Sonunda kürek cezam bitti. 6 günlük bir süreden sonra tekrar aranızdayım. Ben bilseydim kuşçu fotoğrafı yüklemenin cezası olduğunu hiç yüklermiydim!
Bu gün sizlere Mogan’da görüntülediğim bir fotoğrafı ve Mogan’la ilgili duygularımı paylaşıyorum. Uzun yazıdan sıkılırım diyenler bu noktada kesebilir. Lafım Mogan sevdalılarına…
Mogan öyle bir yerdir ki, göl desen göl değil, birikinti desen birikinti değil, kavruktur, Anadolu toprağı gibi, doyurmaz ama aç da komaz.
En son Mogan’da balık avladığımın üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçmiş, koskoca 10 yıl. O günü dün gibi hatırlarım, haftasına askere gideceğim bir Pazar günü, kışın soğuğu gitmek üzere bahar henüz gelmemiş eflatun limoni bir hava. Şimdi Vilayetler evinin garajının olduğu yerden botu indirdim, askeriyenin kıyılarına sürdüm. Oradan çepeçevre bütün Mogan’ı sırtıyle dolandım. Gün sonunda 15 yakın turna balığı ile eve döndüm. Yakaladığım miktar 5-10 yılda Mogan’da avladığım en yüksek rakamdı. Ve askerliğimin sıkıntılı anlarında hep o günün hatırlayarak teselli buldum. Mogan böyle vefalıdır, hediyesini hiç eksik etmez…
Ondan evvel odaklandığım nokta balıkları olmasına rağmen ağlara yakalanmış kuşlar (çoğunlukla sakarmeke ve bahriler…) nedeniyle üzerinin ve çevresinin de capcanlı olduğunu fark ettim. Ve ondan sonra yanımdan maket bıçağını hiç eksik etmedim, her botu göle indirdiğimde kuş yakalanmış olsun olmasın biriki ağları kestim. Pişman mıyım, asla. Mogan öylesine ilgiye muhtaçtır…
3-5 yıl evvel doğa fotoğrafçılığına başlayınca Mogan’ın sahiplerinin gerçekte kuşlar olduğuna inandım. Suyun az olduğu yabanilerin göçüp gittiği dönemde dahi hediyesini hiç eksik etmedi. Hiç olmadı güvercin çektirdi, hayatımın en güzel güvercinlerini Mogan’da çektim. Güvercin olmadı, suyu havası ile binbir renk cümbüşü içinde manzarasını çektirdi… Mogan öylesine bir dünyadır…
Ve şuna inanmışımdır, Mogan’ı sevmezsen, yani öylesine delicesine, tutkuyla sevmezsen ne adam gibi poz verir ne de balık…
Fotoğrafını gördüğünüz dikkuyruk da kuşun az olduğu, yav bugün niye geldik dediğimiz bir zamanda yani geçen Pazar da çam sakısı Mogan armağanıdır. Fotoğrafın saturation’ı hue’si falanıyla uğraşılmamıştır, biraz kesinlik biraz eksik pozlama o kadar. Beğenmeniz dileği ile…
Mogan Mavileşiyor Mogan Ölüyor
/insan uzakken göle çok değil yakın zamanda
otların rengi suya yeşili verirmiş, sazlıklar kuşa balığa yuva olurmuş/
adım adım yaklaşır suya karanlık
atılılır sırıtan suratlarla beton temeller
her kazma bir kuşun yuvasını yıkar
mezara karşı kurulur sofralar
bir yangın yeridir, ite kopuğa virane diyar…
/sorumluluksa benim, ben içtim suyunu
ben yaktım sazlarını ben diktim dizi dizi mezar evleri
ben kirlettim ben söktüm sazları
sonra temizlemek adına ben döktüm tonlarca zehiri ben, bencil ben, hain ben.
ben kimim! ben ne olduğunu unutmuş şehirli/
Oğuz Altun