Şanlıurfa Birecik’e gitmek üzere Murat toru ila Adana’da buluştuk. Birecik’te iki gece iki gündüz arazi yaptık. Benim için gezi, Murat için de verimli bir arazi oldu. Sonra Mersin’e doğru yola koyulduk. Mersin Göksu Deltasına son iki ayda 5 gidişim. “anamur” Murat Toru ile bu gidişim daha sevindirici ve daha verimli geçti. Birkaç mutluluğu da bir arada yaşadım. Birincisi Bozkır Kartalını yine gördüm sapasağlam ayakta ve bizi bu kez de çok yakından bol bol dakikalarca pozlar verdi. İkincisi en azından iki kertik alabildim Boz Kuyrukkakan ve bu güzel. Ak sırtlı Kuyrukkakan bize bayağı zaman ayırdı ve bizimle yakından ilgilendi . Üçüncüsü ve en önemlisi Sevgili başkan Serhat Tigrel ve Ömer Necipoğlu bey ile bu arazide tanışmamız oldu. Hem de öylesine bir tanışma değil. Sabah araziye çıktığımızda Murat Toru’nun suratı düştü ve 5 karış oldu. İki günlük Birecik arazisinin ardından, Bozkır kartalı, Büyük Orman Kartalı ve Küçük Orman kartalı ortalıklarda yoktu. Murat Toru umutlarını iyice kaybedince Saat 11-12 gibi huysuz çocuklar gibi araziden ayrılmaya karar verdi. Murat biraz sabır hava yükselir, bozkır ve diğerleri burada dememe rağmen dinlemedi ve Kurtuluş Köyüne gittik. Kahvehanede birer çay ve kahve içtikten sonra takım taklavatı toplayıp yola çıktık. Tam Kahvehaneden sağa döndük ki. Hava birden açıldı ve Murat Toru “abi ışık güzel galiba. Bir tur daha atalım mı? Saatte erken. Nasip Kısmet”diye sordu. Neyse uzatmadık ve yeniden araziye döndük ve tüm ekipmanı yeniden hazırladık. Hurma Mahallesinden Paradeniz, Kuğu Gölü ve Akgöl derken güneye doğru inerken yolda bana kertik olan Boz kuyrukkakan çıktı karşımıza. Birkaç kare uzaktan anca alabildim. Sonra deniz tarafındaki çalılardan dönüş yaptık ki 100 metre ilerde birden çalının dibinde rüzgârdan korunmaya çalışan bir şey gördüm ve Murat’a “Murat Bokzır burada” dedim. Bir anda Murat çocuklar gibi sevinmeye başladı. Sonra Fotoğraf makinelerinin sesini anlatamam. Önde 5D mark III, arkada D3 S. Döne döne doya doya çektik Bozkır’ı. Murat’ın sevinç çığlıklarını anlatamam. Sonra Bozkır uçtu gitti. Bizde yeniden araziye koyulduk. Akgölü geçip, Kuğu göle yaklaşırken arkamızdan birjeep geldi. Korna çaldı bizde yol verdik. Adamlar önümüze geçip fren yapıp durunca bizde indik. Baktık Arka kokluktan sevgili başkan Serhat Tigrel, önden de sevgili Ömer Necipoğlu inmez mi?. Selamlaştık ve tanıştık. Ben “Ben avşarbey Mustafa Arık” deyince Serhat beyin kollarına sarılarak “avşarbeyi buldum... avşarbeyi buldum” diyerek sarılması, görülmeye değerdi. Sonra Ömerbey Murat toru tanıştık ve ayaküstü biraz kaynattıktan sonra biz Alaca Kuyrukkakan çektik diye sevinirken, çektiğimizin orada Ak Sırtlı Kuyrukkakan olduğunu öğrenmemiz neşemizi biraz kaçırsa de mutluluğumuzu bozamadı. Ayaküstü sohbetten sonra ayrılarak yollarımıza devam ettik. Murat Ankara’ya, Ben Adana’ya döndüm. Buradan Sevgili Serhat Tigrel, Sevgili Ömer Necipoğlu ve Murat Toru’ye selamlarımı gönderirken bu güzeli de beğenmeniz umuduyla.. Selamlarımlaa