Bugün havanın güzel olmasını fırsat bilerek eşimi ve çocuğumu da alıp Kırmıtlı'ya gittik...Alana ulaştığımızda diken kelebekleri uçuşuyordu havada, çok sevindik; birazdan bu hevesimin kursağımızda kalacağından habersiz...İki çocuk ellerinde "bir çuval" dolusu balıkla yanımızdan geçiyordu ki, hemen durudurup sordum nereden buldunuz bunları, diye...-Oo abi dereden elimizle yakaladık; arıtma tesisi yapılacakmış suyu yukarıdan kestiler, derede bir damla su yok, balıklar can çekişiyor...Kulaklarıma inanamadım; hemen suyun olduğu alana koştum, daha bir hafta önce köprünün ayağını zorlayan sudan eser yoktu...Ortalık kan ağlıyordu adeta...Dizlerimin bağı çözüldü...Kuşlar havada serseri bir şekilde bir o yana, bir bu yana uçuşuyorlardı...Yüreğim burkulmuştu...Hemen olayın aslını öğrenmek için sağa sola koştum...Bölgenin fedakar eski başkanı Ali Murtaza Doğan abiyi aradım; başkan nedir bu diye sordum?...Başkan çok hasta evinde yatıyormuş; olayları duymuş ağlamaklı bir şekilde, ne yapın edin durdurun bu katliamı dedi çaresizce...Daha bir hafta önce bölgeye dökülen tonlarca çöp belediye tarafından temizleniyor haberini duyunca biraz olsun yüreğimize su serpilmişti; ama bu gün bu yürek çok yanıyor...Hala olayın tam olarak ne olduğunu çözmeye çelışıyoruz...Birçok rivayet var ama, hiç biri geri dönüşü yıllar sürecek bu katliamı açıklamaya yetmeyecek gibi...Umutla, bir yanlışlık olduğunu, benim hiçbirşeyden haberim olmadığını, yanıldığımı, Allah kahretsin ki kabus gördüğümü söylesin birisi çıkıpta!..Kuş cenneti, kuş cehennemi olmadan, henüz çok geç olmadan, bir şeyler yapmalı...