Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği bugün 3. kez önemli
değişikliler yapılarak yayımlandı. Bianetin haberine göre Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğini ilk defa 2002de
yayımlamış, 2005te yeniden yayımlamış ve bugüne kadar yönetmelikte birçok
değişiklik yapılmıştı.
TMMOBa bağlı Çevre Mühendisleri Odası, değişikliklerle ilgili Başbakanın
istediği oldu; koruma bölgeleri daraltılıyor, sulak alanlarımızın yok edilmesi
hızlandırılıyor dedi. TMMOBa bağlı Çevre Mühendisleri Odası, yönetmeliğin
verilen görüşleri göz ardı eden bir biçimde hazırlandığını söylerken, iptali
için hukuki süreci başlatacağını açıkladı.
Bianetin haberine göre:
Yeni yönetmelikte sulak alanlar ulusal öneme haiz sulak alanlar ve mahalli
öneme haiz sulak alanlar olarak iki ana başlığa ayrılıyor. Çevre Mühendisleri
Odası, sulak alanların ulusal ve mahalli olarak tanımlamanın yanlış
olduğunu söylerken, Yapılan düzenlemeyle, mahalli öneme haiz sulak alanlardaki
yapılaşmaya, tahribata dair izinleri, Bakanlık taşra teşkilatı verecektir.
Mahalli komisyonlarda, teknik, bilimsel niteliğe sahip olup olmadığı bilinmeyen
kişilerce sulak alanlarımızın kaderine karar verilebilecektir dedi.
Koruma bölgeleri sadece ulusal öneme haiz sulak alanları kapsar hale
getirildi. Yani, mahalli öneme haiz sulak alanlar koruma bölgeleri kapsamına
girmiyor. Meslek odası, Bu nedenle, önemli biyoçeşitliliğe sahip olan, orman
alanlarını, endemik türleri, bitkileri barındıran bölgelerde, imar çalışmaları
yapılabilecek, rantın, talanın hukuki zemini tamamlanmıştır diyor.
2.5 MİLYON AĞAÇ, 70 SULAK ALAN, 8 DERE
Yeni yönetmelikle İstanbul
a yapılması planlanan 3. Havalimanı projesinin yer alacağı bölgede bulunan
sulak alanlar mahalli öneme haiz olarak tanımlanıyor.
Oda, projenin o bölgede bulunan 2,5 milyon ağaç ve 70 sulak alan ile sekiz
derenin yok edilmesine neden olacağını söylerken, Bu sulak alan, Trakyaya,
İstanbula hayat veren Terkos
gibi önemli havzaları beslemektedir. Eski maden sahaları olması bu alanların on
yıllardır kendi ekosistemlerini oluşturarak sulak alan haline gelmeleri
gerçeğini değiştiremez. Bilimsel olarak bu bölgeler sulak alandır. Kavramsal
kargaşa yaratılarak, bu sulak alanların önemsiz gösterilmesi sağlanmakta, doğa
katliamına kılıf oluşturulmakta, mahkemeler, kamuoyu yanıltılmaya
çalışılmaktadır dedi.
Yönetmeliğe eklenen geçici maddeyle, yönetmelikten tarihinden önce faaliyete
geçmiş olan ve bu yönetmelik kapsamında izin almamış işletmeler, yönetmeliğin
yayımından itibaren iki yıl içerisinde Bakanlıktan izin almaları şartı ile
faaliyetlerine devam edebilecek. Meslek odası, bu maddeyle sulak alanlardaki
mevcut yapılaşmanın kabul edildiğini ve doğa talanının teşvik edildiğini
söyledi. Sulak alanlar korunmadığı takdirde ciddi bir su krizi ortaya çıkacağını
belirtti.
http://www.radikal.com.tr/cevre/3_havalimanina_sulak_alan_ayari_mi-1184949