İstanbul
un 3. havalimanı nın yapılacağı bölgeyi araştıran jeolog Esen Arpat, pistlerin
yapılacağı alanlarda 800 milyon metreküp dolgu yapılacağını, ancak bu dolgulara
rağmen arazinin niteliği nedeniyle pistlerde büyük çökmelerin olacağını
söyledi. Arpat, Cumhuriyet Bilim Teknik te yayınlanan yazısında özetle şu
tespitlerde bulundu:
800
MİLYON METRE KÜP DOLGU
Uluslararası
niteliklerdeki hava alanlarının pistleri için kabul edilebilir pist eğimi
sınırı düşüktür. Seçilmiş alan güneyde kabaca 130m yükseltisinde uzanan bir
sırt ile kuzeyde Karadeniz kıyısı arasında yer almakta olduğu için pistleri söz
konusu düşük eğime getirmek çok büyük miktarlarda dolgu yapmak zorunluluğunu
doğurmaktadır.
Bu
dolgunun miktarı, çeşitli hesaplamalara göre biraz farklılıklar gösterse de,
yaklaşık 800 milyon metreküptür. Yapılacak dolgunun kalınlığı çok büyük olup,
genelde deniz yönünde artmakta, pek çok yerde 50 metrenin üzerinde olup, bazı
pistlerin altında 95 metreye kadar ulaşmaktadır.
10
metrelik otoyol dolgularının bile zaman içinde, çoğu kez de kısa sürede,
trafiği rahatsız edecek şekilde oturduğu anımsanırsa, bu olağanüstü kalın
dolguda karşılaşılacak ürkütücü sonuç kolay anlaşılır.
Uçak
pistlerinin oturmaya, hele farklı oturmaya toleransının çok küçük olması, uçağa
binmiş olan herkesin çok kolay kavrayacağı bir konudur. Planlanan yeni
havalimanında uzunlukları 3500 ile 4100m arasında değişen altı tane pist
vardır. Pistler 60m genişliktedir; ama, pistlerin yanında onlara koşut konumda,
gerektiğinde acil inişler için de kullanılacak yan yollardan, pistler
arasındaki bağlantı yollarından oluşan geniş alanlar vardır.
Bunlara
uçakların apron sahasında kullanacakları diğer geniş alanları da eklediğinizde
söz konusu havaalanı sahasının çok büyük bir bölümünün dolgu oturmasına karşı
toleransının çok düşük olacağı görülmektedir.
20
METRE DERİN GÖLLER
Doğal
orman özelliğini yitirmemiş güney bölgenin dışındaki arazi, ocak işletmelerinin
atıklarının oluşturduğu tepelerden ve bu tepeler arasında kalmış çukur
alanlardan oluşmaktadır. Bu çukurlukları dolduran 66 gölün 16 tanesi 15
metreden derindir. Bunlardan 8 tanesi 20 metreden de derindir. Aralarında 29m
derinliğe ulaşanı vardır. Özellikle büyük göllerin tabanında 6,5m ye kadar
varan kalınlıkta balçığın yer aldığı bilinmektedir.
Tepeler
oluşturan işletme atığı dolgular ana pistlerin altında bile yer yer 30m
kalınlığa ulaşmaktadır. Asıl ürkütücü olan durum pistlerin, uzunlukları
doğrultusunda değil, yalnız enleri boyunca incelendiğinde bile çok farklı
kalınlıklarda dolgu üzerinde yer almakta olmalarıdır.
Bazı
pistlerin bir yanı 20m kalınlıkta ocak artığı üzerinde iken, diğer yanı bir
gölün üzerine rastlamaktadır. Söz konusu ocak atıkları çoğu yerde bir plan ve
özel uygulama gözetilmeden dökülmüş yığınlar şeklindedir. Bu tür atık
yığınlarının gevşek, duraysız niteliklerini gösteren bir fotoğrafa bu yazıda
yer verilmiştir. Bu yığınlar, onların üzerlerinde yapılacak dolguların altında
büyük miktarda sıkışacak ve oturacaktır.
İKİ
BÜYÜK SORUN
Bu
olayın yaratacağı iki büyük sorun vardır. Bu yığınlardaki oturmalar, düzensiz
bileşimlerinin sonucu olarak bir yerden diğerine farklı miktarlarda olacaktır,
yani pistin farklı yerleri farklı oturmalara uğrayacaktır.
Diğer
büyük sorun ise bu oturmaların kabul edilebilir düzeylere inmesinin,
oturmaların, rastlantısal olarak düzenli olduğu yerlerde bile uzun yıllar
alacak olmasıdır. Yani dolduralım, bekleyelim, pisti sonra yaparız deme şansı
da yoktur.
Yukarıda
ele alınan oturma şu sırada sahada bulunan ocak atıklarından oluşan tepelerin,
sırtların, onların üzerlerine konacak yük altında uğrayacakları oturmadır.
Ancak pistleri istenilen eğime getirmek için yapılacak yaklaşık 800milyon
metreküp ek dolgu da, yer yer çok büyük boyutlarda olmak üzere oturacaktır.
Kendi yükü altında oturmayacak sağlam kayalardan oluşmaması durumunda, her
dolgu oturur. Çok özel gereçler kullanarak ve çok özen gösterilerek yapılan
dolgular bile zamanla oturur. Kaldı ki söz konusu büyüklükte bir dolguyu
gerçekleştirmek için gerekli dolgu gereci karışımını, bölgeden, kabul
edilebilir uzaklıklardan sağlamak olanağı yoktur.
Dolgunun
oturmasını hızlandırmak için çeşitli yöntemler vardır; ama, bu yöntemleri
kullanarak söz konusu kalınlıkta ve yaygınlıktaki dolgunun oturmasını
hızlandırmak, ancak kağıt üzerinde olanaklıdır.
MECBUREN
ORMANA YÖNELECEKLER!
İşte
bu noktada, sürprizlere alışmış (belki de alıştırılmış) İstanbullulara bile fazla
gelecek bir tatsız sürpriz ufuktadır. Orman talan edilip, tepeler yontulup,
sıra dolgu uygulamasına geldiğinde, daha önce saklanmış olan gerçek dile
getirilmeye başlanacaktır. Dolgunun oluşturulmasında kaya kullanmak tek
uygulanabilir çözümdür oldu-bittisi (!) ile işe girişilerek, çevredeki şu
sırada yetişkin ormanlarla kaplı olan uygun dolgu kayası sahalarına el
atılacaktır. Bu sahalar Kemerburgazın batısındaki ve Kilyosun
güneybatısındaki ormanlık alanlardır.
Şimdiden
gözüküyor ama sıra geldiğinde çaresiziz denerek bu ormanlara da
saldırılacaktır. Yani, oralara yönelmeyelim de koca İstanbul daha uzun süre
havalimanı sıkıntısı mı yaşasın? sloganı, sanırım bazılarının kafalarında şu
sırada hazırdır.
Diğer
bir çözüm daha sürülebilir piyasaya. Bu çözüm önerisi havalimanı dolgusunda
Kanal İstanbulun kazısından çıkacak uygun gereç kullanılacaktır, şeklinde
olacaktır.
Günümüzdeki
dayanakları ile kendi başına bir macera niteliğindeki o projeden de maalesef
umut yoktur. Zira söz konusu kanal yapılsa bile, oradan çıkacak kazı gerecinin
ancak çok az bir bölümü havalimanı için gerekli olan dolgunun niteliklerini
taşıyacaktır. (İSTANBUL/RADİKAL)