Güzel bir sahne. Tebrikler. 2012-2013 döneminde Adana Akyatan da yaptığımız arazi çalışmalarında her gün bol bol peçeli baykuş görüyorduk. Hatta Kapıköy den bir önceki köyün camii minaresinde yuvaları vardı ve sanırım 5 yetişkin yavru ve ebeveynleri seyrederdik. Genelde köy içlerinde ya da metruk binalarda hayli kalabalık kolonileri var. Kapıköy ilerisindeki bir çiftlik harabesinde ise onlarcası vardı. Çuvallarla pelet birikmişti. Lakin mevsimlik işçiler o harabelerin çatı ve pencere tahtalarını yakacak olarak kullanmak için sökünce o koloni de kayboldu. Baykuş ölümlerine gelince; o bölgede çok yoğun tarım ilaçları kullanılır. Bizim çalıştığımız esnada yer fıstıklarına öyle bir zehirleme yaptılar ki, Akyatan ormanının kapıköy tarafına uzanan kesimine girmeye kalktığımızda gözlerimizden yaşlar boşanıp nefesimiz tıkandı ve 1 hafta böyle devam etti. Vızır vızır işleyen fotokapanlardan 1 ay boyunca tek bir memeli ya da kuş fotoğrafı çıkmadı. Adeta ölüm yağdı ormana. Orman içi patikalarda 1 aya yakın süre tek bir çakal, saz, kedisi, domuz izi görülmedi. Muhtemelen ölen fareleri tüketen baykuşlar da telef oluyor. Aunı durum Edirne de de yaşandı. Önceki yıllarda kemirgenlerle mücadele adına Tarım İl Müdürlüğü halka zehir dağıttı ve bundan Orman Su İşleri Bakanlığı nın haberi yoktu. Her gördüğünüz deliğe bir çorba kaşığı bırakın demişler. Köylüler zehirleme sonrası tarlalara gittiğinde her tarla kenarında ölü baykuşlar, tilki, çakal, yılan, fare ve saksağanlara rastlamış. O dönem kemirgen sayısı azalmış. Lakin ertesi sene kemirgen tüketen tek bir canlı kalmayınca kemirgenlerin sayısı daha da artmış. Köylüler daha da zehir atmayız, saksağanlar hasret kaldık diyorlardı.