İğneada yolunda neredeyse kardan mahsur kalacakken, tek tük geçen arabalardan biri yol açma aracı çıktı şansımıza. Rampada birkaç deneme yaptıysak da çıkamayınca tuz attılar ve gecikmeyle de olsa yola devam ettik. Bir yandan Ömer Necipoğlu Bey, bizi bekliyor; bir yandan da yıllar sonra bu yıl ve ikinci kez gördüğüm bu güzel İspinozları çekmek için acele ediyordum.
Ömer Abi okuyunca ne der bilemem ama; çekim zamanlarına bakınca, sadece 6 dakika oyalandığımızı görüyorum:)
Türkiyenin zengin biyocoğrafyası ve faunasından dolayı, bazı yörelerimizde bazılarımıza çok rastlayan türler, diğerlerimiz için nadir olabiliyor. Tıpki bu türde benim için olduğu gibi. Tabi bizim için de buralarda sık görülüp, başka yerlerde olmayan veya az olanlar var.
İğneada gezisi için Trakya Üniversitesinden arkadaş ve meslektaşım Beytullah Özkana, düzenleme için de dostum Fatih İzlere teşekkür ediyorum.