Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından Milli Parklar Yönetmeliğinde
değişiklik yapıldı. Artık milli parklarda kamu yararı görülen,
yapılmasının zorunluluk olduğu ileri sürülen her türlü yapıya izin
verilecek.
Yönetmelik dünkü Resmi
Gazete
de yayımlandı. Milli Parklar Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik adlı yeni hüküm, 1986 tarihli
Milli Parklar Yönetmeliğinin 5. maddesine yeni bir bölüm ekliyor.
Eklenen bölüm aynen şöyle: İçme suyu temini açısından yapımı aciliyet
gösteren ve kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk
arz eden tesisler için uzun devreli gelişme planı şartı aranmaz. İlgili
kurumların görüşleri alındıktan sonra yapılan bu tesisler uzun devreli
gelişme planlarına işlenir.
Türkiye
de 40 milli park var. Milli Parklar Kanununa göre, bir
milli parkın uzun devreli gelişme planı olmadan o milli parkta
yapılaşmaya, yatırıma izin verilmiyor. Yapılacak yeni yapılar da bir
gelişme planı hazırlanarak inşa edilebiliyor. Kanunda açıkça belirtilen
bu durum yeni yönetmelikle birlikte değişikliğe uğramış oldu. Artık kamu
yararı görülen, yapılması zorunluluk olduğu belirtilen yeni yatırımlar
için gelişme planı şartı aranmayacak.
Tam bir felaket
Hukukçular duruma tepkili. Tuncelide özellikle Munzur Vadisi Milli
Parkı sınırları içinde baraj ve HESlere karşı mücadele veren avukat
Barış Yıldırım, şunları dedi:
Bu yönetmelik Milli Parklar Kanununun 4 maddesini by-pass ediyor.
Kanun milli parklarda uzun devreli gelişme planı olmadıkça milli parkta
herhangi bir yatırıma izin verilmeyeceğini belirtiyor. Bir yönetmelik
kanunun üstünde olamaz. Açıkça hukuka aykırı bir düzenleme. Yeni
yönetmelikte içme suyu gibi masumane bir
ifade
kullanılmaya çalışılıyor. Ancak ortada kötü niyet var.
İfade çok karışık yazılmış. Ve bu durum da bilerek yaratılıyor.
Ekolojik açıdan da yeni yönetmeliğin tam bir felaket olduğunu savunan Yıldırım, şöyle devam etti:
Uzun devreli gelişme planları milli parkların anayasası sayılır. Bu
planlarla bir milli parkta yapılacak yapının tüm etkileri tek tek
belirlenir. Bilim insanları tarafından hazırlanan planlar artık önemini
yitiriyor. Kamu yararını kim saptayacak? Bu yönetmelik milli parklar
statüsünü ortadan kaldırıyor. Munzurda yapılmak istenenlere kılıf da
bulunmuş oldu. Danıştayda dava açacağız. Küre Dağları, Kaçkarlar,
Beydağlarında tartışmalı yatırım projeleri vardı. Uludağ Milli Parkına
şimdi Kamu yararı vardır dedikleri bir otel yapabilecekler.
Avukat Alp Tekin Ocak ise düzenlemeyi şöyle yorumladı:
Daha fazla korunma bölgeleri ilan edilmesi gerekirken, mevcut korunan
alanları kamu yararı gibi son dönemde kötüye kullanılan bu tabirle yok
ediyorlar. Çevre hukukçuları olarak bu konuyu en kısa zamanda
tartışacağız.
Avukat Ocak, Enerji Piyasası Danışma Kurulunun lisans verdiği termik
santral, enerji nakil hattı gibi tüm yatırımlarda kamu yararı kararı
bulunduğuna da dikkat çekti:
Elektromanyetik alan oluşturan enerji nakil hakları artık milli
parklardan geçebilecek. Ya da kömürle çalışan bir termik santral, milli
park sınırları içine kurulabilecek. Nükleer santral, HES gibi kamu
yararı görülen her şey yapılabilecek. Yani aklınıza ne geliyorsa
yapılabilecek. Örneğin, Samsunda bir köye Kamu yararı var denilerek
TIR garajı yapıldı. Devlet hiçbir zaman kendini mevzuatlarda
sınırlandırmıyor. Geniş bir alan bırakıyor. Düzenleme yalnız içme
suyuyla ilgili olsa içme suyu ve içme suyu ile ilgili kamu yararı
görülen... diye yazılırdı.
http://www.radikal.com.tr/cevre/milli_parklar_da_elden_gidiyor-1181994