Fatma Karakış - Adnan Menderes
Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Kurtuluş Olgun,
yılanların biyolojik denge açısından büyük önem taşıdığını, bu nedenle
öldürülmemeleri gerektiğini söyledi.Prof.Dr.Kurtuluş, AA muhabirine
yaptığı...
Fatma Karakış - Adnan Menderes Üniversitesi
Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kurtuluş Olgun, yılanların
biyolojik denge açısından büyük önem taşıdığını, bu nedenle
öldürülmemeleri gerektiğini söyledi.
Prof.
Dr. Kurtuluş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yılanların, kış
uykusundan uyanmaya başladığını, en hareketli dönemlerinin haziran ayı
olduğunu belirtti.
Özellikle tarımsal
bölgelerde çok sık yılan görülmeye başlanabileceğini, bu konuda
insanların daha duyarlı olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Kurtuluş,
yılanların insanlar tarafından kötü algılandığını ve küçük yaşlardan
itibaren bu canlı türünden korkutulduğunu ifade etti.
Yılanların
sanılanın aksine doğada büyük görev gördüğünü, besin zinciri içerisinde
çok önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Kurtuluş, şöyle konuştu:
"Yılanların
öldürülmesi biyolojik dengeyi bozuyor. Yılanlar özellikle farelerle
besleniyor. Fareler çeşitli hastalıkları taşıyorlar ve tarım alanlarına
ciddi zarar veriyorlar. Bunlar yılanlardan çok daha fazla tehlikelidir.
Biz yılanları öldürerek fare popülasyonunun artmasına sebep oluyoruz.
Yılanların tarımda kullanılan kontrolsüz ilaçlar ve insanlar tarafından
bilinçsizce öldürülmesi biyolojik sorunları da beraberinde getiriyor.
Biyolojik zenginliklerimizin farkında değiliz. Bize ne faydası olacak,
ne getirisi olacak bilmiyoruz. Tarımda daha fazla ürün almak amacı ile
kullanılan ilaçların daha dikkatli kullanılması lazım."
-"Yılan ısırmasından ölen sayısı çok azdır"-
Türkiye'de
16 zehirli yılan türünün olduğunu, bunlardan 15'inin zehirinin dolaşım
sistemini etkilediğini anlatan Prof. Dr. Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Yılan,
şah damarına yakın bir yeri ısırırsa zehir direk kana karışacağı için
ölme olasılığı çok yüksek. Ancak yılanın boyun bölgesinden bir insanı
ısırması çok zayıf bir olasılıktır. Yılanlar sağır, duymayan
hayvanlardır. Yılanlarda dış ve orta kulak kaybolmuştur. Onların
havadaki titreşimleri algılayan organları olmamasına rağmen özellikle
yerdeki titreşimleri algılayan deri üzerinde bulunan ve oldukça hassas
duyu almaçları (reseptörleri) gelişmiştir. Bu almaçları sayesinde siz
daha hayvana yaklaşmadan 3-5 metre ileriden yılan tehlikeyi algılayıp
kaçar. Halk arasında bilindiği gibi yılanla karşı karşıya gelme, sonra
yılanla boğuşma, gelip yılanın ısırması söz konusu değil. Ancak siz
yılanı taciz eder sürekli rahatsız ederseniz o zaman ısırır. Eğer
zehirsiz bir yılan ısırmışsa zararı yoktur. Eğer zehirli bir yılan
tarafından ısırılmışsanız o zaman yapılacak şey heyecanlanmadan, şoka
girmeden ve çok hızlı hareket etmeden en yakın sağlık kuruluşuna
gitmektir."
Zehirli yılanların gündüz
dışarı çıkmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "Zehirli yılanlar bazen gündüz
de çıkabilir ama beslenme amaçlı gece çıkar. Ben 30 yıldır özel olarak
zehirli yılan aramama rağmen şu ana kadar en fazla 15 tane doğada
zehirli yılana rastlayabildim. Zehirli yılanlar hızlı hareket edemez,
doğada çok hızlı kaçan yılanların büyük bir çoğunluğu zehirsizdir"
şeklinde konuştu.
http://www.haberler.com/yilanlari-oldurmeyin-uyarisi-3665904-haberi/
Haber için Ogün Çağlayan Türkay'a teşekkürler.
Fotoğraf Cem Dağyar'a aittir.
Haber: https://yesilgazete.org/234-hak-orgutunden-ortak-aciklama-yaban-hayvanlarini-oldurme-izni-geri-alinsin/?fbclid=IwAR0n5zLrXIXXdUWUASK8p0oojfCaIOHvW_fmTze-kmn9j9ydthTSYCoHFEU