Ameliyat
dikişleri yakın gelecekte tarihe karışabilir. Bilim insanları
canlıların ürettiği yapıştırıcıları araştırıyor. Ithaca Collegeden
Prof. Andrew Smith de güçlü bir yapıştırıcı geliştirmek amacıyla
sümüklüböceklerin salgısını inceliyor. Sümüklüböceğin salgısı, hemen
hemen her türlü engelin üstünden zarar görmeden geçmesini, dik yüzeylere
tutunmasını, ağaç dallarından sarkmasını sağlayan, kurak yaz günlerinde
su kaybetmesini önleyen, duruma göre değişen çok işlevli, üstün
özellikli bir malzeme.
Nottingham Trent Üniversitesinden fizikçi Dr. Michael Newtonun
geçtiğimiz yıl PLOS ONEda yayımlanan makalesine göre, sümüklüböcekler
teflona bile yapışıyor, hatta yeni teknoloji ürünü süper kaygan
yüzeylerin hemen hepsine tutunabiliyor. Prof. Smith şöyle söylüyor:
Buna benzer bir jel mükemmel bir medikal yapıştırıcı olurdu. Islak
yüzeylere yapışır ve doku ne kadar çok eğilip bükülürse bükülsün, onunla
birlikte eğilip bükülürdü. Sızıntı, yara izi hiç olmazdı. Ithaca
Collegeden 2013ün Ağustos ayında yapılan basın açıklamasında, salgının
yapışma gücünü araştıran Smith ve meslektaşlarının demir, bakır gibi
metal iyonların polimerleri bağlamada kullanıldığını belirledikleri
ifade ediliyor.
Peki bu kadar çok sümük küçücük bir hayvanın bedeninde nasıl
depolanıyor? Zooloji profesörü Ingrith Deyrup-Olsenin araştırmasına
göre, hücrelerinde granüller şeklinde paketli olarak duruyorlar. Zamanı
gelince paketler açılıyor, granüller suya temas edince son derece hızlı
bir biçimde hacimlerinin 100 katına kadar su çekebiliyor!
Uzun süreler boyunca koşabilen atların teri de bilim insanlarının
araştırma konusu. Çalışmalarının sonuçlarını yaklaşık altı ay önce J. R.
Soc. Interfacede yayımlayan Glasgow Üniversitesiden Prof. Malcolm
Kennedy ve ekibi, atların terinde bulunan latherin adındaki proteinin
yapısal sırlarını açığa çıkardı. Araştırmalara göre bu hayvanların teri,
deterjan gibi köpüren latherin sayesinde vücutlarına süratle yayılıyor.
Normalde atın kalın, sugeçirmez postu terin hızla kılların üstüne
çıkıp buharlaşmasına, ki bu atın vücudunun soğuması için gerekli, engel
olurdu diyor bilim insanları.
Bu araştırmaya ilişkin basın açıklamasında şu sözlere yer veriliyor:
Biyokimyacılar bilir ki, bir protein solüsyonu köpürmeye başlamışsa bu
her zaman kötü haberdir. Proteinin yapısının bozulmaya başladığını
gösterir. Çok az sayıda protein doğal olarak köpürmesi için
tasarlanmıştır. Bunların arasında en iyi araştırılmış olanları da
kurbağaların köpük yuvalarının bileşenleridir.
Prof. Malcolm Kennedy, atların terini incelemeden önce de kurbağaların
köpük yuvalarını araştırmıştı. Birçok kurbağa türü kabukları olmayan,
jölemsi bir maddeyle kaplı yumurtalarını özel bir köpüğün içine
bırakıyor. Erkek kurbağa, dişinin salgıladığı sıvıyı ayaklarıyla
köpürtüyor. Yumurtaları saran köpüğün dış kısmı kuruyunca koruyucu bir
yuva haline geliyor. Prof. Kennedy, kurbağa köpüklerinin bozulmaya
dirençli, çok stabil, yumurta ve spermle uyum içinde bir arada
bulunabilen olağanüstü biyolojik malzemeler olduğunu söylüyor.
Video için: http://kesfetmekicinbak.com/cms/news/kesfetmekicinbak.com/hayvanlarin-sir-salgisi/vd75.aspx
http://www.kesfetmekicinbak.com/hayvanlarin-sir-salgisi/3647n.aspx