Kilyos tan gelen haberleri duyunca
Sevgili dostum, Can Yoldaşım, Kadim badim, Muhterem Murat Soydaş ile organizasyonu yaptım. Kendisi ile uzun kısa farketmez seyahetlerimiz yolda bol kahkahalı geçer. Sağlam bir yol arkadaşıdır kendisi. O Kilyos a nasıl geldiğimizi anlamadık..
Geceden Soydaş ın zevkle döşenmiş evinde kaldıktan sonra sabah İstanbul a doğru yollandık.
Kuşu bulan Nedim Abi sağ olsun köprü çıkışında bizi karşıladı ve alana götürdü.
Önce bi dünya kuşçu ile selamlaştık tabi alanda:)
Ki ben bu denk gelmeleri bayramlara benzetiyorum.
Hani bayramda uzakta ki aile bireyleri, eş dost akraba hatta mahallenden taşınan komşularını bile görebiliyorsun ya. Bu buluşmalarda Trakuşun bayramı :) uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımı hatta hep adını duyup tanışmadığım kişileri de görme fırsatı sağlıyor :)
Ve en nihayetinde tanışma sırası Pufla ya geldi. Ardındanda Kara kuvvetlerine.
Ancak uzaklardı ikiside.
Benim ise ipekkuyruk ile Pufla hayal türlerimdendi. En yakışıklı bulduğum iki kuş.
Hemde üreme formunda. Ve onlara ulaşmam için önümde dik bi yamaç, yosunlu taşlar ve biraz deniz suyu ile kayaklık bir alan vardı.
Önce bi süre bekledim. Herkesin ve gelecek olanlarında kuşları kaydetmesini.
Sonra kayalıkların dibine inmeye arkadaş aradım. Ancak kimseyi ikna edemeyince tek başıma inmeyi kafaya koydum.
İndimde.
Zorlu bir sürecin (Özellikle deniz seviyesindeki kayalardan geçişte ciddi sıkıntı çektim) ardından pufla ile istediğim mesafeye geldim. Taşların arasında yarı ıslak bir yere oturdum. Bi süre fotolarını çekip anın tadını çıkardım. Sonra bi sigara yakıp izlemeye başladım.
Bi ara arkamdaki kayalıklardan birisi Ooouuvvvfff diye bağırınca irkildim.
Arkamı döndüm kimse yok.
Ancak çok geçmedi bi daha o ses geldi.
Ve yine kimse yok.
Sonra kanat çırpma hareketleri yapınca tekrar kamera ile bakmaya başladım bizimkine. Ve o an sesin bizimkinden geldiğini anladım. Offf sıkıldım der gibi gagasını aralayarak boğazında biriktirdiği nefesi sese dönüştürüyormuş :) Resmen kuş bana kur yaptı :) Karşılıklı kesişmelerimiz ve kur çağrılarımız bi müddet sürdü. Ancak Mehmet Çolakoğlu nu gören kuş bana duyduğu ilgiyi ona duymadı ve alandan ayrıldı :)
Bizde Mehmet Abi ile Kara Ördekleri bekledik bi süre.
O gün o kayalıklara toplam 4 kez tırmandım çeşitli sebeplerle. Arabaya bindiğimde ayaklarım artık tutmuyordu resmen. Bayır çıkarken resmen zangır zangır titriyordu.
Ama tüm bu tatlı telaşeye fazlasıyla değdi.
İçime sinen fotoğraflar ve macerasıyla..
Vesile olan Nedim Yavuz a ve alandaki tüm Trakus ailesine selamlarımla..