12 Ağustos 2014 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan İlke Kararı (Sayı: 29086) ile doğal sit alanlarının çoğunda HESlerin (hidroelektrik santraller) önü açıldı. Gerekçesi Doğal sit alanlarında yapılacak HES Projelerine ilişkin Bölge Komisyonlarına gelen başvuruların değerlendirilmesinde bilimsel temele dayalı karar alma bütünlüğünü sağlamak
olarak açıklanan ilke kararında belirli istisnai kriterleri taşımayan
doğal sit alanlarında HESlerin yapılmasına izin veriliyor. Karara gore
bir alanın bu kriterleri taşıyıp taşımadığı, ekolojik temelli bilimsel
araştırma raporları ile belirlenecek.
Anadolunun Doğası Geri Dönüşsüz Yok Ediliyor
Gerek
doğanın hakları, gerekse orada yaşayan halkın sağlıklı bir çevrede
yaşama, barınma hakkı gibi temel insan haklarının korunması açısından
doğal sit alanlarında HES ve benzeri yatırım projeleri yok edici bir
etkiye sahiptir. Son yıllarda mevzuatta yapılan değişiklikler ve fiili
uygulamalar ile bu gerçek sürekli olarak ihlal edilmekte; yerel
halkların demokratik ve hukuki mücadelelerine rağmen Anadolunun
derelerinin ve nehirlerinin tamamında nehir tipi HES ve baraj projeleri
gerçekleştirilmektedir. Geldiğimiz nokta, doğal sit alanlarının
topyekun, geri dönüşsüz yok oluşu ile sonuçlanan bir biyoçeşitlilik
krizidir.
Doğal Sit Alanlarında HESlerin Önünü Açan Bu İlke Kararına Neden Karşıyız?
12
Ağustos 2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının Doğal Sit Alanlarında Planlanan Hidroelektrik Santralleri
Projelerinin Gerçekleştirilmesine Yönelik İlke Kararı Anadolu doğasını
yok oluşa götüren mevzuat değişiklikliklerinin son halkasıdır. 4 Nisan
2014 tarihinde Sulak Alanlar Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle sulak
alanlar önemlerine gore kategorileştirmiştir. Bu ilke kararında da aynı
yaklaşımın sergilendiğini ve doğal sit alanlarının belirli istisnai
kriterlere gore ayrıştırıldığını görüyoruz. Türkiyenin doğa koruma
mevzuatını ortadan kaldırmaya yönelik olarak benimsenen bu yöntem,
korunan alanların yıllardır devam eden koruma statülerini fiilen
sıfırlamaktadır.
Bu
karar, bugüne kadar HESlere karşı verilen birçok hukuki mücadelenin
altlığını yok etmeyi amaçlamaktadır. Bu karar ile, Alakır, Fırtına,
Fındıklı, Papart gibi birçok vadide HESlerin önü tamamen açılacaktır.
İlke
kararında belirtilen istisnai kriterleri taşımayan doğal sit alanları
bu ilke kararı ile doğrudan HESlere açılacaktır. Doğal sit alanlarının
ilke kararında belirtilen istisnai kriterlere sahip olup olmadığı ise,
yine ilgili bakanlıkların ve HES şirketlerinin belirleyeceği uzmanlarca
değerlendirilecektir. İşverenleri HES yatırımcıları ve ulusal enerji
politikasını HESlere indirgemiş bakanlıklar olan uzmanların hazırladığı
birçok raporun bilimsellik ve hakikatlerden uzak olduğunu şimdiye kadar
sayısız örnekte gördük. Bu ilke kararı kapsamında hazırlanacak
raporların ve şaibeli değerlendirme süreçlerinin yine doğanın yok
oluşuna hizmet edeceği açıktır.
Bu
ilke kararı, doğal sit alanının ekolojik bütünlüğü için yaşamsal öneme
sahip olmasına rağmen nehirlerin sit alanı sınırları içerisinde yer
almayan havzanın yüksek kotlarında HES yapımına izin vermektedir. Bu,
doğal sit alanının yaşam verdiği tüm canlılar ile birlikte yok olmasına
neden olacaktır.
Bu
ilke kararı tepeden inme olup, doğal sit alanı ve çevresinde yaşayan
halkların kendi yaşamlarına ve geleceklerine dair hayati öneme sahip
kararların verilme sürecine katılım hakkını göz ardı etmektedir.
Hukuki Mücadele Başlatacağız
12
Ağustos 2014 tarihinde yayınlanan bu ilke kararı, doğa koruma
mevzuatını değiştirerek Anadolunun doğal ve kültürel değerlerini
hidroelektrik santrallerine, barajlara ve yapılaşmaya açmaktadır. Doğa
Derneği olarak, diğer ilgili oluşumlarla birlikte bu karara karşı hukuki
mücadele başlatacağız.
http://www.dogadernegi.org/dogal-sitlerde-heslerin-onu-acildi.aspx