Siteye ilk fullhd fotoğrafımı yükleyeyim artık. Bu çetin kış şartlarında hepimiz arazi yapıyoruz, bir yerlere gidiyoruz. Bir çoğumuzun arzusu nadir kış türlerinden bulabilmek. Şöyle bir görüntüyü Türkiye de görmek için nelerimi vermezdim açıkcası...Sürüsünü bırakın, bir tanesi bile gelse sevinçten uçarız muhtemelen. Ancak araziye gidenlerin hemen hepsi şu aralar tek bir şeyden yakınıyor. Forumlara, fotoğraflara gölge düşürüyor. Açıkcası içimiz kan ağlıyor... Her yerde avcılar yani eli tüfekliler var...Ne olacak işin sonu bilmiyorum. Kontrol mekanizması da sıfır. İhbar ediyorsunuz, gelseler bile çoğu zaman sonuç alamıyorsunuz. O yüzden bu kuşların bu sorunlar çözülmeden gelmesini bile istemiyorum aslına bakarsanız. Başlarına gelecekleri hayal edemiyorum...
İstanbul da bir poyraz fırtınası vardı 2010 başında. Hayvanlar o kadar zor duruma düştüler ki soğuktan donarak ölen kuşları izledik. Gözümüzün önünde kaç tanesi donarak öldü. Su içen bir sakanın üstünde buz parçacıkları vardı. Gördüğümüz Sibirya kazlarının tüylerinden buzlar sarkıyordu. Hayvanların en hassas olduğu bu dönemde 20 tane aracın bahşayış seddesinde toplanmış olduğunu gördük. Belki 30-35 kişi, ellerinde tüfekler abartısız ne geçse ateş ediyorlardı. Kanal boyunca ölü kuşların cesetleri geçiyordu. Karabaş martı avılara doğru uçuyordu, iki dakika sonra ölüsü geliyordu. Karabataklar o şekilde. Bir ara Fikret amcayla o tarafa giden kuşları engelleyebilmek için bağırmaya başladık kuşlar geçerken...Rüzgar o kadar sertti ki bazı hayvanlar insanların ve araçların rüzgarı kesmesinden ötürü önlerine sokuluyorlardı. Bu adamlar kendilerine sığınan İspinoz ve Kızılgerdanlara dahi ateş ettiler. Ne yazık ki bu her yerde bu şekilde neredeyse...Ne yapmak lazım? Nelerin değişmesi gerekiyor bunların düzelmesi için? En çok sevdiğimiz canlılar konusunda aciz kalmak, eli kolu bağlı oturmak beni çıldırtıyor artık...