The Gods Must Be Crazy
1980 yapımı bu filmi sanırım izlemeyen yoktur. Tam da filmdeki yukarıdan cola şişesinin düşme sahnesini andıran trajikomik olay bu kareyi çekerken başıma geldi.
Antalya Gazipaşa koru mahallesindeki havuzlar bölgesi, başka bir yerde eşine rastlayamadığım güzellikte bir habitat, çok özel bir kıyı. Göç zamanı tam bir kuş cenneti. Örneğin bir günde yaklaşık olarak 40 bin kadar kırlangıç, ebabil geçtiğini gözlemledim. Belki de bu nedenlerden dolayı sinek oldukça az. Her gittiğimde belediyenin yeni bir icraatıyla karşılaşıyorum. Sahili bitirmeye ant içmişler. Konser yeri için makilik alanı kazıyıp düzlemişler, şimdi de otopark için kıyım devam ediyor. Neyse gelelim hikayeye. Her sabah bu cennet kıyıda turlayıp ne var ne yok dolaşırken birden taşçeviren gözüme ilişti yavaşça yaklaşıp taşların üzerine uzandım aramızdaki mesafe on metre kadar var yok. Cebimdeki telefonu da kırılmasın diye usulca yan tarafa koydum. İşin keyfini çıkara çıkara fotoğraf çekerken bir çıt ve hışırtı sesi! Eyvah meraklı biri geldi kuşu da kaçıracak dedim içimden. Kalkıp etrafıma baktım kimse yok en yakın insan 350 metre ileride yukarı baktım karga falan yok. Peki noldu derken gözüm telefona ilişti o da ne kırılmış güzelim ekran! Yukarıdan bir şey düşmüş olmalı ama ne? Ya daha büyük olup kafama isabet ettirseydi. Mesajı aldım dedim yukarıya doğru:)
Bu arada o nohut kadar olabileceğini tahmin ettiğim göktaşını çok aradım çok
Bulsaydım en azından faili meçhul kalmazdı olay. Bu hikayeyi kime anlattıysam inandıramadım en iyisi Afrikaya gitmek:))