Çevre; dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlıların hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Diğer bir deyişle;
Ekosistem olarak tanımlanabilir. Hava, su ve toprak bu çevrenin
fiziksel unsurlarını, insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar
ise biyolojik unsurlarını teşkil etmektedir.
Doğanın
temel fiziksel unsurları olan, hava, su ve toprak üzerinde olumsuz
etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlı öğelerin hayati
aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen cansız çevre öğeleri üzerinde
yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı
maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışmasına Çevre
Kirliliği adı verilmektedir.
Gelişen
teknolojinin yaşamımıza getirdiği konfor yanında, bu gelişmenin doğaya
ve çevreye verdiği kirliliğin boyutu her geçen gün hızla artmaktadır.
Çeşitli kaynaklardan çıkan radyoaktif, katı, sıvı ve gaz halindeki
kirletici maddelerin hava, su ve toprakta yüksek oranda birikmesi çevre
kirliliği oluşmasına neden olmaktadır. 2011 yılında Japonya\' da gerçekleşen deprem felaketi ve ardından yaşanan nükleer santral kaynaklı radyoaktif tehlike, nükleer
ve nükleer santraller ile ilgili güvenlik tedbirlerinin uluslararası
düzeyde tekrar ele alınması gerekliliğini ortaya çıkartmıştır.
Günümüzde
çevre kirliliği etkilerinin artması ve bu etkilerin doğrudan insan
sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz sonuçlar nedeni ile çevre
kirliliğinin önlenmesi ve bu yönde yapılması gereken çalışmalara verilen
önem artmıştır. Çevre, özellikle çevre kirliliğinin artmasına neden
olan sanayileşmiş ülkelerin gündemlerinde ilk sıralarda yer almakta,alternatif enerji
ve enerji verimliliği konularında yapılan çalışmalar artmaktadır.
Çevreye zarar vermeyen üretim teknolojilerinin geliştirilmesi, çevreci
motorlara sahip otomobiller, planlı şehirleşme çevre kirliliği konusunda
alınabilecek önlemlerden bazılarıdır.
Teknolojinin
ilerlemesi ile birlikte artan cep telefonu kullanımı ve 3G teknolojisi,
televizyonlar, dizüstü bilgisayarlar, mikrodalga fırınlar, fotokopi
makineleri elektromanyetik kirlilik kaynakları olarak hayatımızı
etkilemeye başlamıştır.
Doğal
Çevrenin korunması amacı ile 1972 yılında İsveç\'in Stockholm kentinde
Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı toplandı. Bu toplantıda çevre
sorunları ele alındı. Çevre kirlenmesine karşı üye ülkeler ortak çözüm
yolları aradılar. Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında,
5 Haziran gününün Dünya Çevre Günü olması kararlaştırıldı. Her yıl
Birleşmiş Milletler\'e üye ülkelerde 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak
değerlendirilir.
Sanayileşme
ve kentlerdeki nüfus yoğunlukları, çevre sorunlarının artmasına sebep
olmuştur. Bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre kirlenmesi,
günümüzde insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Ölümlere
sebep olan solunum yolu hastalıklarının çoğu hava kirliliği sonucunda
oluşmaktadır. Balıklar, çevre kirlenmesinden en çok zarar gören
canlıların başında gelir.
Çevre
kirlenmesini, insanın doğaya verdiği zarar olarak da tanımlayabiliriz.
Doğanın korunması ve tahribatının engellenmesi zorunludur. Gelecek
nesillere iyi bir çevre bırakmak için kirlenmeleri mutlaka önlemek,
yeşil alanları ve hayvanları koruyup çoğaltmak gerekir. Bilinçsizce sağa
sola attığımız plastik ürünlerin doğada 400 yıl kadar çürümeden
kalabildiğini söylersek, karşı karşıya kaldığımız tehlikenin boyutlarını
biraz olsun anlayabiliriz. Çevrenin kirlenmesini önlemek için üzerimize
düşen görevleri mutlaka yapmalıyız.
Faruk
Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı olarak, Doğa ve çevreyle
dost, hayvan ve bitkileri seven, koruyan bir dünya oluşturma vizyonuyla
Dünya Çevre Gününde, doğa ve çevre koruma konusunda farkındalık
yaratacak etkinliklerimizle öğrencilerimizi karşılamanın heyecanını
yaşayacağız.
Kaynaklar:
http://cevreci.wordpress.com/cevreci-gunler/05-haziran-dunya-cevre-gunu
http://www.cevreonline.com/cevre%20kirliligi.htm
Haber için Emre Altıntaş\'a teşekkürler.
Haber: https://yesilgazete.org/234-hak-orgutunden-ortak-aciklama-yaban-hayvanlarini-oldurme-izni-geri-alinsin/?fbclid=IwAR0n5zLrXIXXdUWUASK8p0oojfCaIOHvW_fmTze-kmn9j9ydthTSYCoHFEU