Anadolu
Parsı bu topraklarda yaşıyordu.
Arama motorlarına yazıp, görsellerde aratınca envai çeşit fotoğrafını
bulabilirsiniz. Genellikle siyah beyaz olan bu fotoğraflarda canavarları
görmeniz, haklarında fikir edinmeniz mümkün.
Anadoluya has canavarlar,
fotoğraflarda kâh ellerinde tüfekle, kâh işaret parmaklarıyla öldürdükleri
nadide canlıyı gösterirken, kâh zavallı parsın ölüsünü sırtına almış şekilde
poz vermişlerdir. Burada bir konuyu belirtmemde yarar var. Parsları vuran bu insanlar
o dönemde yasal olmayan hiçbir şey yapmamışlar aslında. Çünkü yakın zamana
kadar av yasalarımıza göre her mevsim avlanabilen hayvanlar listesinde karganın
yanında, pars, kaplan, kurt, vaşak ve ayı da vardı. Fakat domuz sürek avlarında
rast geldikleri kaçan parsları vurmanın, cehaletten ve yok etme arzusundan
başka bir açıklaması olduğunu düşünmüyorum. Saldırdığı için kendini savunma
amacıyla öldürülmüş birkaç parsın dışında diğerleri hep takip edilmiş yuvası
bulunup yok edilmiştir.
Bugün arıyoruz her yerde türün
son bireylerini. Tek tük ihbarlar geliyor ücra köşelerden ama bu işe baş koymuş
araştırmacılar yer belirtmiyorlar asla; canavarlar duyar da gider vurur diye.
Çünkü birkaç yıl önce vurulmuş bir tanesinin postunun fotoğrafı vardı bir
dergide
Gen havuzu daraldığından,
soyunun tükenmesi kesin gibi görünüyor. Kalan bireyler birbiriyle akraba
oldukları için hastalıklı ve kısa ömürlü nesiller git gide azalıp yok olacak.
Eğer yaşadıkları yerler Milli Park yapılmaz ve yeni bireyler bulunup bölgeye aşılanmazsa
bu güzel yaratık sadece dergilerin arşivlerinde ve internetteki öldürülüp
çekilmiş fotoğraflarında yaşayacak.
Akdeniz Foku, bir zamanlar
sahillerimizde koloniler kurup yaşayan bir hayvandı. O da Anadolu Parsı gibi bu
toprakların yerlisiydi. O kadar çoklardı ki elimde bulunan 1930lu yıllara ait
bir dergide İzmir Körfezini Talan Eden Fokları İtlaf Etmenin Yolları
başlığıyla yayınlanmış bir makale bile okudum. İtlaf planında fokları ağlarla
yakalayıp sudan çıkmalarını engelleyerek, boğulup ölmelerini sağlayacak bir
düzenekten söz ediliyordu.
Bu gün soylarını kurtarmaya,
halkı bilinçlendirmeye çabalayan Akdeniz Foku Araştırma Grubunun çalışmalarına
minnettarım. Fok Badem sayesinde pek çok kişinin bu çalışmalardan haberi oldu,
destek arttı. Fakat hala balıklarımızı yiyor ağlarımızı parçalıyor diyerek
fokları kurşunlayarak öldüren canavarların var olduğunu bilmek, Anadolumuzda
yaşayan canavar popülasyonunun azalmadığının bir göstergesi.
Vaşakları öldürüyorlar
İnsanların yakınına bile gelmeyen vaşakları dağlarda bulup öldürüyorlar.
Tuzakla yakalıyor tekmelerken videoya çekip internette paylaşıyorlar. Eliyle
vaşak boğan bile var. Taratın arama motorunda haberlerde daha neler var.
Sırtlandan nefret ediyorlar.
Mezardan ölü çıkarıp yiyormuş güya. Görüldüğü her yerde nefretle sıkıyorlar
kurşunu. Kalmadı zaten o da bitti sayılır. Birkaç ücra köşeden geliyor onun da
haberleri.
Canavarlara katledecek hayvan
kalmadı diye düşünmeyin sakın. Kedinin kafasını ezip öldürmedi mi daha yakın
zamanda bir tanesi
Dağlarda bitse de şehirlerde var onlar için malzeme.
Irmağın karşı kıyısındaki balıkçıl kuşuna sırf zevk için ateş eden (neyse ki
vuramadı) adamla aynı yerde çalıştım ben birkaç yıl. Köpeğine kedi parçalattıran
hayvan severleri düşünün. Hafızanızı biraz zorlasanız şahit olduğunuz daha
neler gelecektir aklınıza.
Kurta canavar, Parsa
alacanavar, Sırtlana mezar hırsızı diyerek vicdanlarını
rahatlatmaya çalışanları bilinçlendirince, bu işlerin biteceğini düşünmüyorum
ben. Çünkü çoğu okumuş ve bilinç sahibi insanlar bunları yapanlar. İş vicdanda
bitiyor. Fok kurşunlayan, vaşak tekmeleyen, hala pars vurabilen insanlarda
vicdan olduğunu sanmıyorum. Onlar yaptıklarını internette paylaşırken Zayi
İlanlarını vermişler aslında
Vicdanımı kaybettim, hükümsüzdür
Serkan SATI
Kaynak:http://blog.milliyet.com.tr
Haber için Emre Altıntaş\'a teşekkürler.