Sabah 10.00 da Nallıhan Kuş Cenneti gözlem noktası yanındaki köprüde Akif ( Raptorman ) ile buluşmak için sözleştik. Oraya vardığımızda iki araba birden geldiğini gördüm; Serkan Mutan (mutan), Can Ateş (atesc) ve Osman Filiz (milkman) diğer arabadan indiler, Beypazarı’ nda rastlaşmışlar, gezinin güzel geçeceği o anda belli olmuştu zaten :)
Gölün suyu birkaç metre yükseldiğinden türler köprünün üstünden uçuyorlar, bugünlerde yolunuz düşerse yakın mesafeden çekim ve gözlem şansınız olabilir.
Nallıhan tepelerinde küçük akbaba izledikten sonra Sarıyar Barajı tarafına yola koyulduk, Emre Sultan Köyüne geldik ve bir vadide konakladık, hem dinlendik hem köy çöreği yedik :) . Bu arada; kaya sıvacısı, kırmızı gagalı dağ kargası, gökardıç, kara leylek, angıt gibi epey tür gördük, hatta bir ara Akif ishak kuşu sesi duyduğunu bile söyledi. Daha sonra rehberimiz Mehmet Kurnaz eşliğinde; sarp tepelere taşları yuvarlaya yuvarlaya, ayaklarımız kaya kaya tırmandık ve 4 mağarada puhu aradık.
Arkadaşlar ikindi vakti tekrar Ankara tarafına geri döndüler, ben tepelerdeki çobandan bir gün önce domuz leşine gelen yırtıcılar hakkında bilgi almak için dağ yamaçlarına gittiğimde, artık saat 18.00 olmuş ve güneş batmıştı, görüşüp dönmek üzereyken aniden uçup ileriye konan yandaki varlığı görünce sevindim, çünkü daha önce rastlamamıştım. Çalılar dikenler yüzüme, vücuduma batsa da yanına çok yaklaşmama müsaade etti ve tam kadraj olarak görüntü verdi, ismi öyle olsa da Trakuşluları aldatamadı :)
Not: Ahmet Karataş hocamız, sunumun uzunu iyi olmuyor demiş ama, gözlem notlarına rağbetin az olduğunu da ilave etmiş. Ben de kendisinin tecrübelerine dayanarak, arazi notlarını da bu sunumda anlatmak istedim . Umarım sıkmadım sizleri .
İyi geceler, sevgi ve selamlar sunarım …