Türkiye\'deki çeşitli kuşevleri fotoğraflarından oluşan belgesel video.
http://www.videolife.tk/video/2EIdW-4Ohn0/Emre-Yücelen-Kuş-Sarayları-Belgeseli.html
KUŞEVLERİ I (Beyazıt Camii ve Bursa)
Emekli Gazeteci Ertan Yurderi\'nin bloğundan alıntıdır.
Eski Osmanlı yapıtlarını gördüğüm ve gezdiğim zamanlar, kıyıbucak bir köşesine sıkıştırılmış minik evler görüyordum ve bunların ne olduğunu hep merak edip duruyordum yıllar boyu... Bir gün elime güzel bir kitap geçti.. Bu bir araştırma kitabıydı... Mimar Cengiz Bektaş imzalı kitaptan öğrendim “Kuşevleri”ni ve bu “Kuşevleri”nin hikayesini... Zaman zaman bu kitaptan da yapacağım alıntılarla sizi “Kuş Evleri” üzerine bir düşünce denizine sürükleyeceğim...
Önce Cengiz Bektaş hakkında kısa bir bilgi vereyim... Bektaş, 1934 Denizli doğumlu bir mimarımız.. Yüksek öğrenimi Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamlamış (şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi), Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi (1959)’ni bitirmiş bir mimar aynı zamanda...
İşte böyle başarılı bir mimardan “Kuşevleri”nin hikayesini dinlemek hoşuma gitti doğrusu... Ben de elimde kaynak olarak tuttuğum bu kitapla birlikte dolaşmaya başladım İstanbul’un eski Osmanlı yapıtlarını tek tek... Bu kitapla birlikte anlamaya çalıştım o devrin insanlarını ve yapıtlarını...
Kitapta bunların yerleri ve yapılış öyküleri de yazıyordu... Hatta bir zamanlar eski yazarlar bu konuya öyle çok ilgi göstermişler ki, bu konuda çeşitli dergilerde ve kitaplarda yazılar bile yazmışlar... Bunları da okudukça onlarla birlikte hep o yıllara dönüş yapıyordum... Yaşıyordum onlarla birlikte onların da hissettiği şeyleri... Şimdi ben de hissettiklerimi yazıya dökerek paylaşıyorum sizlerle.
Örneğin bir devrin kuvvetli kalemi Ahmet Haşim, Kuşevleri’yle ilgili şu satırları yazmış Gurabâhâne-i Laklakan’daki köşe yazısında:
“Bursa’da Haffaflar Çarşısı’nın ortasında bir meydan var. Bu meydan malûl hayvanların düşkünler yurdudur. Kanadı, bacağı kırık leylekler, bunamış kargalar halkın sadakası ile yaşarlar. Haffaf esnafının aylıkla tuttuğu belki yüz yaşında, baktığı sakat leylekler kadar amelimanda bir ihtiyar, toplanan sadaka parasıyla her gün işkembeler alır, onları bu zavallı kuşlara dağıtırdı.”
Ardından Lemi Ş. Merey’in yazdığını okuyorum (1):
“Beyazıt Camisi (yapılışı 1501-1505) için Sultan II. Beyazıt (1481-1512) tarafından tesis olunan Beyazıt vakfiyesinde ‘caminin ayrılmaz sakinleri kuşlar’ için her yıl harcanmak üzere 30 altın lira yem parası tahsis olunmuştur. Kuşlar için pirinç, darı, köpekler için ekmek tahsis olunuyordu. Ayrıca bir kişi de yem vermek, hastalıklarını tedavi etmek, kırık çıkıklarını bağlamak üzere görevlendiriliyordu. Beyazıt imaretinde yatıp kalkan Ali Hoca ismindeki zat 1947’lerde orasını tam bir hayvan hastanesi şekline getirmiş, kırık kanatlı kuşları, yaralı kedi, köpekleri tedavi ediyordu. Bu zat yem tahsisatı olan 30 altın liranın 1920 senelerine kadar tarafından sarf edilerek hayvanların beslenmesine yardım olunduğunu söyledi. Pratikten yetişme çok iyi bir veteriner olduğunu da rahmetli üstad Tahir-ül-Mevlevi’den işittim.”
http://ertanyurderi.blogspot.com/2007/03/kusevleri.html
2.FOTOĞRAF BÜYÜKÇEKMECE KÖPRÜSÜ Ayhan Ayça Yıldırım http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=2913.0
3.FOTOĞRAF TOPKAPI DARPAHANE Ayhan Ayça Yıldırım http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=2913.0
Haber: https://yesilgazete.org/234-hak-orgutunden-ortak-aciklama-yaban-hayvanlarini-oldurme-izni-geri-alinsin/?fbclid=IwAR0n5zLrXIXXdUWUASK8p0oojfCaIOHvW_fmTze-kmn9j9ydthTSYCoHFEU