ve TRAKUŞ’ta hiç Marmaris kaydı bulunmayan ada martısı bu kez bize cömert davrandı. Aslında Marmaris’te yaşadığımız yıllarda Mayıs ayında ve yazın, gece-gündüz, hafta yedi gün çalıştığımızdan türü göremedik diye düşünmeden edemedik.
İlk karşılaşmamız Selimiye’de oldu. Selimiye’ye daha arabayla girerken bizi karşılayan ada martısı, çok poz vermeden ürküp kaçtı. Ancak ikinci kez Söğüt’te gördüğümüz ikiliyi uzun uzun gözlemledik. Sahildeki tersaneden gelen makine seslerine aldırmamaları dikkatimiz çekti. Ertesi gün gene aynı bireyleri aynı sakinlikte, aynı dubanın üzerinde bulduk. Üçüncü kaydınıise Bozborun’da yaptık. Dört martı dalaşıyorlardı. Öncekiler gibi hiç de sakin gözükmüyorlardı. Burada nasıl hızlı, kıvrak olduklarını görmekle kalmayıp avlanmasını da izledik. Havadan denize inip vücudunu suya değdirmeden sadece gagası ile hızla balığı kapıp havalanıyordu. Güneş battığından ışık yeterli değildi. Kaç tanesinin ada martısı olduğunu belirleyemesek te birkaç bireyi fotoğraflamayıbaşardık.
En son gün Söğüt’ün diğer koyunda uçarken görüntülemeyi başardık ada martısını. Ada ve yarımadada yuvaları olduğunu tahmini üzerinde durmadan edemedik. Çünkü adalara direk bir yol izleyerek uçmak yerine yarım daire şeklinde bir yol izleyip yön şaşırtarak ulaşıyorlardı.
Ertesi gün, daha önce görmediğimiz kızıl kirazkuşunu ( çinte), Söğüt’te 500 metre yüksekliğindeki kayalık bir tepede ,dünyanın en güzel manzaralarından birini izlerken yakaladık. Bizde ona eşlik ettik, günbatımında Söğüt, Bozburun, Datça yarımadası, Simi adası, adacıklar ve Ege öyle güzeldi ki…
Söğüt’te bir hafta kaldığımız arkadaşımızın evinde balkondan tepelerin üzerinde avlanan yılan kartalı, kerkenez, küçük kerkenez, şahin, kızıl şahin, evin bahçesinde ise ortanca ağaçkakan, kukumav, baştankara, kara tavuk, alakarga, kaya sıvacısı izlemeye doyduk. Bize yüzlerini göstermekte naz eden alaca baykuş ve ishak kuşunu dinlenmek ile yetindik.
Zeynep –Murat ve Seyhan – Hasan çiftlerine ( çiftlerle her ne kadar Marmaris’te görüşemesek te) desteklerine ve oradaki tüm dostlarımıza sonsuz teşekkürler.
Yazı ve Fotoğraflar
Dilek Geçit
Haber: https://yesilgazete.org/234-hak-orgutunden-ortak-aciklama-yaban-hayvanlarini-oldurme-izni-geri-alinsin/?fbclid=IwAR0n5zLrXIXXdUWUASK8p0oojfCaIOHvW_fmTze-kmn9j9ydthTSYCoHFEU